Aliağa’dan işçiler: Hükümete güvenmiyoruz
Aliağa’da farklı iş kollarında çalışan işçiler devletin kurumlarına güvenemediklerini belirterek, “Bu dönemde devleti ne hale getirdiklerini görmüş olduk” dedi.
![Aliağa’dan işçiler: Hükümete güvenmiyoruz](https://staimg.evrensel.net/upload/dosya/212799.jpg)
Fotoğraf: Arif Bektaş/ Evrensel
Eren SARAN
İzmir
Maraş merkezli 10 ili etkileyen depremlerin ardından toplanan yardımlar ve şirketlerin yaptıkları bağışlar hakkında görüştüğümüz petrokimya, rafineri ve demir çelik işçileri, devletin kurumlarını güvenilir bulmayarak yardımlarını sosyal medya üzerinden örgütlenen platformlara ve ilçede bulunan çeşitli yerlere ilettiklerini söyledi. İşçiler ayrıca sendikaların da yardım çağrılarında dağınık davrandıklarını ekledi. Ortak yayın üzerinden ünlülerin katılımıyla yapılan “tek yürek Türkiye” programında sermaye devlerinin, devlet kurumlarının bağışladığı milyarları da değerlendirerek başladığımız sohbette işçiler, toplanan paraların depremzedelere giteceğinden endişe duyduklarını ifade etti. Bağış yapılan tutarların zenginlere vergi indirimi olarak döneceğini de belirten bir PETKİM işçisi, “Bizim emeğimizle kazandıklarının küçük bir kısmını gördük kim bilir nasıl bir servet. Deprem bölgesinde hemen ihaleleri alıp her türlü kâra dönüştürecekler” dedi.
"KİMSE RESMİ KURUMLARI GÜVENİLİR BULMADI"
Habaş işçisi, “Herkes neler yapabileceğini konuştu. Zaman geçtikçe ve bilgiler geldikçe felaketin büyüdüğünü görüyor ve ürküyorduk. Bazılarımız sendikaya koşturdu. Bir şey yapacak mıyız diye. Onlar sendika olarak bir şey yapmayacaklarını söylediler. Tepki aldılar. Daha sonra sendika temsilcisi de deprem bölgesinde yakınları olanlar için sözleşme gereği 10 gün ücretli izin hakkının olduğu, maddi ve manevi desteğin de nerelere yapabileceğini belirten bir mesaj attı. Ardından insanlar yapacağı yardım tutarını bildirdi. Toplanan yardımlar Ahbap Derneğine gönderildi. Herkes tarafından güvenilir olarak orası bulundu” dedi.
BİREYSEL OLARAK YARDIM YAPANLAR DA OLDU
Bireysel olarak yardım yapanların da olduğunu söyleyen işçi, “Evdeki battaniye, kıyafet birtakım kuru gıda paketledim; mahallede belediye topluyordu, oraya verdim. Başka arkadaşları da gördüm; koli yapıyor ya da kamyon yüklüyordu. Fabrikada ne kadar toplandı bilemiyorum. Bize bir açıklama yapılmadı” diye konuştu.
Bir başka Habaş işçisi ise sendikanın bir çağrısının duymadığını belirterek, “Dergah vardı bizim yakınlarda. Onlar 280 liraya koli hazırlamıştı. Bizim ailenin her biri için birer palet aldım, 4 paket yardım kolisi gönderdim. Ayrıca Adıyaman’da yakını olan arkadaşa yardım ettim. Fabrikada bölümde arkadaşlar bir araya gelelim de bir şey yapalım diye bir şey olmadı” dedi.
‘DEVLETİN YARDIM EDEMEMESİ BİZİ EN ÇOK YIKAN ŞEY OLDU’
İDÇ işçisi de, depremde devletin yardım edemediğini de gördüklerini ifade ederek, “En çok yıkan bu oldu bizi. Okul, hastane, karakol, askeriye bile yıkılmışsa ne kalır geriye. Devleti ne hale getirmişler onu da gördük. Sendikaya gidenler olmuş, onlar da biz para toplayamayız yasal değil demişler. Bir sürü oteli dinlenme tesisi var depremzedelere açabilirdi. Ama devlet istese sendika, hayır, demezdi diye düşünüyorum. İllaki bir iletişim olmuştur AFAD veya Kızılay’la. Sonra fabrika yönetimi ‘Bize çok talep geldi yardım yapmak istiyoruz diye. Her bölümde arkadaşlar ne kadar vermek istediğini yazsın kağıda, maaşlardan kesilecektir’ diye mesaj geldi. Bizim bölümde herkes yazdı. Sonra fabrika dekont paylaştı Ahbap derneğine işçiler adına 650 bin lira bağış yapıldı” dedi.
"AFET, ONLAR İÇİN BAHANE OLACAK"
Bir diğer İDÇ işçisi, “Elimizden geldiğince gerek eşya olarak gerek yardımların yüklenmesi için belediyeyle bir şeyler yapmaya çalıştık. Ama önemli olan devletin bir şey yapması. Hataylı arkadaş vardı, yakınlarını kaybetmiş. O durum hepimizi çok üzdü. Bir şeyler yaptık hepimiz ama ayrı ayrı, tek tek yaptık. Fabrika hâlâ promosyon vermiyor, sendika da müdür de kulağının üstüne yatıyor. Şimdi bu afet, biz ne istesek bahanesi olacak bunlar için” diyerek tepki gösterdi.
"GÜÇLÜ BİR DEVLET GÖREMEDİK"
Star işçisi de, “Televizyon izlerken ağlıyorum. Ben ağlıyorum, hanım ağlıyor. Çocuk var evde 8 yaşında, yeter izlemeyin, artık diyor. Dışarı çıkıp hava almak istiyorum. Ama her yerde herkes aynı şeyi konuşuyor. Socar’ın epey çaba gösterdiğini sanıyorum. Sendika bir yardımlaşma çağrısı yaptı tabii ama düzenleyicisi olmadı. Herkes bireysel olarak Ahbap hesabına para yatırdı. İhtiyaç malzemeleri temin etti. Şirket kendi yaptığı yardımlaşmayı tek tek mesaj atarak anlattı. Bizde de bireysel olduğu için bilgi yok, ama sanıyorum 1 milyon lira civarı toplanmıştır ilk günlerde. Bu yardımlaşma elbette ilk günlerin acısı geçsin, ayakta dursunlar diye ama neye yeter? Güçlü bir devlet göremedik” dedi.
"SEFERBER OLDUK"
Kardemir işçisi duyar duymaz yardıma koştuklarını ve Kızılay, Yeşilay görevlisi yapıldıklarını söyledi. İşçi, “Gerek yardım toplama gerek istifleme işlerini seferberlikle yaptık. Adıyaman, Malatya oraya giden arkadaşlar da oldu. Anlattıklarına da izlediklerimize de yürek dayanmadı. İşyerinde tanıdıkları olan da vardı afetzede. Herkes bireysel yardım etmiştir” diye konuştu.
"30 YIL ÇALIŞIP EMEKLİ OLSA BİR EV ALAMIYOR"
Bir PETKİM işçisi de “Adam PETKİM’de 30 yıl çalışıp emekli olsa aldığı para 1 milyon yapmıyor. Biz ortak yayında nasıl paralar izledik. Bir ev alamıyoruz. Depreme dayanıklı bir binayı aramayı geçtim, çalıştığımızla başımızı sokacak ev alamıyoruz” diye tepki gösterdi.
"NEREDEN GELİYOR BU PARALAR?"
Bir TÜPRAŞ işçisi deprem vergisine değinerek, “Benden vergiyi bunun için alıyorsun, bu parayı başka bir yere harcayamazsın. Deprem vergisi adı altında topladıkları paranın değeri 36 milyar dolarmış. İnsanlar televizyonda 250 milyon yardım yapıyorum diyor, Acun hatırım için 300 yapar mısın diyor. Bak, 50 milyon TL artırıyor adam. Pazarlık yaptılar gözümüzün önünde. Bunları neden arttırıyor, nerden geliyor bu paralar?” dedi.
"SİSTEMATİK ENGEL VAR"
Diğer TÜPRAŞ işçisi ise, ayrımcılık yapıldığını söyleyerek, “Pazarcık’ta toplanan yardımlara el konuldu. Sistematik bir engel var. Ayrıca diğer bir yanıyla şu önemli. İnşaat şirketlerini sokacaklar, ama bunu yapmamaları lazım. Artçılar devam ederken beton dökülmemesi lazım, uzmanlar söylüyor. Mücella Yapıcı cezaevinden, başlamayın inşaata altyapıyı düzenleyin diyor. Yoksa aynı felaket yaşanacak. Dinlemiyorlar” diye konuştu.
Evrensel'i Takip Et