1 Nisan 2023 05:48

Filistinli yazar Khaled Barakat: Direniş önceden paketlenmiş biçimde gelmiyor, seyrini bulacak

Sürgündeki Filistinli yazar ve gazeteci, Filistin Alternatif Devrimci Yol Hareketi Masar Badil’in kurucularından Khaled Barakat ile Filistin'deki gelişmeleri ve yeni direniş hareketlerini konuştuk.

Filistinli yazar Khaled Barakat: Direniş önceden paketlenmiş biçimde gelmiyor, seyrini bulacak

Fotoğraf: Ali Jadallah/AA

Elif GÖRGÜ
İstanbul

Birleşmiş Milletlere göre 2022 yılı Filistin için son yılların en kanlısıydı. 2023 daha kanlı başladı. Filistin’in işgal altındaki bölgelerinden neredeyse her gün ölüm haberleri geliyor. İsrailli yerleşimcilerin saldırıları giderek artıyor. Şubat ayında Huwara kasabasındaki kundaklama ve saldırıların benzerleri sürüyor. İsrail’in ırkçılığını gizlemeyen son hükümeti “Filistin halkı diye bir halk olmadığından”, “Kasabaların yol edilmesi gerektiğinden” ve Filistinli mahkumlar için idamdan bahsediyor, yeni milis güçleri oluşturma planları yapıyor. Hükümetin yargıyı daha fazla kontrol etme girişi geniş İsrailli kesimler tarafından protesto edildi ve şimdilik ertelendi. Ancak bu protestolarda Filistinlilerin haklarını savunanlar ya olmadı ya da saldırıya uğradı. Bu arada bilinen Filistinli örgütlerin dışında İsrail güçlerine karşı silahlı direniş veren ve Aslan İni olarak anılan grup da dikkatlerin odağında.

Tüm bunları sürgündeki Filistinli yazar ve gazeteci, Filistin Alternatif Devrimci Yol Hareketi Masar Badil’in kurucularından Khaled Barakat ile konuştuk.

İSRAİL’DEKİ KRİZ FİLİSTİNLİLERE SALDIRILARI ARTIRIYOR

Birleşmiş Milletler 2022 yılını Filistin için 2005’ten bu yana yaşanan en kanlı yıl olarak ilan etti. 2023 yılında İsrail güçlerinin saldırılarında hiçbir azalma olmadı ve her gün Filistinlilerin öldürüldüğü haberlerini görüyoruz. Bu tırmanışın sebebi nedir? Filistinliler son 1-1.5 yıldır neler yaşıyor?

Bu yeni faşist İsrail hükümetine karşı ciddi bir mücadele ve çatışma içindeyiz. Bu, önceki İsrail hükümetlerinin daha az suçlu olduğu anlamına gelmiyor elbette. 2022 yılında 250’den fazla Filistinli öldürüldü. Bunların 50’si çocuktu. Mevcut faşist İsrail hükümetinin ciddi bir iç krizi var ve bu da halkımıza yönelik saldırılarını ve savaş suçlarını yoğunlaştırıyor. İsrail’in seçimle ilgili sorunlarını Gazze’deki Filistinlileri katlederek çözdüğü geçmişte hep görülmüştür. Bugün Batı Şeria’daki yerleşimciler hükümetin kontrolünü tamamen ele geçirmiş durumdalar. Bu nedenle Batı Şeria’da bu tırmanışı görüyoruz, ancak bu Filistin direnişinin gücünün ve seferberliğinin artmasıyla karşılanıyor.

BAZI KÖYLER 20-30 DEFA YIKILDI

Filistin’in tüm bölgeleri saldırıları aynı yoğunlukta mı yaşıyor, yoksa Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze gibi farklı Filistin bölgelerinin deneyimleri hem sosyal hem de siyasi olarak ne kadar benzer ve ne kadar farklı?

Nehirden denize Filistin topraklarında yaşayan Filistinliler de, sürgüne ve diasporaya zorlanan Filistinliler de aynı yerleşimci sömürgeci devletle karşı karşıyalar. Bugün Filistinliler, her yerde halkın ve toprağın birliğinin altını çizen Toprak Günü’nün (30 Mart) 47. Yıl dönümünü kutluyor. Karşılarında üç ya da dört maskeli bir canavar var ama bu aynı canavar ve Filistin halkı birlik içinde. İsrail aynı amaca ulaşmak için farklı saldırı biçimleri kullanıyor. Örneğin Gazze’de baskı araçları savaş ve kuşatma. Batı Şeria’da ise toprak hırsızlığı, kitlesel hapsetme ve sömürge yerleşimlerinin inşası şeklinde. İşgal altındaki Filistin topraklarının sadece yüzde 3’ünde yaşayan halkımızın bazı köyleri, özellikle de Naqab’da, 20-30’dan fazla kez yıkılmış durumda. Nehirden denize kadar tüm Filistin’deki halkımız aynı sömürgeci, ırkçı sistemle karşı karşıya.

Khaled Barakat

Fotoğraf, Khaled Barakat'ın kişisel arşivinden alınmıştır.

YOKSUL BÖLGELERDE SİLAHLI MÜCADELE ARTIYOR

Geçen yıl Doğu Kudüs hem baskının hem de direnişin yoğunlaştığı bölgeydi... Bu yıl, özellikle de son aylarda Cenin’de yoğunlaştı. Cenin’in siyasi tarihi nedir ve Filistin kurtuluş mücadelesinde nasıl gelişmişti? Bugün orada baskı ve direnişin yoğunlaşmasının nedenleri neler?

Filistin direnişinin bir bölgede yükselmesi, o bölgenin başka bir bölgeden daha fazla ya da daha az baskıya maruz kaldığı anlamına gelmiyor. Ancak Cenin mülteci kampı ve Nablus, Tulkarem, Jericho gibi yoksul bölgelerde Filistinlilerin silahlı mücadelesinin arttığını görüyorsak, bunun nedeni bu bölgelerdeki direnişin gücü ve daha yoksul sınıfların silah taşımaya istekli olmasıdır. İsrail’in enklavlar yaratmak istediğine dikkat edin; bu Filistinlileri boğmaya yönelik olduğu kadar, direnişin gücünü arttırması için de bir fırsat sunabilir. Kudüs söz konusu olduğunda, bazı hükümetler Kudüs’le olan ilişkilerini göstermek istedikleri için bu konuları öne çıkarıyor; örneğin bunu Türkiye, Ürdün ve hatta Fas’ta görüyoruz.

GENÇ DİRENİŞ GRUPLARI ZAMANLA GELİŞECEK

Filistin’de gençlerden oluşan yeni direniş gruplarının ortaya çıktığını görüyoruz. Örneğin Arinu’l Usud (Aslan İni). Bu grubun nasıl ortaya çıktığı, örgütlenmesi, sosyal ve siyasi yapısı hakkında neler biliniyor? Mücadele çizgisi nedir ve diğer Filistinli örgütlerle ilişkisi nasıl?

Bu gruplar çeşitli, farklı geçmişlerden ve siyasi eğilimlerden gelen gençlerden oluşuyor. Mücadele etmek için ideolojik farklılıklarını aşmaları ve öncelikli görev olarak işgalle mücadeleye odaklanmaları gerektiğini anlıyorlar. Hamas, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi ve İslami Cihad gibi büyük Filistinli güçler de bu çizgiyi savunuyor.

Bazen bir açıklamada daha çok milliyetçi bir özellik görülürken, bazen de daha İslamcı ya da solcu görünebilir, ancak bu grupların çeşitliliğinin bir yansıması. Bunun deneyimle ve zamanla gelişeceğini ve doğal seyrini alacağını düşünüyoruz. Direniş önceden paketlenmiş bir biçimde gelmiyor.

YERLEŞİMCİLER YENİ BİR NAKBA’DAN BAHSEDİYOR

İsrail’in yerleşimci politikası da giderek şiddetleniyor ve yaygınlaşıyor. Yerleşimcilerden milisler oluşturuluyor ve saldırıları artıyor. Huwara saldırısı buna bir örnek olarak gösterilebilir. Yerleşimcilerle ilgili son gelişmeler neler? Bu konunun geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Yerleşimcilerden bahsettiğimizde aslında silahlı milislerden ve paramiliter gruplardan bahsediyoruz. Her yerleşimcinin askeri kıyafetleri ve önemli silahları var. Yerleşimler-koloniler- askeri üslerdir. Bazen hapishane, gözaltı merkezi ya da sorgulama merkezi olarak kullanılırlar. İsrail bu tür milisler tarafından kurulmuştur. Açıkça yeni bir Nakba -Filistin halkının yerinden edilmesi-yaratmaktan söz ediyorlar. İsrail ordusunun tam koruması altında Filistinlilere saldırıyorlar. Bir yerleşimci, cezalandırılma korkusu olmadan bir Filistinliyi kolayca öldürebilir. Bir yerleşimci, evinin yıkılacağı ya da ailesinin hapse atılacağı korkusu olmadan Filistinlilere karşı bir katliam gerçekleştirebilir. İşledikleri suçların sonuçlarıyla yüzleşmezler.

İsrail, New York, Berlin ve Londra’dan gelen yerleşimcilere güveniyor. Yerleşimcilerin davranışlarında 1930’larda ve 1940’larda halkımızın başına gelenleri tekrar görüyoruz ve bahsettiğim gibi, hükümet üzerinde tam kontrole sahipler. 

İSRAİL’İN ÇELİŞKİLERİ HALKIN SOKAKLARINA İNDİ

İsrail’de 3,5 yılda 5 hükümet değişti. Belki Filistin politikalarında temel bir farklılık olmadığı söylenebilir. Ancak son hükümet İsrail’deki en gerici hükümet olarak nitelendiriliyor. Örneğin Filistinli mahkumlar için idam cezasını tartışıyor. İsrail hükümetindeki değişiklikler Filistin halkına nasıl yansıyor? Mevcut hükümetin Filistin’e yönelik planları hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu hükümet ile önceki hükümet arasındaki fark, Filistin halkına karşı işlenen temel suç değil, baskı ölçüsünün tavanıdır. Devletin doğası açısından 5 seçime girmenin önemli bir yanı yok. Bu iki şeyi gösteriyor: Bir, sömürgeci varlık içinde iç çelişkilerin yükseldiğini ve bugün bunların nasıl tezahür ettiğini görüyoruz. İkincisi, aynı çelişkiler Knesset (İsrail meclisi) duvarlarını aşmış ve halkın sokaklarına girmiştir. İşte bu nedenle biz Filistinliler için direnişimizi tırmandırmak önemli. Örneğin Filistinli mahkumlar hareketi kendilerine yönelik saldırılara bu çelişkileri anlayarak ve birlik içinde karşılık verdi. Yerleşimcilerin suçlarına ve işgal önlemlerine karşı koymak açısından askeri cephede de olan budur.

Son hükümetin yargı reformları İsrailliler tarafından kitlesel protestolara yol açtı. Bu sürecin Filistinliler için bir etkisi var mı? Protestolar Filistin’e yönelik saldırıları da içeriyor mu? Protestoların başarılı olmasının Filistin için olumlu bir etkisi olması mümkün mü?

Açık olmak gerekirse, siyonizm ve ırkçılıkla bir arada yaşamaya yer olmadığı gibi, nehirden denize kadar işgal altındaki topraklarımızın bir karışında bile siyonist varlığa, kurumlarına ve sömürge rejimine yer yoktur.

Bazı İsrailli liberal çevrelerde İsrail’in doğal bir devlet olduğuna, yani insanların sokaklarda gösteri yapıp “haklar” talep ettiğine ya da “siyasi çoğulculuk” olduğuna inanma yönünde bir dürtü var. Ancak gerçekte bu bir yanılsama ve bir gerçeği yansıtıyor: İsrail’in bir ‘ulusal projesi’ yok. İsrail, ekonomik ve askeri gücü bakımından gücünün zirvesine ulaşmış, bölgede hegemonyası bölgesel hakimiyete doğru giden gayrimeşru bir sömürgedir. Bu durum İsrail ile ana destekçileri arasındaki ilişkide huzursuzluk yaratıyor.

Birçok İsrailli general ve siyasi lider bugünlerde İsrail’in sonunun geldiğinden bahsediyor ve 3 bin yıl önce 80 yıl süren İsrail Krallığı efsanesine dayanarak “80 yıl korkusu” olarak adlandırdıkları şeyden bahsediyorlar. Bu mit her iki kamp tarafından da kullanılıyor: “İsrail’i kurtarmak” isteyen “dindarlar” ve yine “İsrail’i kurtarmak” isteyen “liberaller”. Bize göre bu sadece canavarın karşı karşıya olduğu hastalığın semptomları.

FİLİSTİN YÖNETİMİ, İSRAİL’İ FİLİSTİN DİRENİŞİNDEN KORUYOR!

Filistin topraklarını uzun süredir yöneten Filistinli örgütler var. Bu örgütlerin bugünkü siyasi pozisyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu konum Filistin mücadelesini nasıl etkiliyor? Sizce değişmesi gereken şeyler var mı?

Mahmud Abbas liderliğindeki Filistin yönetimi, İsrail’in güvenlik ihtiyaçlarına hizmet etmek gibi tek bir amacı olan bir güvenlik kurumu. Bu da İsrail’i Filistin direnişinden korumak anlamına geliyor. Bu otorite Filistinli komprador kapitalistlerin çıkarlarını temsil etmektedir. İsrail’in otorite ile yaptığı görüşmelerde neden sadece güvenlik konusuna odaklanmakta ısrar ettiğini anlamak önemli. Filistinli kapitalistler, Filistin halkını Batı Şeria, Gazze Şeridi ve Doğu Kudüs’te bir devlet kurarak “ulusal projelerine” ikna etmeye çalışıyorlardı ve Filistin yönetimi bunun bir gölgesidir. Ayrıca halkımıza zorla dayatılan yozlaşmış bir oluşumdur. Kendi ölçülerine göre bile uzun olan yıllar boyunca seçim yapılmadı. İşgal altında seçim kavramına ilişkin çekincelerimiz olsa da, bu bile Filistinliler için bir hak olarak gasbedilmiştir. Filistin yönetiminin 30 yıllık sözde “barış sürecinin” ardından sona ermesine tanık oluyoruz.

FİLİSTİN DİRENİŞİNİ DESTEKLEMEK BÖLGE ÜLKELERİNİN ÇIKARINADIR

Bölgesel ve uluslararası gelişmeler Filistin’i nasıl etkiliyor? Örneğin, İbrahim Anlaşması, Ukrayna’daki savaş, ABD-Rusya-Çin gerilimi, İran-Suudi Arabistan ilişkileri gibi gelişmeler var. Bunların yansımaları oluyor mu?

Dünyadaki veya bölgedeki tüm önemli siyasi ve askeri gelişmeler Filistin’i mutlaka etkileyecektir. Örneğin Suudi Arabistan-İran anlaşmasını ele alırsak, bu her iki ülkenin de çıkarlarına hizmet ediyor. Aksi takdirde ilişkilerini düzeltmez ve yeni bir döneme girmezlerdi. Ama aynı zamanda Çin’in rolü açısından da önemli. Bizim için Arap ve İslam devletleri arasında ne kadar az savaş ve çatışma olursa Filistin için o kadar iyi olur. Bölgenin, Filistin halkının direnişini desteklediklerinde İsrail’in Türkiye ve İran’ın yanı sıra Arap dünyasına karşı oluşturduğu tehdidin azalacağını anlamasının önemli olduğunu düşünüyoruz. Kendilerini, egemenliklerini ve çıkarlarını desteklemek istiyorlarsa Filistin direnişini desteklemek bölge ülkelerinin çıkarınadır. Filistin halkının ABD ve İsrail’e karşı ön saflarda yer almak gibi bir sorunu yok, bunu uzun yıllardır yapıyoruz. Ama aynı zamanda bölge halklarının birliğini de görmek istiyoruz, sadece devletlerin birliğini değil, sadece belirli bir sınıfa değil, bölge ve dünya halklarına hizmet eden bir birlik. Rusya ve Ukrayna arasında savaşın devam ettiğini de görmek istemiyoruz çünkü bu sadece NATO ve Batılı güçlerin çıkarlarına hizmet ediyor. Çin’in küçük çıkarlar yerine uluslararası dayanışma ve iş birliği ilkeleri temelinde bölgeye daha fazla angaje olduğunu görmek istiyoruz. Suudi Arabistan yöneticileriyle aynı hizada olmak Arap Yarımadası’ndaki halklarla aynı hizada olmakla aynı şey değildir. Bölgemizdeki ABD askeri varlığının tamamen sona erdiğini görmek istiyoruz ve bunun yerine bir başkasının gelmesini istemiyoruz. Örneğin birleşik bir Suriye görmek ve Türkiye ile ABD’nin Suriye’deki askeri müdahalelerine ve işgallerine son vermelerini istiyoruz.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Padişah yetkisi

Padişah yetkisi

Devlet Denetleme Kuruluna verilen sınırsız kayyım yetkisiyle Cumhurbaşkanı, bir talimat vererek kamu kuruluşlarından belediyelere, sendikalardan meslek odalarına ve barolara kadar tüm kurumların yönetimlerini, yargı kararına gerek olmadan görevden alabilecek. Prof. Dr. Metin Günday “Bu bir kayyım yetkisi. Anayasa’ya aykırı” dedi.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Kara Harp Okulu mezuniyet törenindeki kılıçlı yemin nedeniyle 5 teğmen ordudan ihraç edildi.

Evrensel'i Takip Et