10 Eylül 2022 03:39

Edebiyat sinema ilişkisi üstüne bazı düşünceler

Mustafa Günay edebiyat ve sinema ilişkisi üzerine yazdı.

Görsel: Anayurt Oteli filminden bir sahne  

Paylaş

Mustafa GÜNAY

Edebiyat ve sinema arasındaki ilişkiler çok yönlü, zengin ve karmaşık bir görünüm sergiler. Sinema en son ortaya çıkan ve gelişen sanatlardan biri olarak edebiyat dahil olmak üzere birçok sanatın olanaklarından yararlanan ve seslendiği kitle bakımından da popülerliği en yüksek sanatların başında yer almaktadır. Bu bağlamda en önemli konulardan biri hiç şüphesiz edebiyat eserlerinin sinema filmlerine uyarlanmasıdır. Konuya tarihsel olarak bakarsak, dünyada sinemanın serüveni George Méliés tarafından 1902’de çekilen Aya Yolculuk filmi ile birlikte başlamıştır. Méliés’in çektiği bu ilk konulu film, Jules Verne’in aynı isimli romanından uyarladığı için ilk uyarlama film olarak kabul edilir. Türk sinemasında ilk roman uyarlaması ise 1919’da yapılmıştır. Bu roman Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Mürebbiye adlı eseridir.[1]

EDEBİYAT VE SİNEMA ARASINDAKİ BAĞ

Türk ve dünya edebiyatında filme uyarlanmış klasik ve güncel pek çok edebiyat eseri olduğunu görebiliriz. Bu yönüyle edebiyat, sinemayı besleyen güçlü bir kaynaktır.  Edebiyat ve sinema arasında güçlü bir bağ vardır. James Monaco’ya göre, “Sinemanın anlatı potansiyeli öylesinedir ki, en güçlü bağını resim, hatta tiyatroyla değil romanla kurmuştur.”[2]

Edebiyat eseri sinemaya uyarlanırken sinemanın olanakları, araçları ve diliyle var edilir. İki sanat arasında birebir bir örtüşme, uygunluk beklemek doğru olmaz. Çünkü kelimelerle kendini dile getiren edebiyata karşılık sinema görüntülerle konuşur. Elbette edebiyatta yer alan kelimeler ve diyaloglar filmlerde de mevcuttur. Aynı şekilde çeşitli insan tipleri, karakterler iki alanda da önemlidir. Ancak sinemanın kendine özgü ifade araçları ve olanakları, onun edebiyattan ve diğer sanatlardan farklılaşmasını sağlar.

Bir kitabı okumak ondan uyarlanan filmi seyretmeyi gereksiz kılmaz. Aynı şekilde filmini seyretmek de eseri okumayı gereksiz kılmaz. Çünkü bir edebiyat eserinin sinemaya aktarılması hiç şüphesiz yönetmenin sanat anlayışının süzgecinden geçerek mümkündür. Dolayısıyla bir eserin farklı uyarlamaları, filmleri olabilir. Edebiyat eserlerinin sinema eserine dönüştürülmesi konusunda hem olumlu hem de olumsuz pek çok örnek verilebilir. Bazen sinema, dönemin popüler eserlerini, gişe kaygısıyla uyarlama yoluna gidebilir. Bu noktada edebiyat eserinin gördüğü ilgi sinema için kârlılık açısından değerlendirildiğinde ortaya başarısız uyarlamalar çıkması da söz konusudur. Bazı edebiyat eserleri ve filmleri ise defalarca okunmaya ve seyredilmeye değer olabiliyor.

SİNEMAYA UYARLANAN ESERLER

Edebiyat eserinin sinemaya uyarlanmasında işbirliğine dayalı örnekler de söz konusudur. Hakkari’de Bir Mevsim Romanının Yazarı Ferit Edgü Filmin Yönetmeni Erden Kıral ile birlikte senaryoyu hazırlamışlardır. Kendi romanının filmini çeken yazar-yönetmenler de var Ercan Kesal gibi. Onun Nasipse Adayız kitabı Aziz Nesin’in Zübük uyarlamasından yıllar sonra politik-ironi içerikli bir film olarak dikkat çeken bir eser oldu. Eserleri sinemaya aktarılan yazarların başında Osman Şahin gelir. Onun birçok öyküsü film olmuştur. Necati Cumalı’ın eserleri de sinemaya uyarlanan başarılı örneklerdir. Susuz Yaz’dan bu yana onun birçok eseri sinema tarihimizde iz bırakan filmlere konu olmuştur. Rıfat Ilgaz’ın eserleri, özellikle Hababam Sınıfı serisinin sinema tarihimizde ayrı bir yeri vardır. Günümüzde yeni filmlere esin kaynağı olmaya devam etmektedir. Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Sabahattin Ali, Muzaffer İzgü, Pınar Kür, Hasan Ali Toptaş, Bilge Karasu, Metin Kaçan vb. birçok yazarımızın eserleri filmlere konu olmuştur. Yusuf Atılgan’ın Anayurt Oteli romanının filmi de edebiyat sinema ilişkisine ilişkin çok iyi örneklerden biridir. Bu noktada hiç şüphesiz Ömer Kavur gibi sinemamızda iz bırakmış bir yönetmenin rolünü vurgulamak da yerinde olur. Edebiyattan yapılan sinema uyarlamalarında yönetmenin yaratıcılığı belirleyici olmaktadır. Oğuz Atay’ın Tehlikeli Oyunlar’ı, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Ayfer Tunç’un Aziz Bey Hadisesi vb. filmi yapılabilecek o kadar güzel romanlar, hikayeler var ki… Edebiyat sinema ilişkisinin bir başka yönü de bazı şiirlere filmlerde yer verilmesidir. Ayrıca sinemayı konu edinen öyküler ve şiirler de az değildir. Sinema da edebiyatı etkileyen, besleyen bir kaynaktır aynı zamanda. Attila İlhan’ın “eski sinemalar” şiiri hatırlanabilir.

Edebiyat ve sinema ilişkilerinin temelinde elbette insan vardır. Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam romanından şu cümlelerle yazımı tamamlamak istiyorum: “İki saat sonra kalabalığın içinde, sinemadan bir dar sokağa çıkan sanki başka birisiydi. Düşünüyordu: “Çağımızda geçmiş yüzyılların bilmediği, kısa ömürlü bir yaratık yaşıyor. Sinemadan çıkmış insan. Gördüğü film ona bir şeyler yapmış. Salt çıkarını düşünen kişi değil. İnsanlarla barışık.”

Sinema da yaşasın, sinemadan çıkan insan da…

[1] https://www.sanatduvari.com/turk-sinemasinda-edebiyat-uyarlamalari/
[2] James Monaco, Bir Film Nasıl Okunur, Çev. Ertan Yılmaz,  Oğlak Yayıncılık, 2002, s. 47-48.

ÖNCEKİ HABER

Kobanê Davası | HDP Eski Sözcüsü Kubilay: Tanık beyanları birbirini çürüttü

SONRAKİ HABER

AB'den 5 maddelik enerji planı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa