09 Ekim 2022 18:38

Güç Yüzükleri: tamam mı devam mı?

Güç Yüzükleri’nin yaratıcıları siyah elfden çok daha büyük bir adım atıyorlar aslında erkek dostluğu anlatısı üzerine kurulu bir hikâyenin merkezine bir kadını oturtarak.

Fotoğraf: Amazon Prime Video

Paylaş

Dila SAATÇİOĞLU
İstanbul Üniversitesi

 

Geçtiğimiz haftalarda yayınlanan, Yüzüklerin Efendisi serisinin devam niteliğini taşıyıp aslında Peter Jackson’ın yapmış olduğu üçlemeden 2000 yıl öncesini anlatan, Amazon Prime Video’nun geleceğini şekillendirmesi beklenen, tarihin en pahalı dizisi Güç Yüzükleri (The Rings of Power) dizisini inceleyeceğiz beraber.

Tabii böyle deyince ilk akla gelen hiç kuşkusuz bu kadar paraya değecek bir iş mi değil mi sorusu. Hiç yoktan eğer son bir ay içerisinde evden dışarı çıktıysanız ya da internete girdiyseniz mutlaka reklamına rastlamışsınızdır mesela. 

Yapımla ilgili olarak daha dizi yayınlanmadan başlayan tartışmalara dair, dizinin şu ana kadar yayınlanan bölümlerinde gördüklerimizi ve gördüklerimizden memnun olup olmadığımızı anlatmakla başlayayım. 

SİYAH ELF OLUR MU HİÇ?

Diziye ait ilk görseller paylaşılır paylaşılmaz ana karakterlerden birinin siyah bir elf oluşubüyük bir tartışma yarattı. Tolkien’in kimi hayranları yazarın Orta Dünya’sına zarar verecek kabul edilemez bir uyarlama olduğunu öne sürerken kimisi azınlıkların sinema ve televizyon dünyasında temsil edilmesi bağlamında atılan iyi bir adım olduğunu düşündü. 

Dizinin yapımcılarından Lindsey Weber ise vermiş olduğu bir dergi röportajında “Tolkien’in eserinden yaptığımız uyarlamanın bugünün dünyasını olduğu gibi yansıtması bize doğal geldi.Tolkien herkes için. Öyküleri, kendi kültürlerine hapsolmaktan çıkıp bir araya geldiklerinde başarılı olan kurgusal ırkları anlatıyor” dedi. Bence de herhangi bir kurgu dünyasında siyah elfden bahsetmek, Weber’e hak vermek, en azından bir şans vermek mümkün. Zira yine Weber’in de söylediği gibi, Tolkien herkesin. Üstelik ezilen ve ötekileştirilen kimliklerin sinema ve televizyon dünyasındaki temsili açısından düşündüğümüzde Yüzüklerin Efendisi gibi en meşhur fantastik evrenlerden birinde siyahların kendilerine yer bulmaları, her ne kadar Tolkien’in bu evreni kurgularken sahip olduğu motivasyonla uyuşmasa da, oldukça kıymetli. Tabii yedinci sanatta bugün sahip olunulan ve gitgide daha da genişleyen bu temsiliyet alanının, yıllar yılı uğradıkları ayrımcılık ve ötekileştirmeye karşı mücadele edenlerin dirençlerinin bir eseri olduğunun bir kez daha altını çizelim.

TOLKIEN’İN ERKEK EVRENİNDE KADIN AYAK SESLERİ 

Bugünkü tartışmaların büyük çoğunluğunda karakterlerin siyah olup olmamasına takılı kalınıyor. Oysa bir erkek anlatısını, “şimdilik” tek bir kadının anlatısına çevirerek büyük bir karar alınıyor. Çünkü Yüzüklerin Efendisi, içinde homo-erotik anların da hayli bol olduğu bir erkek dostluğu hikayesi. Bütün serinin kurgulanışında kadınların varlığının ciddi bir ağırlığından bahsetmek çok zor. Galadriel ve Arwen dışında birkaç kadın karakter daha yer alıyor sadece. Nitekim bu iki karakterin de, kimi kilit anlarda yer almalarına rağmen, anlatıda ciddi bir ağırlık taşıdıklarını söylemek zor. Güç Yüzükleri’nin yaratıcıları John D. Payne ve Patrick McKay siyah elfden çok daha büyük bir adım atıyorlar aslında hikâyenin merkezine bir kadını oturtarak. Yalnızca ten rengi meselesinde değil, anlatı ve hikâyenin merkezine kimin oturacağı konusunda da radikal tercihler söz konusu ve bu, saygıyı hak ediyor.

Öte yandan yeri gelmişken söylemekte yarar var. Hobbit ve cüce gibi “ortalama insan estetiği” klişelerine göre pek de “güzel” bulunmayan türlerde karakterleri siyahların canlandırmasını dert etmeyip ten rengi meselesi sadece elf karakterlerde gündeme geliyorsa bir sorun var demektir. 

GÖRSEL EFEKTLER ORTA DÜNYA’NIN DERİNLİKLERİNE KAPI AÇIYOR

Filmle diziyi görsel efektler açısından kıyasladığımızda dizi, film karşısında belki de ilk defa daha iyi bir konumda kalıyor. Bu ifadeden filmlerin görsel efektlerini kötü olarak değerlendirdiğim izlenimi çıkmasın. Ama dizinin yaptığı, sadece içindeymişiz gibi hissettiğimiz savaş sahnelerinden çok daha ötesi. İzlediğimiz sahnelerin mekânları o kadar iyi yansıtılmış ki gerçekten Orta Dünya’daymış gibi de hissediyoruz. Dizi özellikle bizi Orta Dünya’nın derinliklerine çekme konusunda oldukça iyi. Dizinin yaratıcıları, filmin gerçeküstü evrenini mümkün olduğu kadar gerçek zemine çekmeye, masalsılığı azaltmaya çalışmışlar. Elfleri de “periler diyarının masalsı kahramanları” gibi resmetmek yerine daha da insansı hâle getirmişler.

Sanırım paranın sağlayabileceği pek çok noktada dizinin başarılı olduğunu görüyoruz. Fakatfilmin müzikleriyle dizinin müziklerini kıyaslamaya kalkmak pek mümkün değil çünkü filmin müzikleri kendim de dahil olmak üzere birçok insan için bu zamana kadar yapılmış en iyi film müzikleri arasında yer alıyor. Rohan ve Gondor için yapılmış efsane müzikler, Shire’ın o sıcak müziği derken orijinal üçlemenin tüm müzikleri ruhumuzun bir köşesinde sağlam bir şekilde bulunmaya devam ediyor. Bu müziklerin sunduğu hazzı yakalamak 250 milyon değil 250 milyar dolar dahi harcansa pek mümkün değil maalesef. 

FİLMİN OLAY ÖRGÜSÜ ÇOK DAHA KUVVETLİ

Görsel efektler ya da müziklerden daha fazla ön plana çıkan bir şey var ki o da hikâye. Orijinal film üçlemesi, bize unutamayacağımız bir hikâye sunmuştu. Dizi ise henüz yayınlanmış olan dört bölümüyle bu konuda düşündürmeye devam ediyor. Kitaplarla aynı çizgide gitmeyeceğini bildiğimiz halde dizi, hikâyeyi çok ağırdan alıyor. Bu ağırdan alma, ilerde yayınlanacak olan bölümlerle çok iyi sonuçlanabileceği gibi tam bir fiyaskoya da dönüşebilir. Kısacası, Güç Yüzükleri’nin orijinal film üçlemesinin hikâye anlatımına yetişebilmesi için kırk fırın ekmek yemesi gerekiyor. 

ÖNCEKİ HABER

Özgürce yaşayabileceğimiz bir dünya istiyoruz 

SONRAKİ HABER

“Rüzgârın Mirası”nın gençliğe mirası

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa