Prof. Dr. Hasan Sözbilir: Fay yasası geçmeden yapılaşmaya girersek yine sıkıntı olacak
"Fay yasasının Meclisten geçmesi gerekiyor. Önce bunu yapacağız ve ona göre bu şehirlerimizi düzelteceğiz. Şu anda fay yasası geçmeden yapılaşmaya girersek yine sıkıntı olacak."
Prof. Dr. Hasan Sözbilir | Fotoğraf: DHA
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Maraş merkezli depremlere dair değerlendirmelerde bulundu. Sözbilir, "Çok basit. Fayın üzerine ev yapmayacağız. Buna fay yasası deniyor Türkiye'de. Meclisten geçmesi gerekiyor. Önce bunu yapacağız ve ona göre bu şehirlerimizi düzelteceğiz. Şu anda fay yasası geçmeden yapılaşmaya girersek yine sıkıntı olacak" dedi.
Depremlerde 300 ve 150 kilometrelik iki fayın kırıldığını bildiren Prof. Dr. Sözbilir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hem hangi faydaların kırıldığını araştırdıklarını hem de ilçelerde ve köylerde hasarın boyutunu görmeye çalıştıklarını söyledi.
Şu ana kadar yaklaşık 400 kilometre civarındaki bir hat boyunca çalışmayı tamamladıklarını anlatan Sözbilir, "Üç farklı fay parçası birlikte çalışarak bu depremi üretti ve yaklaşık 300 kilometreye yakın bir fay kırıldı, bu ilk büyük depremde. İkinci depremde ise Çardak, Doğanşehir tarafındaki gözlemlerimizle karşılaştık. Orada da 150 kilometre civarında bir hat kırılmış oldu. Orada da iki fay, birlikte çalışan deprem üretti" dedi.
ANTAKYA'DA YIKIM NEDEN FAZLA?
İkinci depremin tetiklemeyle gelişen bir deprem gibi düşünülebileceğini belirten Prof. Dr. Sözbilir; "Dünyada çok az gözlenen bir olay ama sonuçta bu tür deformasyonlar deprem sırasında oluşabiliyor. Büyük ölçekteki fayların kesişim noktasında olan bir yerdeyiz. Özellikle mesela Antakya öyle bir yerde. O yüzden işte yıkımın derecesi biraz daha yüksek. Zeminle ilgili çok ciddi problemler var. Sıvılaşma tehlikesi olan bölgeler çok fazla. Mesela Antakya'nın önemli bir bölümü Asi Nehri boyunca kuruludur. Toprağın, malzemenin kumlu olduğu yerlerdir. Binalar zemin içine göçüyor o sırada. Yan yatıyor devriliyor. Bir de binanın kendisi sağlam değilse o zaman kendisi de parçalanıyor. Kolonlar devre dışı kalıyor. İşte sandviç gibi oluyor bina" değerlendirmesinde bulundu.
ADIYAMAN GÖLBAŞI: "ŞEHRİN NEREDEYSE 4'TE 3'Ü SIVILAŞMA YARATAN ZEMİNE KURULMUŞ"
Benzer bir durumun Gölbaşı'nda da olduğuna dikkat çeken Sözbilir, "Adıyaman Gölbaşı'nda da ciddi bir sıvılaşma var. Şehrin neredeyse dörtte üçü sıvılaşma yaratan bir zemin üzerine kurulmuş" dedi.
"ZATEN KIRILMA ZAMANI GELMİŞ"
Depremin beklendiğine dikkat çeken Sözbilir, "Zaten bilimsel anlamda kırılma zamanı gelmiş. Bilim insanlarının yaptığı çalışmalarla bunlar saptanabiliyor. Her fayın bir deprem tekrarlama periyodu var" diye konuştuç
Tüm çalışmaların ardından Ankara'da toplantı yapacaklarını aktaran Sözbilir, sonuçları değerlendireceklerini bildirdi.
"SADECE MECLİSTEN GEÇMESİ KALDI"
Kendisinin de Antakyalı olduğunu belirten Sözbilir şöyle devam etti:
"Benim evim de yıkıldı. Yakınlarım enkaz altında kaldı ama şimdi sakin olmak gerekiyor. Bundan sonrasını ne yapılmasının altında yer seçimi yatıyor. Doğru yer seçeceğiz. Bakın şimdi fayın üstündeyiz. Evler yıkılmış değil mi? Evet. Çok basit. Fayın üzerine ev yapmayacağız. Hangi fayın üzerine? Yakın gelecekte kırılacak fayın üzerine. Yani ölü fayın üzerine oturabilir. Sorun değil. Ama diri fayın üzerine ve yakın gelecek depremi üretecek yerlere oturmayacağız. Buna fay yasası deniyor Türkiye'de. Bütün dünyada bu böyle. Fay yasasının Meclisten geçmesi gerekiyor. Önce bunu yapacağız ve ona göre bu şehirlerimizi düzelteceğiz. Şu anda fay yasası geçmeden yapılaşmaya girersek yine sıkıntı olacak. O yasa bir günde çıkar. Yazılı zaten. Devlet bize bir görev vermişti. Türkiye'deki dört beş hocayla yazdık. Yapılacak her şey içinde yazıyor. Sadece Meclisten geçmesi kaldı."
"ZEMİN İYİLEŞTİRİLEMİYORSA ORASI TARLA OLACAK"
Zeminle ilgili de araştırmaların yapılması gerektiğini işaret eden Sözbilir, "Sıvılaşma tehlikesi olan zeminleri çok iyi belirlemek gerekiyor. Bu da jeolojik, jeoteknik ve zemin çalışmalarıyla yapılan bir şey. Yani jeolog, jeofizikçi birlikte o bölgede gerekli her türlü çalışmayı yapacak. Zeminin sıvılaşma tehlikesi varsa hiçbir şekilde orada oturmayacak önce. Zemini iyileştirebiliyorsa oraya bina yapılacak. İyileştiremiyorsa orası tarla olacak. Kimse oturmayacak oraya" dedi. (HABER MERKEZİ)