11 Mart 2023 05:30
/
Güncelleme: 12:17

Samandağ'da gönüllüler ve depremzedeler: Hayata tutunmalıyız

Depremlerin üzerinden geçen bir ayı aşkın sürede Samandağ’da gönüllüler ve depremzedelerle görüştük. Depremzedeler, gönüllülerin kendilerine umut olduğunu belirtip, hayata tutundukları söylüyor

Samandağ'da gönüllüler ve depremzedeler: Hayata tutunmalıyız

Fotoğraf:Dilek Omaklılar/ Evrensel

Dilek OMAKLILAR
Samandağ

Samandağ’da Karaçay Bedii Sabuncu Anadolu Lisesinde gönüllülerin koordinasyon alanına girdiğinizde bir yanda kıyafetler diğer yanda gıda ürünleri, bir başka tarafta ise yemek için mahallelilerin sırası göze çarpıyor. Bahçede yanan soba etrafında günlük planını yapan farklı şehirlerden gelen gönüllülerle konuşuyoruz.

Gönüllüler bir geçiş sürecini doldurduklarını söylerken depremzedeler ise, sorunlarını dile getiriyor. Çocukları için daha iyi bir yaşam kurmak istediklerini belirten depremzedeler, “Hayata tutunmak zorundayız. Gitmedik, buradayız…” diyor.

"ÇOCUKLAR KENDİLERİNİ GÜVENDE HİSSETMEK İSTİYOR"

İlk zamanlar Defne’de evinin orada gönüllü olarak çocuklarla ilgilendiğini 1 haftadır da Samandağ’da yer alan Sutaşı Mahallesi’nde gönüllü olduğunu belirten Aydın, “Sutaşı’nda da çok enkaz var. Şebeke suyu bile yok. Çocuklar da enkaz aralarında geziyorlar. Çocuklar özellikle kutu oyunlarına çok ilgi gösteriyorlar. Birbirimizle etkileşimde bulunup çocukların konuşmasını sağlıyoruz” diye konuştu.

Birkaç gözlemine de değinen Aydın, “Oyunlar hep depremle ve ölümle bitiyor. Çocukların çizdiği bütün resimlerde kan var. Örneğin masal anlattırmaya çalışıyoruz; biri başlıyor diğeri ona ekliyor derken bunların sonu da hep depremle bitiyor. Masalı böyle bitirme kararı alıyorlar. En son 17 çocukla çalıştım hepsinin ortak kararı masalın mutlu bitmemesiydi. Ortamdaki çaresizlik bunda oldukça etkili elbette hepsi de gelecek kaygısı taşıyor. Ayrıca temas etmek istiyorlar. Çünkü güvende hissetmek istiyorlar kendilerini” dedi.

"HEP BİRLİKTE İYİLEŞECEĞİZ"

Çocuklar için çadırkentlerde ayrılan oyun alanlarının, eğitim görebileceği çadırların çok önemli olduğunu belirten Aydın, “Çocuklar eğitim hayatlarını devam ettirecekleri zaman biraz daha normalleşecekler. Şu anda o geçişi doldurmaya çalışıyoruz. İnsanlar zaten mahallelerinden çıkmak istemiyorlar oraya yönelik çözümler bulunması lazım, barınma sorununun çözülmesi lazım. Kendini güvende hissedeceği bir alan olmazsa bizim zaten yapacaklarımız sınırlı. Ama hep birlikte iyileşeceğiz” diye konuştu.

"AŞILAMA İÇİN PERSONELE İHTİYAÇ VAR"

depremzede

Fotoğraf:Dilek Omaklılar/ Evrensel

Okulun bahçesinden çıkıp üst tarafına geçiyoruz. Burada konteyner muayene, yatakhane hasta bakım alanı oluşturulmuş.  Depremin ilk gününden beri Samandağ’da da gönüllü çalışan Dr. İrfan Boyraz, aslında burada Değirmenbaşı köyünde görev alıyor. Depremin üzerinden geçen 1 ayda uyuz vakalarının artacağını söyleyen Boyraz, “Günlük ortalama 150’yi buluyor baktığımız hasta sayısı. En çok da üst solunum enfeksiyonu, alerjik sorunlar oluyor. Burada da hiçbir ilaçlama olmadı. Ancak Samandağ belediyesi de epey etkilendi, onlar da kendini toparlamaya çalışıyor. İlk müdahale daha çok gönüllülerden oldu. Onların katkıları çok büyük oldu çünkü yerel yönetimler de depremzedeydi. Onlara da haksızlık yapmak istemem” dedi.

Şu anda çok fazla desteğe ihtiyaç olduğunu belirten Boyraz, “Çocuklar için rutin aşılamaya başlayacağız. Ben kendi bölgemde başlayacağım ama diğer taraflara yetişemem” diye ekledi.

"GÖÇMEDİK, GİTMEDİK, BURADAYIZ"

Okulun çevresinde biraz yürümeye başladığımızda yemek sırasına giren çocuklar ve kadınları görüyoruz. Koordinasyon merkezinden aldıkları ihtiyaçları ellerinde, yemek bekliyorlar. Hava biraz sıcak, beklerken bu daha iyi hissettiriyor onları, çünkü gündüz çok üşümedikleri için “şanslılar”. Demir parmaklıkların arasından ise çocuklar dağıtım yapanlara sesleniyor “Bir tane daha alabilir miyim?​” diye…

Gülşah isimli bir depremzede ile sohbet ediyoruz sırada. Fidanlı Mahallesi’nde oturan Gülşah fidan yetiştirdiklerini ve Samandağ’ı terk edemediklerini söylüyor. Gülşah, “Satışlar şu an kötü tabii; yarın öbür gün tarımla zirai ilaçlarda da sıkıntı çıkacak. Korkuyoruz evlerimize girmeye, hasarlı hepsi. Bizler hayattayız şükür, ama her gün ölüp diriliyoruz. Su desen artık yavaş yavaş geliyor. Ama hijyen böyle bir ortamda ne kadar olabilir ki” diyor.

“Kırsal kesimlere de biraz baksınlar, göçmedik, gitmedik buradayız” diyerek sözlerine devam eden Gülşah, “Hiçbir yetkiliyi sahada görmedim. Depremin üzerinden 1 ay geçti hâlâ baştaki sorunlar neyse onları konuşuyoruz. Çocuklar için hayata tutunmamız lazım. Kalanlar da hayata dönmek zorunda, eskisi gibi değil hayat ama çocuklarımız var” diye ekliyor.

Okul bahçesine yayılmış depremzedeler için toplanan kıyafetler

Fotoğraf:Dilek Omaklılar/ Evrensel

"BORÇLA İLAÇ ALDIM, BU MU ADALET?"

İki yatalak hastasının olduğunu söyleyen ve Değirmenbaşı Mahallesi’nde yaşayan başka bir depremzede kadın ise, “Eczaneden ilaç aldım hastalarım için, 200 TL borç aldım da ilaçları alabildim. Paramız yok, evimiz yok, serada kalan iki engellim var benim. Bu mu adalet? En başta engelliyi tanıyacak hükümetimiz. Ne kutu geldi ne çadır geldi. Bezleri buradan aldım. Ev hasarlı. İstediğim çok şey var ama ilk önce çadır istiyorum” diyor.

"ÇOCUK BEZİ, SÜTÜ EN ÖNEMLİ İHTİYACIMIZ"

depremzede

Fotoğraf:Dilek Omaklılar/ Evrensel

Sıradan ayrılıp daha yukarılara çıktıkça kıyafetlerin yer aldığı bahçeye çıkıyoruz. 3 küçük çocuk kendi arasında oynarken kıyafetlerin arasında da bir çiftin giyecek şeyler aradığını görüyoruz. Yaklaşıp sohbet etmek istediğimizde Fatma önce çekinse de sonra gözyaşlarıyla anlatmaya başlıyor: “Çocuklarla birlikte çadırda kalıyoruz. İlk günü anlatamam, çok zor. Elektrik yok, su yok, çocukların ihtiyacı, bezi, sütü… Çocuk bezi, süt en önemli ihtiyacımız. Türkiye’nin dört bir yanından insanlar geldi gönüllü olarak, onları görmek bile bizi mutlu etti.”

Eşinin şu an asgari ücretle çalıştığını ancak ihtiyaçlara yetmediğini söyleyen Fatma, “En çok istediğim evime girebilmek, çocuklarıma güzel bir hayat sunabilmek” diyerek sözlerini bitiriyor.

Evrensel'i Takip Et