Psikolojik ilk yardım ve dikkat edilmesi gereken konular
Yaşadığımız bu süreçte biz psikoloji öğrencileri bir olmalı ve gerekirse sahada kullanmak için kendimizi psikolojik ilk yardım gibi konularda geliştirmeye devam etmeliyiz.
Maraş | Fotoğraf: Aytuğ Can Sencar/AA
İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğrencisi
Kahramanmaraş merkezli deprem nedeniyle ülke olarak hepimiz oldukça zor günlerden geçiyoruz. Çoğumuz harekete geçmek ve yardımda bulunmak istiyoruz. Bazen bunu nasıl yapacağımızı bilmiyor ya da yanlışlar yapıyoruz. İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğrencisi olarak yapabileceğimiz psikolojik ilk yardımlar ve dikkat edilmesi gereken konular hakkında edindiğim bilgileri derlemek istedim.
PSİKOLOJİK İLK YARDIM NEDİR?
Psikolojik ilk yardım; afet, kaza, terör saldırısı veya bireysel/toplumsal düzeyde olumsuz etkilere neden olan herhangi bir olay sırasında ya da sonrasında gerçekleştirilen bir çeşit erken dönem psikososyal müdahale yaklaşımıdır.* Psikolojik ilk yardımı yapabilmek için alanda uzman olmak gerekmez ve afetin başladığı andan itibaren yapılabilir. Süresi ya da sıfır olma durumu ise afetin ilerleyişi durumuna göre değişiklik gösterebilir. Yardımda bulunurken imkân varsa kişiyi güvenli ve kargaşadan uzak bir alanda tutmak önemlidir. Psikolojik ilk yardımda amaç kişiyi iyi hissettirmek değil kişinin stabilizasyonunu sağlamaktır. Bunu yapmak için de üç adet temel başlık vardır. Bunlar izleme, dinleme ve bağlamadır.
PSİKOLOJİK İLK YARDIMDA KİMLERE ÖNCELİK VERİLMELİ?
İzleme aşamasında amaç bölgedeki durumu izleyerek kontrol etmektir. Bu sayede psikolojik ilk yardıma ihtiyacı olan kişiler tespit edilebilir ve önceliklendirme yapılabilir. Çocuklar, yaşlılar, özel gereksinimli bireyler, çok yoğun tepki veren ya da tamamen tepkisiz duran kişilere öncelik verilmelidir. Dinleme aşaması ise ortamı ve kişiyi dinleme olarak ayrılabilir. Yapılan genel dinlemelerde yine kimin psikolojik ilk yardıma ihtiyacı olduğu tespit edilebilir. Kişiye yönelik dinlemelerde ise ilk olarak amaç karşımızdakinin ihtiyaçlarını karşılamak olmalıdır. Bu ihtiyaçlar ilk etapta fiziksel de olabilmektedir. Dinleme kısmında kişiyi yargılamamak, bir şeyleri anlattırmak için zorlamamak, sonuna kadar dinlemek oldukça önemlidir. Bu aşama fikir verme amacıyla yapılmamalıdır. Kişinin bireysel sınırları ihlal edilmemelidir, kendimizi tanıtarak söze başlamak gerekmektedir. Son olarak bağlama aşaması kişiyi temel ihtiyaçlarına, baş etme yöntemlerine bağlamayı kapsar. Kişileri sevdikleriyle buluşturmak, ”Bu durumla nasıl baş ettin?” gibi sorular sormak bu yollardan birkaçıdır. Çocuklarla ilgilenirken hiçbir şey olmamış gibi davranılmamalıdır. Yaşadıkları ve hissettiklerini ifade etmelerine izin verilmelidir. Çocuğa durum yalın bir dille ifade edilmeli ve çocuktan gelen geri bildirimlerin düzeyine göre sohbet ayarlanmalıdır. “Her şey düzelecek” gibi temelsiz cümleler kurmak yerine sonraki süreç için yapılan planlar, alınan önlemler ya da bölgeye gelen destekler gibi nispeten olumlu şeyler vurgulanmalıdır. İmkân varsa yaşıtlarıyla olacağı oyun alanları yaratılmalıdır. Özel gereksinimli kişiler için ilk aşamada ilaç, cihaz temini yapılmalıdır. Yapılabiliyorsa kişileri bölgeden uzaklaştırıp stabilizasyonlarını sağlamak önemlidir. Yaşlıların hareket etmelerine yardım edilmelidir. İş bölümüne katılmaları için imkân sağlanılmalıdır. Yaşıtlarıyla beraber olabilecekleri ortam oluşturulmalıdır.
SOSYAL MEDYA PAYLAŞIMLARINA DİKKAT ETMELİYİZ
Anlık olarak iletişim sağlayabildiğimiz için önem arz eden sosyal medya hesaplarımızda paylaşım yaparken paylaştıklarımızın doğru olup olmadığına dikkate etmemiz gerekmektedir. Teyitli ve güncel bilgiler paylaşılmalıdır. Bilginin güncelliğini ifade etmek için tarih ve saat yazılmalıdır. Gerekli ve işe yarar bilgiler paylaşılmalı, tetikleyici ve duygusal müzik içeren acıklı paylaşımlardan kaçılmalıdır. Yaşadığımız bu süreçte biz psikoloji öğrencileri bir olmalı ve gerekirse sahada kullanmak için kendimizi psikolojik ilk yardım gibi konularda geliştirmeye devam etmeliyiz. Bunun için ilk önce sakinliğimizi korumalı ve “Destek için hazır mıyım?” sorusunu kendimize sormalıyız.
* (Brymer ve ark. 2006)