SES Diyarbakır Eş Başkanı Güldiken: Sağlıklı beslenme hakkı da gasbedildi

Süleyman ATALAY
Diyarbakır

Diyarbakır’da geçtiğimiz günlerde Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesinde sağlıklı ve yeterli yemek talebiyle başlattıkları yemekhane boykotuna yemek şirketi yetkilileri tarafından saldırı gerçekleştirilmişti. Pandemi döneminden bu yana kimi zaman alkışlatılan, çoğu zaman şiddete maruz kalan ve önlem alınmayan, kimi zaman da yeterli ve sağlıklı beslenme hakkı için eylem yapmaya mecbur bırakılan sağlık emekçilerinin Diyarbakır’da neler yaşadıklarını SES Diyarbakır Şube Eş Başkanı Şiyar Güldiken ile konuştuk.

"ÖZELLEŞTİRİLME PEŞKEŞ DEMEK"

Sağlık emekçilerinin yeterli ve sağlıklı yemek hakkına erişiminin hastanelerde verilen yemekhane hizmetinin özelleştirilmesinden kaynaklandığına dikkat çeken Güldiken, “Yemekhanelerin özelleştirilmesi, iktidar tarafından yapılan diğer özelleştirmelerde olduğu gibi rantın ve kamu kaynaklarının peşkeş çekilmesi meselesidir. Bu ülkede bu iktidarla birlikte neredeyse özelleştirilmeyen hiçbir şey kalmadı. Dolayısıyla kamusal alandan gittikçe uzaklaşıldı. Bazı yerlerde yandaşlarla bazı yerlerde de rüşvetin ve rantın döndüğü alanlara dönüşmeye başladı. Öbür taraftan işte yemeğin geçen yılki fiyatlara göre 18 TL’ye bir yemeğin yapılması, üretilmesi imkansız. Yani oradaki kaliteden, hijyenden ödün verilmeden yapılması imkansız. Bugünkü koşullarda bunların en az 40 TL olması gerekiyor ancak bunu revize etmiyorlar bir türlü. Tabii ki bu çalışanların sorunu değil sözleşmeyi yapan her iki taraf arasında. Bunun sonucunda bu olumsuzluk direkt emekçilere ve hastanelerde bu yemekleri yiyen, onların temel haklarından olan hastalar ve hasta yakınlarınındır. Zaten yoksul kesimlerin gittiği kamu hastanelerinde sağlık beslenme hakkının da alınması büyük bir adaletsizlik” dedi.

“SAĞLIK BAKANI SALDIRIYI KINAMADI”

Yemekhane boykotu yaptıkları sırada SES üyesi sağlık emekçilerinin yaşadıklarını anlatan Güldiken, “Biz yemek yememe hakkımızı kullanmak istedik aslında. Ancak var olan yemek dağıtımı yapan şirketin arkadaşlarımızı tehdit etmesiyle biz bunu basın açıklamasına dönüştürdük. Basın açıklaması yapacağımız günün öncesinde yemekhanenin önünde bir tartışma çıktı. Orada da yemekhane çalışanlarından birisi yanında nereden bulduğunu bilmediğimiz silahla orada bulunan arkadaşlarımızdan birisine ateş etti. Çok şükür ki orada bulunan herhangi birisine merminin isabet etmesi gibi bir zarar olmadı. Tabii ki orada bulunan birçok arkadaşımız bu olaya şahitlik ettiğinden dolayı travmatik durumları devam ediyor” dedi. Saldırı sonrası hastane başhekiminin ve il sağlık müdürünün saldırıyı kınamadığına dikkat çeken Güldiken, “O süreçte il sağlık müdürüyle ve ilgili başhekimle görüştük. Ancak bizim için ilginç olan şeylerden birisi, Sağlık Bakanı'nın bu konuyla ilgili, çalışanlara yapılan bu saldırıyı kınadığına ve çalışanların yanında olduğuna dair kamuoyuna bir açıklama yapmamış olması. Bunun açık ve net, şöyle olduğunu biliyoruz artık; bu mesele sadece Diyarbakır Kadın Doğum Hastanesinin meselesi değil bütün Türkiye’nin meselesidir” dedi.

"YEMEK MESELESİ RANTIN KÜÇÜK BİR PARÇASI"

Kamu kurumlarında verilen yemekhane hizmetlerinin özelleştirilmesinin bu gibi sonuçları doğurduğuna değinen Güldiken, “Özelleştirilen tüm yemekhanelerin şirketlere peşkeş çekilmesinden kaynaklı emekçiler mağdur oldu. Bakan bu işin ne kadar büyük bir rant pastası olduğunu çok iyi biliyor. Bu nedenle konuya dahil olamıyor, olmak istemiyor. Bu meselenin bir parçası olduğu için dahil olmak istemiyor. Çünkü kendisi de birçok özel hastanenin sahibi. Bu özel hastaneler de bu özelleştirmenin büyük parçaları. Yemek meselesi bu işin, bu rantın küçük bir parçası” dedi.