Lavrov’un Bakü ziyareti: Sallantıdaki Rusya-Azerbaycan ‘ittifakı’
İki ülkenin dönüm noktası sayılabilecek bir iş birliği anlaşması imzalamasının üzerinden bir yıl geçti. Ancak çatışma konuları azalmadı. Peki Lavrov’un 27 Şubat’taki son ziyareti bir işe yaradı mı?
Sergey Lavrov (solda), Ceyhun Bayramov (sağda) | Fotoğraf: Resul Rehimov/AA
Joshua KUCERA
eurasianet.org
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Rusya ve Azerbaycan arasında bir “ittifak” kurmayı amaçlayan anlaşmanın birinci yıl dönümünü kutlamak üzere Bakü’ye gitti. Ancak diplomatik incelikler bir yana, ziyaret iki ülke arasındaki pek çok uçurumu gizlemek için çok az şey yapabildi.
Lavrov’un iki günlük ziyareti, Rusya ve Azerbaycan cumhurbaşkanlarının Müttefik İşbirliği Deklarasyonu’nu imzalamasından bir yıl (artı birkaç gün) sonra gerçekleşti. Bu imza geçtiğimiz 22 Şubat’ta, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden sadece iki gün önce atılmıştı. O dönemde bu anlaşma Bakü’yü Rusya’nın savaşına ortak etmeyi amaçlıyor gibi görünüyordu. Ama aynı zamanda daha geniş anlamda iki ülke arasındaki inişli çıkışlı ilişkilerde önemli bir güçlenmeye işaret ediyor gibi de görünüyordu.
MADDELER UYGULANMADI
Ancak o zamandan bu yana anlaşmadan pek haber alınamadı ve başlangıçta en çok dikkat çeken hükümlerin birçoğu açıkça uygulanmadı. Madde 25, iki ülkenin “diğer tarafın çıkarlarına doğrudan ya da dolaylı zarar veren herhangi bir ekonomik faaliyet yürütmekten kaçınacağını” öngörüyordu. Bu anlaşmanın imzalanmasından sadece aylar sonra Azerbaycan ve Avrupa Birliği, Rusya’nın Avrupa’ya yönelik enerji arzını kesmesinin etkisini azaltmayı amaçlayan ve çokça lanse edilen bir gaz ihracatı anlaşması imzaladı.
Madde 4, iki ülkenin Birleşmiş Milletler de dahil olmak üzere uluslararası platformlarda “güncel uluslararası meselelerde aynı ya da benzer tutumlar” sergilemesini zorunlu kılıyordu. Azerbaycan bunun yerine günün en güncel uluslararası meselesi olan Ukrayna’daki savaş konusunda resmi olarak temkinli bir yaklaşım benimsedi. Örneğin, gayrı resmi olarak Ukrayna’yı açıkça tercih ettiğini gösterirken, BM’nin kilit kararlarında genellikle hiç oy kullanmadı. Lavrov’un ziyaretinden birkaç gün önce Aliyev, Ukraynalı mevkidaşı Volodimir Zelenskiy ile bir telefon görüşmesi yaptı ve Azerbaycan’ın “Ukrayna’nın egemenliği ve toprak bütünlüğüne verdiği tutarlı destekten” duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
MUĞLAK İFADELER
Lavrov’un 27 Şubat’ta Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’le yaptığı görüşmede her iki lider de anlaşmanın altını çizdi ancak bunu dikkat çekici biçimde muğlak ifadelerle yaptı. Aliyev anlaşmayı “ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde önemli bir adım” olarak nitelendirdi ve “esasen ilişkilerimizin ruhunu ve doğasını ve bağlarımızın yarattığı olumlu kaynakları yansıtıyor” dedi. Lavrov’un sözleriyle ise, “bu deklarasyonun karşılıklı faaliyetlerde yeni bir düzey tesis ettiği ve bunu derinleştirmek ve niteliksel olarak yeni bir düzeye çıkarmak için yollar belirlediği şüphesizdir.”
ORTAKLAŞILABİLEN ALANLAR
Gerçekten de iki tarafın ortak zemin bulduğu alanlar var.
Lavrov ikilinin ortak “mega projeleri” ele aldıklarını belirterek, İran ve Basra Körfezi’ne giden Rus kargolarının Azerbaycan üzerinden geçişinde önemli bir artış sağlayacak Kuzey-Güney Koridoru ulaşım planından bahsetti, ancak bunun gerçekleşebilmesi için İran’ın kuzeyindeki demir yolunun önemli bölümlerinin iyileştirilmesi gerekiyor.
Rusya ve Azerbaycan aynı zamanda Avrupa Birliği’nin Ermenistan’daki yeni izleme misyonuna karşı da güvensizlik duyuyor ve Lavrov’un gezisi sırasında en çok dikkat çeken şey Batı’nın Kafkasya’daki müdahalesi hakkındaki sert sözleri oldu.
Azerbaycanlı mevkidaşı Ceyhun Bayramov ile 28 Şubat’ta düzenlediği basın toplantısında Lavrov, “Avrupa Birliği’nin Ermenistan ve Azerbaycan’la ilişkilerini nasıl açıkça suiistimal ettiğini görüyoruz, buna Ermenistan topraklarında ‘misyonunu’ zorlamak ve meşruiyeti konusunda ciddi şüpheler uyandırmak da dahil” dedi.
KARABAĞ’IN AVRUPALILAŞMASI
Analist Sergey Markedonov Telegram kanalında, Ermenistan-Azerbaycan müzakerelerinin giderek Avrupalılaşmasının Lavrov’un ziyaretinin temel bağlamı olduğunu yazdı. Rusya bir zamanlar Kafkasya diplomasisinde baskın bir konuma sahipken, 2020 İkinci Karabağ Savaşı’ndan bu yana AB tarafından sürekli olarak kenara itildi ve Washington destekleyici bir rol oynadı.
Markedonov, “Bugün Kremlin için Kafkasya’nın ‘uluslararasılaşmasını’ bir şekilde yavaşlatmak ve Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki çatışmanın çözümünde moderatör olarak özel rolünü sürdürmek önemli” diye yazdı.
Lavrov’un Azerbaycan açısından en tartışmalı yorumu, Laçin Koridoru olarak bilinen ve Ermenistan’ı Karabağ’a bağlayan tek yol üzerinde bir kontrol noktası kurulmasına yönelik Bakü’nün son önerisi sorulduğunda geldi. Laçin’deki Azerbaycan karakolu, “Zengezur Koridoru” olarak adlandırılan yol boyunca Azerbaycan trafiğinin Ermenistan tarafından kontrol edilmesine izin verilmesi karşılığında kurulacaktı.
Lavrov, Laçin Koridoru’nda bir Azerbaycan karakolu kurulması olasılığını büyük ölçüde reddetti, yolun güvenliği şu anda Karabağ’daki Rus barış gücü birliği tarafından sağlanıyor.
Lavrov, “Orada bir tür kontrol noktası oluşturulması öngörülmüyor” dedi: “Ancak bazı teknik araçlarla koridorun gerçekten olması gerektiği gibi kullanılıp kullanılmadığına dair mevcut şüpheleri ortadan kaldırma ihtimalimiz var. Bugün bu konu ele alındı.”
Lavrov’un sözünü ettiği “teknik araçlar” teorik olarak Azerbaycan’ın Ermenistan’ın Laçin yolu üzerinden geçirdiğini iddia ettiği kara mayınlarını ya da yasa dışı olarak çıkarılmış kaynakları tespit edebilir. Ancak Bakü’nün siyasi hedefleri daha geniş: Karabağ üzerindeki egemenliğini pekiştirmek. Analist Ahmad Alili, Caliber.az sitesine verdiği röportajda, Rusya’nın bölgedeki otoritesinin bu şekilde sarsılmasına karşı çıkarken, Bakü’nün istediğini elde etmek için Batılı arabuluculara güvendiğini söyledi.
Çeviri: Evrensel Dış Haberler