Fatih Polat, Antep ve Maraş'tan izlenimlerini aktardı: Tek adam koordinasyonsuzluğu
Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, depremin hemen ardından gittiği Maraş ve Antep'ten izlenimlerini aktardı.
Maraş merkezli meydana gelen iki büyük depremin ardından 4'üncü gün de tamamlanırken bölgede olan gazetemiz genel yayın yönetmeni Fatih Polat, Antep ve Maraş'a dair izlenimlerini aktardı.
"İSLAHİYE'NİN YÜZDE 60'I YIKILMIŞ"
"Antep merkez göreli olarak yıkımların daha sınırlı olduğu bir yer, belli sayıda bina yıkılmış burada, onun dışında da mahallelerde var ve oralara çeşitli biçimlerde çeşitli yardım organizasyonları gitmiş.
Örneğin Nar Kültür Sanat Derneği, EMEP Antep İl Örgütü, BirTekSen, sabah akşam 1.500 kişiye sanıyorum yemek yardımı, battaniye ve başka ilk anda gerekli olan çeşitli yardımlarda bulundu. Başka kurumlardan da var.
Biz bugün asıl olarak İslahiye'ye gittik. Depremin Antep'te en etkili olduğu yerlerden biriydi. Orayı şöyle özetleyebiliriz, yüzde 60'ı yıkılmış yıkılmış bir ilçeden söz ediyoruz. İlk günden itibaren orada olan kurtarma ekipleriyle konuştuk. Profesyonel ekipler bunlar, AFAD'la birlikte çalışan ekipler. Onun dışında da Fransa ve İran'ın da arasında bulunduğu 4 farklı ülkeden gelen arama kurtarma ekipleriyle birlikte aynı enkazın etrafında ortak çalışmalar yaptıklarını söylediler. 'Dördüncü gün olmasına rağmen umutlu olmak istiyoruz. Bizim işimiz bu, son ana kadar canlı olarak birilerini çıkarmak istiyoruz' diye ifade ettiler."
"ALTI ENKAZ, ÜSTÜ OHAL"
"Çok sayıda kurtarılan insan var ama çok sayıda da can kaybı var. Zaten ülke genelinde de rakamların katlanarak büyüdüğünü görüyoruz. Orada da yakınlarını kaybeden insanlarla konuştuk. Bir de şunu söyleyebiliriz, hükümet bir OHAL uygulamasına gitti ve bunun, kritik bir seçim öncesi hükümeti sıkıntıya sokacağı düşünülen bilginin de denetim altına alınmak istendiği bir sürecin somut bir ifadesi olduğunu söylemek lazım. İslahiye'de ilçe nüfusu kadar polis ve asker olduğundan bahsedebiliriz. Gazeteciler için de çalışmanın kolay olmadığı bir şey bu. Mesela arama kurtarmanın olduğu bir merkez var, önü arkası kapatılmış, oraya girmek için baro yetkilisi olduğunu söyleseniz bile AFAD'a yönlendiriliyorsunuz. Örneğin çeşitli parti ve kurumlardan gelen yardımların direkt AFAD'a yönlendirildiği, bazılarının jandarma tarafından engellendiği aktarıldı.
Onun dışında AFAD'a bağlı çadırlar gördük. Yani depremin dördüncü gününde açıktaki insanlar için orada yardımların bir şekilde koordine edildiği bir somut şey var. Dolayısıyla orada bir üs pozisyonu var ama bir yandan da tabii insanlarla konuştuğumuzda artık yüzlerinin düşmüş olduğunu görüyorsunuz çünkü artık dördüncü gün.
Bir teyakkuz durumu var aslında bir anlamda, arama kurtarma çalışmasının olduğu bir alan görüntüsü etrafında tırnak içinde OHAL görüntüsü var. Yani altı enkaz üstü OHAL olan bir görüntüden söz edebiliriz."
"TEK ADAM YÖNETİMİNDEN DOLAYI KOORDİNASYONSUZLUK VAR"
"3 gündür bu bölgede dolaşıyorum, sürekli tır akışı var. Türkiye'nin her yerinden firmaları görüyorsunuz, sürekli tırlarla yardım geliyor ama bunların sahaya sağlıklı bir şekilde dağıldığını göremiyoruz. Bu bize aslında şunu da söylüyor, deiliyordu ya 'tek adam yönetimi yürütmeyi hızlandıracak' diye, aslında merkezileşmeden ve denetimde tutma anlayışından kaynaklı koordinasyonsusuzluk sorunu ortaya çıkıyor."
"MARAŞ MERKEZDE DE TAŞRADA DA YIKIM YOĞUN"
"Maraş'a ikinci günün akşamı ulaşmıştım ve üçüncü gün de oradaydım. Merkezde de taşrada da yıkım yoğun ama koordinasyon sorunu had safhadaydı, onu söyleyebilirim. Mesela Maraş'ın merkezinde diyelim çorba dağıtılıyor vesaire, merkeze yakın 3-4 sokak arkada, arama kurtarma çalışmasının da olduğu, yani AFAD ekiplerine bağlı ekiplerin kurtarma yaptığı yerde insanlar kendilerine yardım gelmediğini söylüyor."
"YAĞMA DEĞİL CAN HAVLİYLE YAPILAN ŞEYLER"
"Bir de şu yağma mevzusuna ilişkin de bir şey söylemem lazım. İnsanlar şunu söylüyor, elektrik yok, su akmıyor ve çoluklu çocuklu aileler var, yani hijyen sorunu var, gıda sorunu var. Bir anda her şey kesiliyor hayatınızdan ve bir yardım da gelmiyor. Doğal olarak insanlar BİM, A101 gibi marketlerin camlarını kırmışlar ve oradan tedarik etmişler. Öncesinde tecrübeli, sabıkalı hırsız olan ve fırsat bilmiş insanlardan söz etmiyoruz. Hani yağma diye adlandırılacak bir durum değil ama yardımların yapılmamasından, ulaşmamasından kaynaklı. Depremzedelerin can havliyle belki ailesinin, çocuğunun ihtiyaçlarını karşılamak için yaptığı şeyler diye okuyorum.
Maraş'ta şöyle bir fotoğraf da vardı. 9 katlı bina yıkılmış. O binada bağlantıları olan birisi AFAD'ın kurtarma ekibine ulaşmış, ekip oraya yönlendirmiş ve orada kurtarma çalışması oluyor ama birisi de çekya'dan gelmiş, bir 'gariban' vatandaş, eşi, çocuğu enkaz altında, depremin üçüncü günüydü ve oraya da sadece gönüllüler geliyor. 'Benim enkazımı ne zaman kaldıracaklar, çoluk çocuğum ne zaman çıkacak' diye ağlıyordu. Dolayısıyla bir böyle eşit dağılımlı bir şeyden söz edemiyoruz. 'Devlet yok' deniyor ya, aslında devlet böyle de var."
(HABER MERKEZİ)