30 Mart 2023 03:48

A. Kadir Paksoy: Şair çoğalırken şiir okuru azalıyor

A. Kadir Paksoy "Mayamızda Şiir Var” isimli kitabını anlattı.

A. Kadir Paksoy (Fotoğraf: İbrahim Demirel) 

Paylaş

Kadir İNCESU

“Çocuğum şiir yaz şiir oku / Çocukluğunu yitirmeden” dizeleri A. Kadir Paksoy’un şiire olan bakışını, tutkusunu çok iyi anlatırken; yaşamının en değerli anlarını şiirle özdeşleştirmesi de şiire yüklediği anlamı net olarak vurguluyor. Bir şiirinde, “Bir Şiir yaz / Şiir yazmak için şiir yazma / Yüreğinden kopan bir parçan olsun,” diyen A. Kadir Paksoy özlemini duyduğu ne varsa şiirine taşıyor, sessizce, sevgiyle çokça da tutkuyla… Şairdeki bu tutkuyu yaptığı şiir çevirileri ve şiir üzerine yazdığı yazılarda görüyoruz. Paksoy ile Doruk Yayınları tarafından yayımlanan “Mayamızda Şiir Var” adlı kitabı üzerine konuştuk.

"TEK BELİRLEYİCİ ZAMANDIR"

 “…Yanmaktır şiir yazmak,” diyorsunuz da… Şiirin değerini, anlamını, karşılığını kim, nasıl belirleyecek?

Şiirin değerini, anlamını, karşılığını kimse, hiçbir biçimde belirleyemez. Tek belirleyici zamandır. Kararı, yargısı zaman zaman gecikse de. Her çağın da değer yargısı farklıdır. Bir zamanlar demir altından üstündü, şimdi altın demirden üstün. Bir zamanlar Yunus’a burun kıvırıyordu Osmanlı divan şairleri, cumhuriyetle anlaşıldı Yunus’un değeri. Şimdi baş tacımız…

Şiir kitapları yayımlanır, şiir programları düzenlenir. Oysa ortalama 500 adet basılan bir şiir kitabı depolarda kalır. Mucize olmazsa çok satanlar listesine giremez. İstisnalar kaideyi bozmaz. Neden hayatımız şiir üzerine kuruluymuş gibi yaşarız?

Bu soru elbette ozanlar ve şiir dostlarına ilişkin. Çünkü, bu bizim yaşama tutunma, yaşamı savunma, kendimizi ancak bu yolla avutabileceğimiz, daha doğrusu yaşamı böylece anlamlandırabildiğimiz içindir.

Şiir yazarak içsel yolculuğunuzda neler değiştirdiğinizi düşünüyorsunuz?

Bu öte ile beri arasında bir yolculuk. Bir ben vardır bende benden içeri dediği gibi Yunus’un, bende de öyle, Kadir ile Abdul çekişip duruyorlar. Ama öte’ye yaklaştıkça uyuşmaları artıyor gibi. Yaşlandıkça insan bakışlarını daha çok içe çeviriyor. En iyisi bu soruyu yakınlarda yayımlanan “Öte İle Beri Arasında” başlıklı şiirimle yanıtlayayım: “Bir başlangıç olmadığını bilsem/ Sonsuzluğa kaptıracağım kendimi/ Unuttuğum sular garipsemeyecek beni// Bir gizem olmadığını bilsem sonsuzlukta/ Derdetmeyeceğim derdimi/ Ne zaman/ Ne zamaneler yadsıyacak beni// Becerebilsem ben de herkes gibi/ Güneşe karşı işeyenlere gülüp geçmeyi/ Ayıplamayacak, kınamayacak hiç kimse beni//…// Kadir diyor ki Abdul’a/ Yakınıp durma bana/ Olur böyle şeyler/ Öte ile beri arasında” (Mersin Sanat Edebiyat dergisi, ocak-şubat 2023, sayı: 6)

Şiir okurundaki değişimi, şiir yazmaya başladığınız günlerden bugüne nasıl yorumluyorsunuz?

Gözlemlediğim, görebildiğim kadarıyla “şair” çoğalırken şiir okuru azalıyor. Elbette bunun pek çok nedeni var. Bunun en başta gelen nedeni egosantrizm, yani benmerkezcilik. Sonra dijitalleşmeyle yaratıcığılığın zayıflayarak anlatım kısırlığının ve bunun sonucu olarak da kendilerini ozan-sanatçı sanan, gerçekte ise estetik bilinçten yoksun, Türk ve dünya şiirinden habersiz bazı yenilik heveslilerinin sayıklamalarından başka bir şey olmayan niteliksiz ürünlerin kolayca yayılıp yaygınlaşması…

"DÜŞÜNSEL YENİLİKLERİ ÖNEMSİYORUM"

Dünden bugüne şiirinizi etkileyen başkaldırışlar ve yenilikler üzerine neler söylemek istersiniz?

Ben bu konuda biçimsel değişiklik ve yenilikleri değil, düşünsel değişiklik ve yenilikleri önemsiyorum. Yeri geldiği için Gombrich’in Sanatın Öyküsü’ndeki saptamasını yineleyeyim: “Sanatın tüm tarihi, gittikçe gelişen teknik yetkinleşmenin tarihi değil, değişen kafa yapılarının ve gerekliliklerinin tarihidir.” Bu bağlamda şiirimizde ilk başkaldırılar Tanzimat döneminde divan edebiyatına karşı Namık Kemal, Şinasi ve Ziya Paşa ile başlar. Ama asıl devrim niteliğindeki değişiklik, Nâzım Hikmet ve Çağdaş Türk Şiiri yazımda açıkladığım gibi Nâzım Hikmet’le olandır…

 “Hepimiz onun soluğundan çıktık dediğiniz “Nâzım Hikmet’in 2000 sonrası şiirimize etkisi ne olmuştur?

Yine izlediğim ve görebildiğim kadarıyla çok sınırlı. Yeni kuşak şiir yazarları daha çok toplumsal duyarlıktan uzak, şiirimizin sevgili Ali Baba‘sının (Yüce’nin) dediği gibi “şiir operatörleri”nin etkisi altında, sayrılı bir duyarlılıkla ilginç olma hevesiyle bir şeyler karalıyorlar. Ne yazık ki birçok genç yetenek böylece harcanıp gidiyor. Yine, şiirimizi geleceğe taşıyacak olanlar, sayıları az da olsa Nâzım Hikmet’in açtığı yolda yürüyenler olacaktır…

ÖNCEKİ HABER

TGS’nin Reuters görüşmelerinde uyuşmazlık

SONRAKİ HABER

Siyah İstanbul

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa