Altın Koza’nın ilk adımı: 1969
Mazlum Vesek 1969 yılında düzenlenen ilk Altın Koza Film Festivali'ni yazdı.
Görsel: Kuyu filminden bir sahne
Mazlum VESEK
Türk sinemasının “Yeşilçam Dönemi” olarak ele alınan evresi geleneğini farklı şekillerde sürdürse de Türkiye’nin ekonomik ve politik çalkantılarının sonucu olarak bugün artık yaşamıyor. Yeşilçam, Beyoğlu’da bir sokağın adıyken ülkemizde sinema adına bir dönemi ifade eden bir olgudur. Zaman zaten geride kalmıştır ama mekan ve teknik olarak da Yeşilçam artık sadece hatıradır.
Sözünü ettiğimiz bu dönem, elbette toplumun bir araya gelme, eğlence, düşünce ve hatta politik hayatına etkisi oldu. Ancak Ortadoğu’da en çok film çekilen ülke olarak Türkiye bu dönemde iki film festivali kazandı ve Yeşilçam’ın geleceğe en büyük armağanı da bu oldu.
Sözünü ettiğimiz iki festivalden biridir Altın Koza. Takvim 1969’u gösterdiğinde Antalya’da düzenlenen Altın Portakal Film Festivali 1963’ten beri düzenleniyordu. 2’inci Dünya Savaşı yıllarında pamuk ticaretiyle birden sermaye birikimi artan Adana’da 1948 sonrası devletin getirdiği bazı kolaylıkların da etkisiyle sinema hızla yaygınlaşır hale geldi. Sadece yapımcılık anlamında değil, 1950’ler sonrası Çukurova hattından (Antakya-Adana-Tarsus-Mersin) yetişen sanatçılar da İstanbul’da belirleyici bir noktaya gelir. Şüphesiz farklı etkenler de sıralanabilir ama sermaye ve sosyal yapısı zengin olan Adana’nın bir film festivaline sahip olması aslında bunların sonucudur.
İlk festivalin düzenlendiği 1969’da Türkiye’de 200’den fazla film çevrilir. Adana’da Sinema Kulübünü kuran eğitimci Ziya Darendeli, ilkin Güney Sanayi’nin ortaklarından olan Şenel Türker’ in desteğini alır. Ardından Adana Belediyesini de ikna ederek kentte bir film şenliği yapma koşullarını sağlar. Antalyalılar festivale “sanat festivali” olarak başlamış ardından bu isme “sinema”yı ilave etmişlerdi. Adanalıların gerçekleştirdiği festivalin adı ise direk “1’inci Altın Koza Film Şenliği”ydi. Kentin kimliğine uygun bir isimdi. Festivalin tarihinde “Altın Koza” kimi zaman çıkarıldıysa da bugün adı tarihine uygun olarak “Altın Koza”dır.
İLK JÜRİ BAŞKANI KEMAL TAHİR
İlk festivalle ilgili belgelere baktığımızda jürideki isimlerin dikkat çekici olduğunu söyleyebiliriz. Kemal Tahir gibi o dönemde sinemacıları da etkileyen bir yazarın jürideki varlığı (Kemal Tahir’in ‘Haremde Dört Kadın’ başta olmak üzere bazı senaryoları da filme çekilmiş ve tartışmalar yaratmıştır). Kemal Tahir aynı zamanda jüri başkanıdır. Orhon Murat Arıburnu gibi aslında şair ama üç filmle de olsa yolu sinemadan geçmiş bir ismin de altını çizmek gerekir. Yine bu isimlerden Yapımcı Nusret İkbal’den de söz etmek gerekir ki, Yeşilçam’da Yeşilçam kalıplarının dışında bazı filmlerin (Otobüs Yolcuları, Şehirdeki Yabancı, Üç Tekerlekli Bisiklet vs.) yapımcısıdır. Alim Şerif Onaran, Neşet Günal, Sema Özcan, Bülent Erkmen, Yalçın Remzi Yüreğir, Zeki Yüzüak ve Kasım Ener de jürideki diğer isimlerdir.
ÇOK AZ FİLM BAŞVURUDA BULUNUR
Erman Şener’in aktardığına göre Yeşilçam ortamı Adana Film Şenliği’ne ilgi göstermez ve çok az film başvuruda bulunur. Kuyu, Ezo Gelin, Seyyit Han, Kader Böyle İstedi, Köroğlu, Kederli Günlerim, Menekşe Gözler, Mekânsız Kurtlar ve Kadın Asla Unutmaz festivalde yarışan filmler olarak tarihe geçtiler. Film festivalindeki ödül dağılımı farklı ilginçlikleri de ortaya koyuyor. Metin Erksan ustalık döneminde bir yönetmendir ve son iyi filmi diyebileceğimiz “Kuyu” ile festivale katılmıştır. Yılmaz Güney ise yönetmen imzasını ilk attığı “Seyyit Han” filmi ile festivaldedir. Kemal Tahir’in bir yazısında uzun uzun ve övgüyle bahsettiği Yılmaz Güney filmi üçüncülük ödülü alır. Birinci film “Kuyu”dur. Yılmaz Güney, memleketi Adana’da düzenlenen ilk festivalden en iyi erken oyuncu ödülü ile döner. Sonraki festivallerde Yılmaz Güney damgası sürecek ve hatta bazı tartışmalara neden olacaktır. Bu yazının konusu olmadığı için buraya aktarmıyorum. Fatma Girik en iyi kadın oyuncu ödülünü alır. Girik, sonraki yıllarda da Altın Koza’dan bu ödülle dönecektir. Festivaldeki diğer ödüller içinde altı çizilecek bir isim de Nedim V. Otyam’ın aldığı en iyi film müziği ödülüdür ki, Otyam gibi bir ustanın kırsal bir hikaye olan “Seyyit Han” için hazırladığı müzik gerçekten karşılığını bulmuştur.
FESTİVALİN YAŞATILMASI ADANALILARIN GÖREVİDİR
Dönemin belgeleri incelendiğinde Adanalıların festivale yoğun bir ilgi gösterdikleri anlaşılıyor. “Çirkin Kral” olarak şöhretinin doruklarında olan Yılmaz Güney’in festival esnasında Muş’ta askerlik yapıyor olması herhalde bir şansızlıktır. Cevabı asla bilinemeyecek bir soru olsa da Yılmaz Güney’in katıldığı bir festivalde Adana’da hiçbir şeyin sıradan devam etmediğini sonraki yıllarda yapılan festivallerden biliyoruz. Bu yıl 29’uncusu yapılan Altın Koza Film Festivali’nin 53 yıl öncesinden bugüne devam ediyor olması Adana için büyük bir değerdir. Kentin kimliği olan festivalin, hafızasıyla birlikte yaşatılması ise her yıl Adanalıların önünde duran bir görevdir.