Evrensel için yeni bir dönem
Reklamları Kapat
25 Ağustos 2022 06:07

Genç işçiler dertli ama umutsuz değil: "Aynı gemideyiz, birlik olmalıyız"

Düşük ücret, artan üretim baskısı, uzayan çalışma süreleri, sendikalaşma başta olmak üzere anayasal hakların kullandırılmaması, belirsiz gelecek…  19. Gençlik Yaz Kampı’nda düzenlenen forumda bir araya gelen genç işçiler sorunlarını böyle sıralıyor. Van, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Kayseri, Adana gibi farklı illerden gelmelerinin yanı sıra, çalıştıkları iş kolları farklı olsa da yaşadıkları sorunların benzerliği aynı işyerinde çalışıyorlar izlenimini veriyor.

Forumda ilk sözü Kocaeli’den metal işçileri alıyor. Asgari ücret zammı sonrası büyük çoğunluğun ücretinin bu seviyede eşitlendiğini anlatıyorlar. “Ek zam” herkesin beklentisi ve talebi. Bu talebin fabrikalarındaki karşılığı ise “Sözleşme kapsamında alacağınız zammı bekleyin” ya da “İşler açılacak fazla mesai artacak açığı kapatırsınız” olmuş. Gebze’den petrokimya iş kolundan bir işçi ise ek zam talebine ilişkin şu eklemeyi yapıyor: “Yan fabrikada sendikalaşan işçiler oldu. Patron bizim sendikalaşmamızdan korkunca ‘Yan fabrika sözleşmede ne verirse aynısını veririm’ dedi. Sendikalaşma başarısız olunca asgari ücrete ne kadar zam geldiyse o kadar verdiler.”

GIDA YARDIMI SONA ERDİ

İstanbul’dan bir plastik fabrikasından işçi kendi fabrikasındaki sendikalaşmaya ilişkin deneyimini aktarmak üzere söz aldı. “Bizim deneyimimiz olumsuz” diyen işçi, fabrika yönetiminin değişmesiyle haklarına yönelik saldırıların da arttığını söyledi: “Mesela eskiden bayramlarda gıda yardımı yapılırken çikolata vermeye başladılar. Verimi artırma adı altında baskıyı artırdılar.” Xiaomi fabrikasında Türk Metal’in örgütlenmesine katılan, sendikanın yetki almasının ardından işten atılan 10’a yakın işçinin fabrikalarına gelmesi ve onların deneyimiyle buluşmanın ardından hareketliliğin arttığını anlatan işçi, şöyle devam etti: “Bir Instagram sayfası açtık. Patron da hemen bunu öğrenmiş. Öğrenir öğrenmez de Xiaomi’den gelen işçi arkadaşların hepsini işten attılar. Atarken de ‘Bu sayfanın sorumlusu siz olmayabilirsiniz ama sizin varlığınız tehlikeli’ dendi. Olumsuz deneyimler nedeniyle geri gitme olsa da vazgeçmedik. Sayfadan yayın yapmaya daha fazla arkadaşımıza ulaşmaya çalışıyoruz.”

"AİLEYİZ" DEDİLER FABRİKAYI KAPATTILAR

İşten atılma korkusu çokça dile getiriliyor forumda. Kayseri’den bir işçi işsiz kaldığı için kendini yakanların olduğunu, asgari ücretin de aslında işsizlikten çok farklı olmadığını dile getirdi. Aynı ilden bir diğer işçinin anlattıklarına göre ise patronların işine gelmediğinde sessiz kalmak da iş garantisi sağlamıyor: “Bizi işe alırlarken ‘Buradan emekli olursunuz, biz bir aileyiz’ dediler. 10 ay sonra istedikleri kârı elde edemeyince fabrikayı kapatıp gittiler.” Bir diğer işçi de bu sözler üzerine “Hiçbir patronun vaadine inanmamamız gerekir. Çünkü onlar umut verip, daha çok çalıştırmanın peşindeler” çağrısını yaptı.

KADIN İŞÇİLERE AĞIR BASKI

Adana’dan tekstil caddesinde çalışan kadın işçi, asgari ücretin dahi altında ücretle çalıştırılanlar olduğuna dikkat çekti ve çalışma koşullarına ilişkin şunları anlattı: “Özellikle kadınlara yönelik çok fazla taciz ve hakaret var. Mesela bir kadın tuvalete gidiyor, ustabaşı arkasından gidip onu zorla çıkararak çalışmaya zorluyor. Bu tür örnekler çok fazla yaşanıyor burada.“

Van’da pıtrak gibi giderek çoğalan çağrı merkezlerinden birinde çalışan genç bir kadın işçi de vardı forumda. Günde 9-11 saat arası çalışıyorlarmış. İşler yoğunlaştığında “Gençsiniz” denilerek mola hakları ellerinden alınıyormuş. Hatta “Kaç yaşındasınız tuvalete gitmeyin biraz tutun” bile deniyormuş. Asgari ücretin artmasının ardından kıyım yaşanmış çağrı merkezlerinde.

CESARETLE HAREKET ETMEK GEREKİR

Antep’ten katılan işçi ise birkaç hafta içinde 13 bin civarı işçinin greve çıktığı ve kazanım elde ettiği eylemleri aktardı. Bir fabrikada eylemin başlamasının bir diğer fabrikadaki işçileri, onun da başka bir fabrikada çalışanları cesaretlendirdiğini, birlikte olmasa da art arda greve çıktıklarını dile getiren işçi, cesaretle hareket etmek gerektiğini söyledi.

Bir başka işçi de sadece kampa katılan genç işçilerin dahi deneyimlerini paylaşmaları, başka fabrikaların işçilerinin mücadelelerini Evrensel’den takip etmeleri halinde bile değişimin yaşanacağını söyledi. Artan eylemlerin ve anlatılanların genç işçiler arasında mücadele eğilimini artırdığına dikkat çeken işçi, yaşanan sorunların işçiler arası güvensizliğin giderilmesi ve birliğin sağlanmasıyla çözülebileceğini söyledi.

ADANA’DA ÜÇ DİLLİ BİLDİRİ VE BİRLİĞİN KAZANIMI

Ahmet, Adana’dan mülteci bir genç işçi. Saya’da çalışıyor. Parça başı ücret aldıklarını bu nedenle geçinebilmek için kimi zaman 15 saat kimi zaman 24 saat çalışmak zorunda kalan işçiler olduğunu söyledi. Yapıştırıcılar, kimyasallar arasında geçen uzun süreler çalışma temposunu düşürmesin diye işçiler arasında “uyuşturucu” denilen doping maddeleri kullanımı artmış. Ücretler yine de yetmeyince işçiler “Hiç değil doping parası çıksın” demeye başlamışlar. 2017’de yapılan iş bırakma eyleminin dönüm noktası olduğunu anlatan Ahmet, şunları söyledi: “Daha önce İstanbul ve İzmir’de sayacıların mülteci işçilere karşı yürüyüşleri oldu. Adana’da ise biz ortaklığı sağladık. Özellikle üç dilli, yani Türkçe, Kürtçe ve Arapça yazılan bildirilerin etkisi büyük oldu. Özellikle Suriyeli işçilerin eyleme katılmasında önayak oldu, onlarda Türkiyeli işçilerle keşke daha önce konuşsaydık eğiliminin gelişmesini sağladı. Ve birlikte greve çıktık, kazandık. Daha öncede aslında herkes aynı gemideydi ama farkında değildi. Bu grevin ardından diğer illerdeki mülteci işçilere yönelik protesto eylemleri de sona erdi.”

‘İŞİ BEĞENMİYORUM BIRAKIYORUM’

Kayseri’den genç bir işçi aldı sözü. Sürekli iş değiştiriyormuş. Bir işçi “Kabullenmemeliyiz” diyerek itiraz etse de Kayserili işçi “Kabullenmediğim için iş değiştiriyorum ya. Çünkü hiçbir yeri beğenmiyorum. Bir yerin yemeğini, bir yerin çalışma düzenini. Başka bir yerin patronunu. Nereye gitsem beni sarmadı. Şimdi olduğum yerde sendika var ama sadece 5 yevmiye ek para alıyoruz. Tuvalete gitsek turnikeden geçiyoruz. Aslına bakarsan fabrika falan iş değil, asker dönüşü belki kendi işimi kurarım diye yanıt verdi. 8 kişinin olduğu bir berber salonunda çalışan işçinin anlattıkları ise bu hayale yanıt gibiydi: “Benim çalıştığımda da, başka salonlarda da daha önce salonu olan, dükkanı olan berberler var. Ama dükkanın giderlerini karşılayamayınca büyük salonlarda işçi olarak çalışmaya başladılar.”

DAHA FAZLA MEKTUP VE HABER

Forum’da gazetemiz Evrensel de gündeme geldi. İşçiler özellikle son dönem artan işçi eylemlerini gazetemizden takip ettiklerini söylediler. Takip etmenin yeterli olmadığını anlatan bir metal işçisi “Biz de katkı sunmalıyız. Fabrikamızı anlatan mektuplar yazmalıyız, hatta haberler yapmalıyız” çağrısını yaptı. Bu çağrı foruma katılan diğer genç işçiler tarafından da olumlu karşılandı.(İzmir/EVRENSEL)

Evrensel'i Takip Et