Antep'te depremin 4. günü | Devlet kayıp, dayanışmayı halk örgütlüyor
Evrensel muhabiri Mesut Baylav depremin vurduğu Antep'te 4. günden izlenimlerini aktardı: “Devlet nerede diyorlar. Devlet şu enkazın altında.”
Fotoğraf: Mesut Baylav/Evrensel
Mesut BAYLAV
Antep
“Düşünün ya, burada bekleyenlerin yemek ihtiyacını şu enkazda ailesi olan kişi dükkanında yapıp getirdi.” Yıkımın ağır yaşandığı noktalardan olan Antep’teki Polat sitesi önünde yakınlarını bekleyen bir yurttaşın ifadeleri bunlar. Depremin dördüncü günününde bekleyişin korkunç bir gerilimle sürdüğü sırada söyledi bunları. “Devlet nerede diyorlar. Devlet şu enkazın altında” diyor ardından. İş makinelerinin çoğunu kendileri ayarlamış insanlar, içerideki ekibin de çok büyük kısmı gönüllülerden oluşuyor, öyle ki yurttaş “Devleti sadece polislerin varlığından gördük, başka da bir şey yok!” diye özetliyor tabloyu kendince. Devlet nerede mi? OHAL ilan ediyor. Yani burada, tepemizde ama yanımızda değil.
"İŞÇİLERİN YANINDA YİNE İŞÇİLER VAR"
Dört gündür sokaklardayız, insanların yaşamını nasıl sürdürdüğünün çokça tanığı olduk. Gelen yok, arayan soran yok, bilgi veren yok, yardım eden yok! Antep’te de emek ve demokrasi güçleri dayanışma çağrıları yaparak halkın yaralarını sarmak üzere adımlar attı, atıyor. KESK, EMEP, BİRTEK-SEN, TİP, Nar Sanat Derneği, yöre dernekleri ve daha çokça kurum dayanışmayı örgütlüyor. Emek Partisi’nin Yeşilvadi Parkı’nda çorba dağıtımı yaptığı sırada bir yurttaş, “Devlet gelmiyor ama Emek Partisi geliyor. Günlerdir buradayız, ben ilk defa çorba içtim” diyor. BİRTEK-SEN ve Nar Sanat Derneği’nin birlikte yaptığı dağıtımlarda da bir işçi, “Nerede bu patronlar? Nerede hükümet? Ortada yoklar, insanlar kendi kendine dayanışmaya çalışıyor. İşçilerin yanında yine işçiler var. Patronlar maaşımızı bile yatırmadı” diye anlatıyor durumu.
"İSTEMEZÜK!"
Şehir dışından yüzlerce telefon aldılar, yardım çalışmaları yürütenler. İnsanlar, AFAD’a veya hükümetin herhangi bir kurumuna güvenmedikleri için güvendikleri kanallar aracılığıyla dayanışma sağlamaya çalışıyor. Emekçilerin, halkların dayanışmasını; insanların devletin yapmadığını yapmak üzere adımlar atmasını, “İstemezük!” diyerek yaptığı açıklamaların sonucunda OHAL’e bağlayan bir politik tutumun ortaya çıkışını yaşıyoruz. Öyle ki Antep’te insanlara ulaştırmak için parayla battaniye, çadır dahi bulmakta zorlanıyoruz. Aradığımız yerler, “AFAD aldı hepsini” diyor. Ya da şehir dışından el birliği ile toplanılan yardımlara valilikler tarafından el konuluyor. Peki neden ulaşmıyor insanlara? Depremin üzerinden günler geçmesine rağmen insanların çoğu neden hala sokaklarda, buz gibi havada, kendi imkanları ile kalmak zorunda bırakılıyor. Bir işçinin mesajı şöyle: “Günlerdir kendi imkanlarımızla durumu kurtarmaya çalıştık. Ama paramız bitti, maaş da yatmadı. Arayan, soran da yok. Yardım edebilir misiniz?” İşte budur OHAL!