Tatil çocuklar için bir hak: Eve kapanmak tatil değil
Yaklaşık üç ay süren yaz tatili içerisinde ekonomik nedenlerle ailesiyle birlikte evde kalan veya çalışan çocuklar üzerine Milli Eğitim Bakanlığının ve bütün eğitimcilerin kafa yorması gerekiyor.
Fotoğraf: DHA
Ankara’dan bir eğitim uzmanı
Günümüzde yaz tatilinde ailesiyle birlikte gerçek anlamda tatil yapan çocuklar ile bu tatilde ekonomik nedenlerle çalışan veya evde kalmak zorunda olan çocuklar en büyük sınıf farkını ortaya çıkarıyor.
Yaklaşık üç ay süren yaz tatili içerisinde ekonomik nedenlerle ailesiyle birlikte evde kalan veya çalışan çocuklar üzerine Milli Eğitim Bakanlığının ve bütün eğitimcilerin kafa yorması gerekiyor. Bu çocuklar evde ne yapar, nasıl zaman geçirir? Bu sorular hepimizin uykusunu kaçırmalı. Bu çocukların bütün yaz tatili boyunca evde sıkıldıklarını, dinlenemediklerini, zamanlarının büyük bir kısmını bilgisayar veya telefonda oyun oynayarak geçirdiklerini tahmin etmek zor değil. Bu durum çocukların tatil hakkını kullanamadıklarını, dinlenemediklerini ve okula hazır gelemediklerini gösteriyor.
Çocukların hem fiziksel hem de zihinsel olarak gelişebilmesi için Milli Eğitim Bakanlığının tüm yerel yönetimlerle iş birliği yaparak ekonomik yetersizliklerle tatil yapamayan çocuklara tatil olanağı sağlaması, okulların ve belediyelerin kütüphanelerinin bu çocuklara açılması gerekiyor. Yine bu çocuklara yönelik yerel yönetimler ve halk eğitim merkezleri düzenli sinema, tiyatro günleri düzenlenmeli. Çocuklara ücretsiz kitaplar temin edilmeli ve alanında uzman öğretmenler rehberliğinde matematik, spor, sanat ve felsefe etkinlikleri düzenlenmeli.
Milyonlarca çocuğu ilgilendiren bu durum hem pedagojik hem de insan hakları açısından çok sakıncalı. Bu kadar büyük ve önemli sorun Milli Eğitim Bakanlığının derin uykusunu kaçırmaya yetmeli.
ÇOCUKLARA 'EKONOMİYİ ÖĞRETMEK' ZORUNDA KALIYORUZ
Batıkent Ergazi Mahallesi’nden bir kadın veli
Tatil deyince dinlenmek, sıkıntılardan bir hafta da olsa uzaklaşmak, kafa dinlemek geliyor ilk akla. Küresel ısınma ile birlikte değişen mevsim koşullarının yanında artan enflasyon ve zamlarla birlikte havamız hiç mi hiç kalmadı. İnsanlar bırak tatili, memleketine bile gidemezken otellerin doluluk oranlarının arttığı haberlerinin yalan olduğunu düşünmeden edemiyor insan.Biz 3 kişilik bir aileyiz. Bu yaz tatilini yani yıllık iznimi ev işi, yemekle geçti. Kızım ve eşimle evde televizyon karşısında oturduk, bazen akşamları parka gittik. Bu hayat pahalılığında tatil lüks geliyor. Bir haftalık tatil sadece 15 bin lirayı buluyor. Günübirlik denize gitmeyi planlarsak bile sadece yol masrafı bin lirayı aşıyor. Yeme içmesi, konaklama derken 3 bin lira. Bir iki günlük bir gezi bile 4 bin lira oluyor. Bir günde harcanacak bu maliyetle mutfak ihtiyaçlarımızı karşılarız.
DONDURMANIN TOPU BİLE 7 LİRA
Yaz tatilinde hiçbir yere gidemediğimiz gibi ailecek geçireceğimiz bir aktivitede bile her şeyin fiyatını önceden hesaplamak zorunda kalıyoruz. Kızımı parka götürürken dondurma istiyor. Dondurmanın topu bile 7 lira olmuş. Bu hayat pahalılığında biz de yaz tatilimizi site bahçesinde akşamları biz çay içerek, kızım parkta oynayarak geçiriyoruz. Kızımın tatile gidip de gelen arkadaşlarından bahsetmesi, onlara özenmesi biraz can sıkıcı olsa da kızıma ve etrafımızdaki çocuklara “ekonomiyi öğretmek” zorunda kalıyoruz. Yeni kuşağının bu enflasyon ve hayat koşullarında şanssız olduğunu düşünmeden edemiyorum.