26 Ekim 2022 04:26
/
Güncelleme: 08:19

Size uygun ev bulunamadı!

Esenyurt'tan bir metal işçisi yazdı: Aileden miras kalan kiracılığı yaklaşık 3 buçuk yıldır ben de layıkıyla yerine getiriyorum...

Size uygun ev bulunamadı!

Arşiv | Fotoğraf: Salih Büyüksamancı / DHA

Metal işçisi
Esenyurt-İstanbul

Annemin bu hayattan en fazla istediği şeyler çocuklarının okuması (üniversiteye gitmesi) ve kiracılıktan kurtulup bir ev sahibi olmaktı. Hep söylerdi bunu. Tam tamına 28 yıl boyunca, bir ev sahibine, gelecek ay da o evde oturacağı için para vermek durumunda kaldı. Henüz yeni ay başlamadan gelecek ayın kirasını nasıl denkleştireceğimizi düşünmeye başlar, bütün ödemelerden önce kirayı verip rahatlamak isterdi. Kiranın yeniden zamlanacağı aylar öncesinde gelecek zamma dair tahminler yapar, buna göre gelir gideri yeniden yeniden hesaplardı.

Hesap demişken, bugün için de bize önemli veriler sunacak bir söylemini de anlatmak istiyorum annemin. Babam yaklaşık 30 yıl önce Kazlıçeşme’de, deri fabrikalarından birinde çalışırken (Oo zaman pek çok deri fabrikası orada bulunurmuş, deri sanayinin merkezi orasıymış) bir haftalık ücreti ile bir aylık kirayı karşıladıklarını anlatırdı hep. Yani bir evin kirasının en az 3 bin 500 lira olduğunu düşünürsek işçi maaşının 14 bin liraya denk gelmesi demek bu. Hepimizin de bildiği gibi bugün ne İstanbul’un herhangi bir yerinde 3 bin 500 liraya kiralık bir ev bulmak mümkün ne de işçilere ortalama 14 bin lira maaş veren bir fabrika. Ne dersiniz, geçen sürede kiralar mı çok fazla arttı yoksa işçi maaşları gerçek anlamda daha da geriye mi gitti? Yoksa ikisi birden mi?

Aileden miras kalan kiracılığı yaklaşık 3 buçuk yıldır ben de layıkıyla yerine getiriyorum. Ev fiyatlarını gördükçe de düşünmeden edemiyorum, sanırım bizim kiracılık serüveni annemlerden daha uzun sürecek.

AİLEMİN YANINA GERİ DÖNÜYORUM

Kendimi anlattıktan sonra en yakınımda, aynı işte hatta aynı bölümde birlikte çalıştığım insanların son 2-3 ayda kiracılığa dair yaşadıklarına ilişkin de bir şeyler anlatmak istiyorum. 24 yaşında bir kadın işçi, 2 yıllık üniversite eğitiminin ardından İstanbul’a geliyor ve burada çalışmaya başlıyor. Tek başına bir eve çıkıyor ve tahmin edebileceğiniz gibi tek başına eve çıkan genç bir kadının yaşayabileceği birçok sorunu o da yaşıyor. Ve hemen hepsine karşı direnerek yaşamını sürdürmeye devam ediyor. Ta ki bu seneye kadar. Geçen sene aralık ayında Esenyurt Kıraç’taki 1 artı 1 evinin kirasını 1100 liraya çıkaran ev sahibi, sözleşme süresi 1 yıl olmasına rağmen bu yılın mart ayından itibaren sürekli kirayı arttırması için kadına baskı yapıyor. Hemen her gün çıkması yönünde mesajlar atarak, başka yerlerdeki kira miktarlarını ona yollayarak yıldırmaya çalışıyor. Ev sahibinin telefon numarasını engellemesi bile rahatlaması için yeterli olmuyor. Kirasını yapılan sözleşmeye göre tam ve zamanında ödemesine rağmen ev sahibinin kapısına dayanmasına engel olamıyor. Sözleşme ayı gelip çatıyor ve hükümetin yasasını çıkartıp uygulanıp uygulanmadığını denetlemediği; ‘Kiralara en fazla yüzde 25 zam yapılabileceği’ kararını tanımayarak kirayı 3 bin liraya çıkarmak istiyor. Maaşının neredeyse yarısına denk gelen kirayı karşılayamayacağını bilen genç kadın ise başka bir yerde de uygun bir kira bulamayacağını düşündüğü için memleketine, ailesinin yanına geri dönüyor.

Bu arada mesela sendikalı olmak da anayasal bir hak ama hükümet, aynı kiralara belli oranın üzerinde zam yapılamayacağını karar alıp denetimini yapmadığı ve bu kararlara uymayanlara bir yaptırım uygulamadığı gibi, sendikalı olduğu için işten atılan işçilerin olduğu fabrikaları da denetlemiyor ve işçileri işten atan patronlara bir yaptırım uygulamıyor.

BİR ŞEKİLDE İDARE EDERİZ HERHALDE

26 yaşında bir başka işçi, o da ağabeyiyle birlikte yaklaşık 6 aydır Esenyurt Kıraç’ta yaşıyor. Şimdilik bodrum katta kaldıkları evlerinin kirasından çok şikayetçi değiller. Zira etraflarındaki kiraları görünce kendilerinin bu anlamda şanslı olduklarını ifade ediyorlar. Tabii onların da kiraları birkaç ay içerisinde artacak. Ancak onlar da yeni bir ev bulma arayışındalar. Çünkü evlerindeki nem ve bunun sonucunda oluşan koku onları daha iyi bir ev arayışına yönlendiriyor. Sonuçta ağabey kardeş ikisi de çalışıyorlar ve kendilerine güveniyorlar, “Bir şekilde idare ederiz herhalde” diye düşünüyorlar. Şimdi oturdukları evin yaklaşık iki katı kiraya, 3 bin 500 liraya kadar ikna olmuş durumdalar, yani ikisinin ücretlerinin toplamının dörtte birinden fazlasına! Ama bilin bakalım ne yok. Evet belki kapı kapı dolaşıp ‘kiralık  daire’ bakmıyorlar ama hiçbir uygulamada düşündükleri üst limitte kendilerine uygun bir ev bulamıyorlar. Şimdilik neme ve maruz kaldıkları kokuya dayanmaya devam.

METROBÜSE YAKIN OLSUN MU OLMASIN MI?

23 yaşında başka bir kadın işçi, üniversiteden daha yeni mezun olmuş ve o heyecanla iş arayışlarına başlamış. Birkaç ayın ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘İş beğenmiyorlar’ diye şikayette bulunduğu gençlerden biri olmamak için istediği bir maaş ve tam olarak istediği bir iş olmamasına rağmen çalışmaya başlamış! Elbette esas sebep bu değil. Ailesinden ayrı bir şehirde yaşayan genç kadın ‘Kendi ayakları üzerinde durmak’ ve geçici olarak kalmak zorunda kaldığı arkadaşının yanından ayrılmak için elini çabuk tutmak istemiş. Çünkü kaldığı yerden çalıştığı fabrikaya gelmek tam 3 saatini alıyormuş. Çalıştığı iş yerine daha yakın bir konumda ev bakıyor önce kendine. Sonra tek başına bir eve çıkmanın mümkün olmadığını anlayınca önceliği ev arkadaşı aramaya bırakıyor. Kira ikiye bölünmezse maaşının büyük çoğunluğunu kiraya vermek zorunda kalacağını biliyor. İkiye bölünürse belki maaşının 3’te 1’iyle bir ev bulacağını umut ediyor. Neyse ki arkadaşları aracılığıyla kirasının yarısını yüklenecek birisini buluyor. Tabii bu sefer de hem kendisine hem de üniversite öğrencisi müstakbel ev arkadaşına uygun konumda bir yer bakıyor. Metrobüse yakın güzergahta bir ev ikisi için de uygun seçenek ancak ev kiralarını da ciddi oranda arttıran bir handikap aynı zamanda metrobüse yakın olmak. Maaşının hemen hemen yarısını gözden çıkarması bile, kiralık evlerin yer aldığı uygulamalarda filtreleme yaparken karşısına ancak birkaç tane daha ev çıkmasını sağlıyor.

Yukarıda da sormuştuk ya. Kiralar mı çok yüksek, maaşlarımız mı çok düşük, yoksa ikisi birden mi diye. Siz ne dersiniz? Özelde kiralar genelde barınma sorunu her geçen gün gittikçe büyüyor. Hükümet soruna gerçek anlamda çözüm bulmak bir yana dursun kendisine kısa vadede oy olarak dönüşü olacağını düşündüğü popülist söylemlerle günü kurtarmaya çalışıyor. Başta genç işçiler olmak üzere bütün işçiler, emekçiler ise her geçen gün barınma giderlerine daha fazla pay ayırmak zorunda kalıyor.

Evrensel'i Takip Et