11 Ocak 2023 03:37

Tarihe sorun beni, baharı dalında öptüm

Tacim ÇİÇEK

İyi bir şiirin nasıl olması gerektiği konusunda birçok tanım yapmak olası fakat şiirin ne olduğuna dair bir fikir birliğine varmak olanaksız ne yazık ki. Yine de iyi bir şiiri (ister okuyalım ister dinleyelim) hemen tanırız. Yalnız gerçekten iyi şiir okuyorsak, dinliyorsak tabii… Çünkü şiir sezgi yoluyla da olsa anlamlandırabilmek için okurun ona dahil olması, onu kendi bilgi birikimi, deneyimi, edebiyat ve özellikle de şiir zevkiyle değerlendirmesi gerekir. Bu dediğim iyi bir okurdan beklenir de üstelik. Yalnız burada göz ardı edilmemesi gereken bir gerçeklik de var. O da şiirin, şairlerin kendilerini ifade etmelerinin aracı olması… Şiirde değişmeyen özelliklerden biri şairlerin ele aldıkları “dış-konu”lara bir ayna tutuyormuşçasına oldukları gibi yansıtmamalarıdır. Her şair, işçilik, birikim ve iç disiplinle kendi “bal”ını yaratır. Şiir, aydınlık geleceği açık bir düşüncenin ve de tekmil güzelliklerin imgesidir. Aynı zamanda da parmak izi gibi özgün ve özeldir.

İşte, kendi parmak izi gibi özgün ve özel bir şiir işçisi de Ezgi Nurhak’tır. Kendisini Antalya’da yazın Ubuntu Yayınevi Sahibi ve Yazar dostum Faruk Demirel’in ve Ubuntu Gönüllülerinin yaptığı bir etkinlikte tanımıştım. Yurt dışında yaşadığını, şiir yazdığını ve birçoğunun yerel halk ozanları tarafından bestelendiğini; hatta kitapları olduğunu da söylemişti etkinlik süresince yaptığımız sohbetlerde. Derken o gitti… Aradan birkaç ay geçtikten sonra Ocak 2022 tarihli ve Luna Yayınları etiketli iki devasa şiir kitabı geldi postayla. Biri Baharı Dalında Öptüm diğeri de Tarihe Sorun Beni. İlki nazım türü şiirlerden oluşuyordu. Ezgi Nurhak, hem kendisinin hem de başkaların hallerini, duygularını, mücadelelerini ve karşı duruşlarını işlemiş şiirlerinde. ‘Zulüm zoruyla çaldı faşizm en güzel rengimi / Yarattım ben kendi rengimi gül sunuyorum…’ dizeleriyle başlayıp iki yüze yakın şiirden oluşan ilk kitap ‘ömürden beri ölümden öte olsun yaşam’ dizesiyle sonlanıyor. Belli ki Ezgi Nurhak, kendinden, yaşadıklarından ve iyi bildiği, karşı durduğu olumsuzluklardan bir şiir coğrafyası oluşturmaya çalışmış. Dediğim gibi kendine has ve kendi renginde…

Ezgi Nurhak, 1972’de Kahraman Maraş’ın Elbistan ilçesinin Nurhak eteklerindeki bir köyünde doğmuş. THKO’nun bir dönem mücadele mekanı seçtiği bir bölge… Orada birçok genç hayat yok edildi geçmişte… Onların izlerini halk şiiri formatındaki dizelerinde görmek şaşırtıcı olmuyor.  1980 Darbesi yüzünden eğitimine devam edememiş. Çocukluk ve gençlik yılları ilçe merkezinde, Adana ve Mersin’de geçmiş. İşçilik yapmış. Evliliği yüzünden Almanya’da yaşamaya başlamış. İşçi ve şair olarak yaşamını güzelleştirmeye çalışıyor. Tarihe Sorun Beni de iki yüze yakın türkü formatında şiirlerden oluşuyor. Hepsini okuduğumda, Ezgi Nurhak’ın ‘yerel sanatçılar tarafından birçoğu bestelendi’ demesinin boşuna olmadığını daha iyi anladım. Çünkü o da Pir Sultan, Nesimi, Aşık Veysel, Mahzuni Şerif, Şah Turna geleneğinden ve yolundan bir çağdaş dengbej bana kalırsa. İlk türkü/şiir ‘Deniz’ime’ de diyor ki ‘Yaktı kıvılcımı bırakarak iz / Birken milyon oldu deniz dalgası / Zulüm duvarına sert vurdu deniz / Birken milyon oldu deniz dalgası (…)  Ezgi yüreğini maviye saldı / Birikti yüz binler denize daldı / Ondan bize miras, bu kavga kaldı / Birken milyon oldu deniz dalgası’

Aklımıza gelebilecek tüm devrimci gençlik liderleri, Erdal Eren, Berkin Elvan ve diğerleri için aslında bana kalırsa güzel türküler yakmış, ihtimal ki dostlarıyla buluştuğunda ya da yazarken kendi sesiyle de türkü olarak söylüyordur da… Sonuncu türkü de, ki öyle demek daha doğru geldi bana, Mahzuni Şerif için… Diyor ki o büyük halk ozanı için, ‘Geldin bu dünyaya Mahzuni baba / İlim tohumu serptin de gittin / İnsanca yaşamdı verdiğin çaba / Dost bağından güller derdin de gittin (…) Ezgican der ki ustamız sensin / Aşık töresinde pirimiz sensin / Sazda sözde telimiz sensin / Haksızlardan hesap sordun da gittin’

İki kitabı da kıyasladığımda asıl yolunun, sesinin Tarihe Sorun Beni’deki türkü şiirler olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca adını verdiğim ozanlar yolunda, anlayışında özgün dengbejliğini sürdürebilir diye düşünüyorum.

Evrensel'i Takip Et