4. Altın Koza Film Festivali’nin perde arkası
4. Altın Koza'da en iyi erkek oyuncu seçilen Yılmaz Güney’in ödülünün Cüneyt Arkın’a verilmesi ve Arkın'ın ödülü reddetmesi tekrar gündem oldu. Yaşananların perde arkası Aydın Tan'ın yazısında.
Kolaj: Film afişleri
Aydın TAN
Cüneyt Arkın’ın ölümüyle 1972 yılında düzenlenen 4. Altın Koza Film Festivali’nde yaşananlar bir kez daha hatırlandı. En iyi erkek oyuncu seçilen Yılmaz Güney’in ödülünün Cüneyt Arkın’a verilmesi ve Arkın’ın ödülü reddetmesi tekrar gündem oldu. O dönem yaşananları anlamak için ‘68 gençlik mücadelesine, 12 Mart darbesine ve bu süreçte Yılmaz Güney’in gelişimine bakmak gerekir.
3. ALTIN KOZA’DA NE OLMUŞTU?
Önce 1971 yılındaki festivale gidelim. 3. Altın Koza Film Festivaline gönderilen 10 filmden 5’i Yılmaz Güney’indir. Bütün ödülleri bu filmler alır. En iyi film “Ağıt”, en iyi ikinci film “Acı”, en iyi üçüncü film “Umutsuzlar” seçilir. Yılmaz Güney, Fatma Girik, Gani Turanlı, Metin Bükey bu filmlerdeki çalışmalarıyla ödül alırlar. Yılmaz Güney, “Ağıt” filmiyle aldığı 25 bin liralık ödülü ve beş büyük şehirdeki gala gelirini Hava Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfına bağışlar. İncirlik Üssü komutanı; Yılmaz Güney’e özel teşekkür ziyaretinde bulunur.
Yılmaz Güney, “Ağıt” filmini 12 Mart döneminde yükselen ihbarcılara “Er ya da geç cezalandırılacakları” mesajı vermek için çektiğini söyler. Bu mesaj kaçakçılık ve eşkıyalık dekoru içinde verilmektedir. Ancak özellikle külyutmaz sansür kurulu filmdeki bir türkünün ezgisinden bir şeyler sezmiştir. Neden filmin ödülü darbe yapan kurumun hava kuvvetlerine bağışlanmıştır? Burada festivalin tarihini not etmek gerekir: 18-25 Eylül 1971. Buradan filmi 6 ay geriye sayalım.
GÜNEY'İN THKP/C’LİLERLE TANIŞMASI
Yılmaz Güney, ifadesinde “1971 martında özel bir davet nedeniyle Ankara’ya gitmiştim. Mustafa Alabora, bazı üniversiteli arkadaşların benimle tanışmak istediklerini söyledi. Bir eve gittik. Burada daha sonra isimlerini öğrendiğim Küpeli, Kürkçü, Özdoğru geldiler” diyerek Ulaş Bardakçı ve arkadaşlarıyla tanışmasını anlatır. Bu davet gerçekten özeldir. 21 Mart 1971’te Ankara Gazeteciler Cemiyeti bir basın balosu düzenler. Cumhurbaşkanı ve Başbakanın da bulunduğu bu baloda Yılmaz Güney yılın başarılı aktörü ödülünü Genel Kurmay Başkanı Memduh Tağmaç’ın elinden alır. Bu törenden önce ya da sonra devrimci gençlerle bir görüşme yapar.
Yılmaz Güney, farklı zamanlarda THKP/C’ye para yardımında bulunur. 23 Mayıs gecesi Mahir Çayan ve arkadaşlarını evinde saklar. “Ağıt”ın çekimi haziran 1971’de başladığına göre aslında film bir 12 Mart alegorisidir ve Yılmaz Güney bu ağıtı ilişkide bulunduğu genç devrimcilere yakmıştır. Muhtemelen ilişkilerini gizlemek amacıyla da ödülü Hava Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfına bağışlamıştır.
Yılmaz Güney 17 Mart 1972’de gözaltına alınır, 28 Mart’ta tutuklanıp Selimiye Askeri Cezaevine konur. Çeşitli ülkelerden değişik görüşlerden 160 sanatçı, Güney’in serbest bırakılması için harekete geçer. Bunların içinde Elizabeth Taylor, Costa Gavras gibi ünlü isimler yer almaktadır. 20 Mayıs’ta “Boynu Bükük Öldüler” romanıyla Orhan Kemal roman ödülünü alır. Cezaevindeki Yılmaz Güney’in ünü daha da büyümektedir.
BABA’YA VERİLEN ÖDÜLLER GERİ ALINDI
4. Altın Koza Film Festivali’nde olanlara bu bilgi ışığında bakmalıyız. Festival 23-30 Eylül 1972 yılında yapıldı. En iyi film “Baba” (Y. Güney), en iyi ikinci film Karadoğan (Yılmaz Duru), en iyi üçüncü film Yaralı Kurt (Ö. Lütftü Akad) seçildi. Yılmaz Güney, “Baba” filmindeki rolüyle en iyi erkek oyuncu oldu. Burada kaynaklarda çelişkili olan bir bilgi var. Agah Özgüç, Yılmaz Güney’e en iyi yönetmen ödülünün de verildiğini yazıyor. Sonuçlar başta TRT olmak üzere bütün yayın organlarında yayımlanır. Her şey normal akışındayken büyük olasılıkla sıkıyönetim komutanının direktifiyle Belediye Başkanı Özlüşen’in yönetiminde jüri toplanarak “Baba”ya verilen ödülleri geri alır. En iyi ikinci film seçilen “Karadoğan” en iyi birinci film yapılır. En iyi oyuncu ödülü ise Cüneyt Arkın’a verilir.
CÜNEYT ARKIN ARADA KALDI
Tepkiler baskıya direnmedikleri için jüri üyelerine ve kısmen belediye başkanınadır. Ardından bütün dikkatler Cüneyt Arkın’a yönelir. Oktay Akbal “Bekledim, Arkın’ın ‘Böyle bir ödülü kabul etmiyorum’ demesini şimdiye dek böyle bir şey olmadı” diye yazar. Cüneyt Arkın arada kalmıştır. Reddederken ödülü değersizleştirir. Film çekiminde olduğu için olayı geç öğrendiğini, ödüle önem verse Adana’ya gidip kulis yaparak ödül alabileceğini söyler. Gerçek nedenini ise yıllar sonra bir röportajda açıklar: “O ödül Yılmaz’ın hakkıydı. Ben bütün filmlerimde kahramanları canlandırdım. Haksızlığa karşı geldim. Kendime hep şunu sordum. Hayatta da böyle miyim?” Aksi bir davranış halkın gözünde Arkın’ı bitirirdi. Ona da haksızlık etmemek gerekir. İlk oylamada Cüneyt Arkın ile Yılmaz Güney eşit oy alırlar. İkinci oylamada Yılmaz Güney bir oy farkla en iyi aktör seçilir. Asıl ilginçlik “Baba”nın yerine “Karadoğan”la en iyi film ödülünü alan Yılmaz Duru’nun hiç konuşulmamış olmasıdır.
DİKTAYA BOYUN EĞİLMEDİ
Olay soru önergesiyle Meclise taşınır. Bülent Ecevit “Diktayı, baskı yapanlar değil, baskıya boyun eğenler getirir” der. Milliyet Sanat Dergisi Baba filmine de gönderme yaparak Yılmaz Güney’i yılın sanatçısı seçer. 1974 yılında Ankara Gazeteciler Cemiyeti Yılmaz Güney’e bu kez yılın sanatçısı ödülünü verir. Diktaya boyun eğilmemiştir. Suikast başarısızlığa uğramış sadece olay Altın Koza’da bir leke olarak kalmıştır. Yılmaz Güney, yeteneğiyle, halkla kurduğu sağlam bağla ve halka bağlanan siyasi yönelimiyle yükselmeye devam etmiştir.
Kaynakça:
1- Turhan Feyizoğlu, Yılmaz Güney/ Bir Çirkin Kral
2- Altan Yalçın, Yılmaz Güney Dosyası