İşçi düşmanı Liz Truss yeni İngiltere başbakanı oldu
İngiltere’de Boris Johnson’ın kabinesinde Dışişleri Bakanı olan Liz Truss ülkenin yeni başbakanı oldu.
Liz Truss | Fotoğraf: Wiktor Szymanowicz/AA
Özden DİNÇ
Londra
Boris Johnson’ın ardından Muhafazakar Parti’nin yeni liderlerini ve dolayısıyla Birleşik Krallık’ın yeni başbakanı seçmek için yapılan oylama bugün sonuçlandı ve Johnson’ın kabinesinde Dışişleri Bakanı olan Liz Truss ülkenin yeni başbakanı oldu.
Parlamentoda Muhafazakar Parti milletvekillerinin beş tur süren oylamasında eski Maliye Bakanı Rishi Sunak ile son ikiye kalan Truss seçimin son turunda Muhafazakar Parti delegelerinin oylarıyla yeni Başbakan oldu.
Muhafazakar Parti’nin çekirdek kadrosu tarafından “hakiki bir kapitalist” olması nedeniyle başından beri seçim sürecinde Boris Johnson’ın halefi olması gerektiği konuşulan Liz Truss, Uluslararası Ticaret Bakanı olduğu dönemde “Institute of Economic Affairs” isimli serbest piyasa yanlısı aşırı sağ kanatta yer alan düşünce kuruluşu ile yaptığı gizli görüşmeler ve Suudi Arabistan’a verilen silah satış izinleriyle eleştirilerin hedefi olmuştu.
Truss parti liderliği seçim kampanyasını büyük ölçüde kurumlar vergisinde indirimler ve vergi kesintilerinden ortaya çıkacak bütçe açığını uzun vadeli borçlanma ile karşılayarak ekonomiyi ayağa kaldırmak vaadi üzerinden yürüttü.
Truss’ın öne çıkan bir diğer seçim vaadi de savunma bütçesini yüzde 2030 yılına kadar Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın (GSYİH) 3'üne çıkarmak ve silahlı kuvvetlerin kapasitesini yeniden gözden geçirmek idi. Truss’ın ayrıca Rusya ve Çin konusunda “katı bir tutumu” savunması ve bilhassa Çin ile ilişkilerde saldırgan bir politika benimsemesi bekleniyor.
Kampanya sürecinde katıldığı her programda başta grev hakkı olmak üzere işçilerin sendikal haklarının kısıtlayacağını dile getiren Truss “Başbakan olarak, çalışkan insanların bel bağladığı hayati hizmetleri sekteye uğratan (ekonomiyi) zayıflatıcı grevleri ezeceğim” demişti. Truss’ın İngiltere ekonomisinin rekabet gücünü artırmak için işçi haklarını hedef alan bir planı olduğuna dair haberler de İngiltere basınında yer almıştı.
GÖÇMEN KARŞITI POLİTİKALARI SÜRDÜRECEK
Kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi, serbest pazar ekonomisinin desteklenmesi ve işçi haklarının törpülenmesi ile kendisini gösteren neoliberal siyasetin başlıca aktörlerinden olan eski Başbakan Margaret Thatcher’i giyim kuşamına değin her manada taklit ettiği sıklıkla dile getirilen Liz Truss seçim sürecinde ortaya çıkan ses kayıtları ile de gündem olmuştu.
The Guardian tarafından yayımlanan ve Hazine Müsteşarı olarak görev yaptığı döneme ait olduğu ifade edilen sızdırılmış ses kaydında Truss, İngiltere’de (Londra dışındaki bölgelerde) işçilerin yeterince çalışmadığını söylüyor, İngiltere’de “çalışma kültüründen" şikayet ediyor ve Çin örneğini işaret ederek işlerin farklı olabileceğini ima ediyordu.
Liz Truss ayrıca kadar partisinin göçmen karşıtı politikalarını sürdüreceğini ve “Ruanda kampları” nı belki Türkiye’yi de kapsayacak şekilde genişleteceğini söylüyor.
Sendikalar, demokratik kitle örgütleri ve aktivistler ise İngiltere’nin son 40 yılın en yüksek enflasyon oranları eşliğinde artan bir hayat pahalılığı krizi yaşadığı bir dönemde Başbakan olan Liz Truss’ın temsil ettiği politik cepheye karşı mücadeleyi birleştirme çağrısı yapıyorlar. Temel hizmetlerinin kamulaştırılması ve savunulmasının yanı sıra sendikal hakları korumak ve reel ücret kesintilerine karşı çıkmak için önümüzdeki sonbaharda grevlerin birleşmesi ve ayrıca sivil itaatsizlik eylemlerinin sıklaşması bekleniyor.