7 Aralık 2022 13:03
/
Güncelleme: 14:15

İzmir Eczacılar Odası Başkanı Tuncay Sayılkan: Halk sağlığı adına endişeliyiz

İlaç krizini konuştuğumuz 3. Bölge İzmir Eczacılar Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, yaşanan ilaç krizi ve sorunlardan dolayı halk sağlığı açısından endişeli olduklarını söyledi.

İzmir Eczacılar Odası Başkanı Tuncay Sayılkan: Halk sağlığı adına endişeliyiz

Fotoğraf: Burcu Yıldırım

Ramis SAĞLAM
İzmir

Sağlık hizmetlerinin önemli bileşeni olan eczacılar her geçen gün büyüyen sorunlarla hizmet vermeye devam ediyor. Özellikle ilaç kriziyle birlikte hastalarla daha fazla sorun yaşayan eczacılar, piyasada bulunmayan ilaçların sorumlusu olarak görülüyor.

Eczacıların sorunlarını, bulunmayan ilaçları ve sağlık sistemini konuştuğumuz 3. Bölge İzmir Eczacılar Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, yaşanan ilaç krizi ve sorunlardan dolayı halk sağlığı açısından endişeli olduklarını söyledi.

“OLUMLU ADIM ATILMADI” 

Halk sağlığı açısından olumsuz bir tablo yaşandığını söyleyen Sayılkan, “Özellikle 5-6 yıldır ağustos-eylül ayından başlayıp şubat ayına kadar devam eden ve her gün biraz daha artan ‘ilaç yokları’ süreci aksatıyor. Bizim hiç onaylamadığımız, her yıl ısrarla uyardığımız ve çözüm için defalarca kez sesimizi duyurmaya çalıştığımız halde bugüne kadar herhangi bir olumlu adım atılmadı” dedi. 

“İLAÇ KARARNAMESİ ACİLEN DEĞİŞMELİ” 

Her yıl şubat ayında güncellenen “İlaç Fiyat Kararnamesi”ni yeterli bulmadıklarını vurgulayan Sayılkan, “Devlet her sene şubat ayında ‘devlet eliyle’ ilaca zam geleceğini açıklıyor. Enflasyonun hızlı artışı, göz önüne alındığında hatırı sayılır zamlar yapılacağını sağır bile duyuyor. Bu ortamda insanlara bu ilaçlar niye ortada yok, niye firmalara eksik ya da yeterli sayıda ilaç üretmiyorlar, depocular niye bazı ilaçları ortaya çıkarmıyor ya da tamamını eczaneye sunmuyor diye söyleme hakkınız kalmıyor. Bu yöntemi sistem dayatıyor. Vatandaş bu durum karşısında, şubat ayına kadar ilacın olmayacağını öğrendiğinde, ‘5 aylık ilacımı alayım bir kenara koyayım’ diyor. Hasta, kasım, aralık, ocak ve şubat aylarında ilaçlarını bulunmuyor” diye konuştu.

İlaç Fiyat Kararnamesi’nin acilen değişmesi gerektiğini vurgulayan Sayılkan, kararnamenin bir yıl önceki döviz kurunun yüzde 60’ını temel alınarak her sene avro kuru üzerinden güncellendiğini söyledi. Sayılkan, “Geçen yıl iki defa zam yapıldığı halde, şubat ve temmuzda yüzde 37 ve yüzde 25’lik zamlara rağmen hâlâ avro kuru 7,86’ysa ilaç fiyatlarını belirleyen sistemde bir yanlış var demektir. Bugün 19,59 olan avronun gerçek fiyatını 7,86’dan ısrar edip sabitlerseniz bu şu demektir; ilaçlar Türkiye’de olmasa da ben bunu göze alıyorum demektir. Bu ülkenin vergisini veren, primini ödeyen, vatandaşlık görevini yerine getiren, insanlara sosyal devlet gereği olarak sizin onlara sağlık hizmeti sunmanız gerekiyor” dedi.  

Tuncay Sayılkan

Tuncay Sayılkan | Fotoğraf: Ramis Sağlam/Evrensel

“SORUNUN İKİ TANE MAĞDURU VAR”

Sayılkan, sorunu yaşayan iki mağdur kesim olduğunu, birincisinin ilacını bulamayan vatandaş, ikincisinin de ona “ilaç yok” demek durumunda kalan eczacılar olduğunun altını çizdi. Bugün olduğu gibi yılın belli dilimlerinde daha küçük oranlarda güncelleme yapılması gerektiğini söyleyen Sayılkan, “İlaçların yarısından çoğu ithal, Türkiye’de üretilen ilaçların birçoğunun hammaddesi, ambalaj maddesi ithal. Dolayısıyla sizin dışa bağımlı bir ilaç sektörünüz var. Bu ilaç sektöründe siz avro kurunu aşağıda tutayım, tasarruf edeyim, ilaca az para ödeyeyim gibi bir yanlışın içine girerseniz vatandaşı cezalandırmış oluyorsunuz. Bunu vatandaşa yaşatmaya kimsenin hakkı yok. Bu sorunun çözümü, kısa aralıklarla küçük oranlarda iyileştirmeler yapılarak, bir yıllık önceden belirlenmiş tarihler yerine iki aylık üç aylık dönemlerde güncellemeler yaparak bu işi nasıl ki birçok sektörde olduğu gibi aylık hatta ayda birkaç kez güncelleme yapılabiliyorsa, ilaçta da yapacaksınız. Aksi halde halk sağlığı adına ciddi kaygılarımız, endişelerimiz var. Bunun böyle gitmeyeceğini biz çok net olarak görüyoruz” diye ekledi.

ECZANELER KAPANMA NOKTASINDA

Ülkenin dört bir yanındaki 29 bin eczacının paradan daha önemli sorununun hastalara “ilaç yok” deyip, insanlardaki o çaresizliğe tanık olmak olduğunu belirten Sayılkan, bu sorunun biran önce çözülmesini, bu sorunla birlikte yaşamanın ve bu işi sürdürmenin çok ağır olduğunu söyledi.  

İlaç Fiyat Kararnamesi’nin bir taraftan ilaç fiyatlarını belirlerken diğer taraftan da ilaç eczacı kârlılığını belirliyor. Bu sisteme göre ilacın fiyatı arttıkça kârlılığı da azalıyor. Zammın eczacıların değil ilaç sanayicilerinin talebi olduğunu söyleyen Sayılkan, “Fakat bu kararnamedeki o garip uygulamayla bizim kârlılığımız her yıl aşağıya çekilirken, işletmenin giderleri, personel giderleri, elektrik, iletişim, sosyal güvenlik primlerindeki artış, gelirle gider arasındaki farkı hızla kapatıyor. Kredi kullanmak zorunda kalan eczacı kendi öz kaynaklarıyla sistemi döndüremiyor. Sistem böyle giderse bir iki zam sonrası birçok eczane sıfır noktasına gelecek” dedi.

“İLAÇ SORUNU TEDAVİYİ AKSATIYOR”

Ağırlıklı olarak ithal kökenli kanser ilaçları olmak üzere hormon profatları, hemofobil hastalarının kullandıkları kan ürünleri, tüp bebek tedavisi ve organ nakli ilaçlarında sıkıntı çektiklerini belirten Sayılkan, bu durumun tedaviyi aksattığını söyledi. Sayılkan, “Bir de yıllardır bildiğimiz, tanıdığımız, çocukların kullandığı antibiyotikler, grip ilaçları, öksürük şuruplarında sorun var. Onun temel nedeni de geçen sene şubat ve Temmuz ayında gelen zamlarla birlikte şişe maliyetlerindeki ekonomik krizle beraber, şişenin maliyeti içindeki ilaçtan daha pahalı hale gelmesi. Maliyet artışlarından dolayı firmalar ya üretmiyorlar ya da sınırlı sayıda üretiyorlar. İlaç üreticileri ham madde, yardımcı madde, ambalaj malzemesi bulamamalarına rağmen bu sistemi sürdürmeye çalıştıklarını biliyoruz. Maalesef ülkemizde ilaç üretmek, satmak değersiz görülüyor. Sağlıktan daha değerli bir hizmet yok” diye konuştu.


ARTIK İLAÇ YOKSUNLUĞU DEĞİL, İLAÇ KITLIĞI

Artan maliyetler nedeniyle piyasada her 4 ilaçtan birinin bulunmadığını belirten Van-Bitlis-Hakkari Eczacı Odası Yönetim Kurulu Başkanı Fikret Baransel “Avrupa’daki yenilikçi ilaçların yüzde 82’si ülkemizde yok. Bu artık ilaç yoksunluğu değil ilaç kıtlığıdır” dedi.

4 İLAÇTAN BİRİ YOK

Mezopotamya Ajansına konuşan Baransel, “Özellikle çocuk sağlığında kullanılan ilaçlar piyasada yok. Bunların yanı sıra antibiyotikler, bazı ağrı kesiciler, kronik hastalıklarda kullanılan ilaçlarda maalesef bulunamıyor. Her 4 ilaçtan birinin olmaması sonucu çok geniş yelpazede sorun yaşamamıza neden oluyor. Yakın zamanda yapılan bir araştırmaya göre, piyasaya sürülen yenilikçi ilaçların yüzde 82’si Türkiye’ye gelmiyor. Biz, aslında ilaç yoksunluğu derken bunu kast ediyoruz” şeklinde konuştu. (HABER MERKEZİ)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Başpınar'da yüzde 30 kavgası

Başpınar'da yüzde 30 kavgası

Asgari ücrete yapılan yüzde 30’luk sefalet zammı, tüm ücret artışlarına üst sınır çizen bir bıçağa dönüştü. Ücret zammı ve toplu sözleşme dönemindeki tüm emekçiler o bıçağı kemiğinde hissediyor. Antep Başpınar OSB’de de bu yüzde 30 dayatmasına karşı kavga sürüyor. Bir arada durmayı başaran işçiler kazanıyor.

Şireci Tekstil 2023’te vergi öncesi kârı 1.6 milyar TL ama 2023’te hiç vergi ödemedi. İşçilere teklifi yüzde 30 zam.

Karafiber 2023’te 6.6 milyar TL değerinde net satış geliri elde etti. Bu satışlardan “kâr etmediğini” öne sürerek vergi ödemedi.

Yalçın Kardeşler Halı 2023’te kendi beyanıyla 44.4 milyon TL vergiye esas kâr elde etti. İşçilere yüzde 34 zam dayatıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et