Evrensel için yeni bir dönem
Evrensel için yeni bir dönem
7 Nisan 2023 17:34
/
Güncelleme: 16:46

"İstanbul'da kültür varlıklarının yüzde 51'inin yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya"

"İstanbul'un Mirası ve Deprem Riskinin Yönetimi" çalışmada konuşan İBB Kültür Varlıklar Daire Başkanı Oktay Özel "İstanbul'da kültür varlıklarının yüzde 51 yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya" dedi.

"İstanbul'da kültür varlıklarının yüzde 51'inin yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya"

Fotoğraf: AA

İBB Miras, İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) ve İstanbul Planlama Ajansı (İPA) işbirliğiyle "İstanbul'un Mirası ve Deprem Riskinin Yönetimi" başlıklı çalışma toplantısı gerçekleştirildi.

Bakırköy'deki İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Florya Kampüsü'nde düzenlenen toplantıda, İstanbul'da meydana gelebilecek depremde, kültür varlıklarında oluşabilecek risklerin önlenmesi ve yönetimi konusunda bilimsel bulgular ve deneyimler ele alındı.

Toplantıda konuşan İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Fusun Sümer, 10 binlerce inşaat mühendisinin göreve hazır durumda olduğunu söyleyerek, "İnşaat mühendisleri, kentimizi, binalarımızı, tarihi eserlerimizi korumak, onları geleceğe taşımak için taşın altına elini sokmaktan, bilgi birikimini kamuoyunun yararına sunmaktan imtina etmeyecektir." dedi.

Bugün inşaat mühendislerini başka bir sorumluluğun beklediğini anlatan Sümer, "Tarihi eserleri geleceğe taşımak gerekiyor. Bir başka ifadeyle tarihi eserlerin deprem güvenliğini sağlamak gerekiyor." ifadelerini kullandı.

İstanbul'u depreme hazırlamanın bir yönünün de tarihi eserlerin korunması olduğunu dile getiren Sümer, 6 Şubat depremlerinde Hatay'daki tarihi eserler, camiler, kiliseler ve köprülerin gördüğü zarara bakılarak bu zorunluluğun anlayabileceğini belirtti.

"TARİHİ KÜLTÜR VARLIKLARININ YÜZDE 51'İ YIKILMA TEHLİKESİYLE KARŞI KARŞIYA"

İBB Kültür Varlıklar Daire Başkanı Oktay Özel, "İstanbul'un tarihi mirası ve deprem risklerinin yönetimi adlı bir çalışma da bugün bir aradayız. Alanın uzmanı ekiplerle kurum ve kuruluşlarla başarılı bir çalışma programı yürütüyoruz. Bugün burada 65 ayrı kamu kurum ve kuruluşlarından,  meslek örgütlerinden 200 ayrı temsilci var. Alanında uzman akademisyenlerin İstanbul'un kültürel mirasına, Türkiye'nin kültürel mirasının korunmasına, güçlendirilmesine yönelik sunumlarını dinliyoruz. Beklenen İstanbul depreminin ne zaman geleceğini bilmiyoruz ama şunu biliyoruz ki tarih boyunca İstanbul döngüsel tarihsel depremlerle uğraşmış, yıkılmış, yeniden yapılmış” dedi.

Beklenen İstanbul depreminin Kandilli Rasathanesi tarafından 7.5 senaryo depremi doğrultusunda gerçekleşip gerçekleşmeyeceği, ne zaman gerçekleşeceği bilinmediği için acil önlem almak, seferberlik çalışması başlatmak gibi bir zorunluluklarının olduğunu ifade eden Özel şurları söyledi; “İstanbul'da 35 bin taşınmaz kültür varlığı var. Bu taşınmaz kültür varlığının önemli bir kısmı tarihi yarımada ve tarihi bölgelerde, semtlerde bulunmakta. Beklenen senaryo depreminin yıkıcı etkisinin olduğu bölgeleri göz önüne alırsak yarımada ciddi bir risk altında. Biz depremde tarihi kültür varlıklarının yüzde 51'inin yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu biliyoruz."  

"İSTANBUL GİBİ BİR KENTTE 260 BİN BİNANIN YIKILACAĞINI VARSAYIYORSUNUZ"

İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Genel Sekreteri Oktay Karagül ise, "İstanbul Planlama Ajansı olarak aslında bu kentin geleceğine dair stratejileri üretiyoruz. Bu kentin 2050 yılında neler yapılması gerektiğini İstanbul'un 2050'ye nasıl dayanıklı hale geleceğini planlayan kuruluştur. Biz afet öncesini, afet anını, afet sonrasını ve toparlanma zamanını 7 boyutta ele aldık. Mühendislik boyutunu, lojistik, planlama, ekonomik planını ele aldık. Buradan yola çıkarak bir seferberlik planını, hazırlık çalışmalarını tamlamama aşamasına geldik. Bunlardan en önemlilerden birisi de aslında yenileme ve güçlendirme çalışmaları. İBB olarak İstanbul yenileniyor çalışmalarıyla bunu başlatmıştık. Şimdi daha da hız kazandı. Hatay'da da koordinasyonu üstlendiğimiz için en çok karşılaştığımız krizlerden birisi hafriyat meselesi. Şimdi İstanbul gibi bir kentti 260 bin binanın yıkılacağını varsayıyorsunuz. Bu senaryoda özellikle de öncelikli olarak bu binalara müdahale edilmesi gerekiyor. Güçlendirmeyle, yenilemeyle, binaları, konutlar sadece yaşam alanlarının ele alamayız. Aynı zamanda İstanbul gibi bir kadim kentin tarihi eserleri, kültürel mirası, sivil mimari örnekleri de çok fazla bulunmaktadır. 35 bin yapıdan bahsediyoruz. Şu an buradaki çalışma aslında biraz deprem çalışmalarının afete yönelik eylem planlarının kültürel miras alanlarında, kültür varlıkları alanındaki spesifikleşmiş bir çalışmasıdır. Biz İstanbul'un bu değerlerini nasıl koruyacağımızı, nasıl gelecek nesillere aktaracağımızı, nasıl güçlendireceğimizi hem meslek odalarıyla birlikte inşaat mühendisleri odasıyla, hem bilim insanlarıyla birlikte tartışıyor ve gün sonunda da buna yönelik eylem planlarını açıklıyor olacağız" diye konuştu.

1766 DEPREMLERİNİN ETKİLERİ

İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Mazlum da 1766 yılında İstanbul'da yaşanan depremleri anlattı.

Kentte 1766 yılında ilk depremin Kurban Bayramı'nın üçüncü günü olan 22 Mayıs Perşembe günü, gün doğumundan yaklaşık yarım saat sonra meydana geldiğini ifade eden Mazlum, şunları kaydetti:

"Çok şiddetli, çok yıkıcı bir deprem olduğu anlaşılıyor. Belgelerde, bu deprem, 'Zelzele-i Azime', 'Zelzele-i Şedide' gibi deyişlerle anılıyor. Marmara Denizi'nin doğusu, depremin merkezi... Yalnız İstanbul'da değil, komşu beldelerde de İzmit'ten Tekirdağ'a, Trakya'nın kuzeyine, Marmara Denizi'nin güneyine uzanıyor. Çok sayıda yapıda çeşitli derecelerde hasar meydana getirdiği biliniyor."

Bu depremden 2,5 ay sonra 5 Ağustos Salı günü öğle saatlerinde merkezi Marmara Denizi'nin batısı olan ikinci depremin yaşandığını belirten Mazlum, 22 Mayıs depreminde oluşan hasarların ikinci depremde daha da arttığını dile getirdi.

Mazlum, 22 Mayıs depremiyle ilgili 6 gün sonra İtalyanca bir rapor oluşturulduğunu, raporda hasarlı yapılardan söz edildiğini aktardı.

Raporda "Ayasofya Camisi, Valide Han ve Büyük Han dışında depremden etkilenmemiş hiçbir taş yapı kalmadı." denildiği bilgisini paylaşan Mazlum, ölü sayısının 800-900 kişiye ulaştığının tahmin edildiğini anlattı.

Raporda, depremde Fatih Camisi'nin kubbesinin çöktüğünün yazdığını dile getiren Mazlum, şöyle devam etti:

"Edirnekapı yakınındaki bir cami, bu Mihrimah Sultan Camisi olmalı, bunun yanı sıra Atik Ali Paşa, Çorlulu Ali Paşa camileri hasar görmüştür. Pek çok kule yine yıkılmıştır. Vezir Hanı'nın ve Şekerci Hanı'nın da bulunduğu çarşı ve bedestenler yıkılmıştır. Yedikule'nin bir kulesinin ve şehir surlarının büyük bir kısmının, eski sarayın, Topkapı Sarayı'nın yıkıldığı, hasarlı yapılar arasında olduğu belirtilmektedir."

Mazlum, sarsıntılar sürerken Galata'ya doğru büyük dalgalar yükseldiğinin ve bu dalgaların daha sonra şehir üzerine hızla düşerek kıyılarda su baskınlarına neden olduğunun raporda belirtildiğini söyledi. (HABER MERKEZİ)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Cesaret zamanı

Cesaret zamanı

Ucuz emek ve yüksek kâra dayalı çalışma düzeni sendikal yasaklarla sürüyor. Bu düzenin değişmesi için sendikal hak ve özgürlüklerin kazanılması ve bunun için mücadele hayati önemde. Fiili grevleri kazanımla sonuçlanan Birleşik Metal-İş’in Başkanı Özkan Atar, “İşçiler inisiyatifli ve cesur olmalı, bize düşen sinmek değil mücadele etmek” diyor.

Sendikalı işçi oranı: %8,4

TİS kapsamındaki işçi oranı: %4,7

İş cinayetinde ölen sendikalı oranı: %1,9

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Kara Harp Okulu mezuniyet törenindeki kılıçlı yemin nedeniyle 5 teğmen ordudan ihraç edildi.

Evrensel'i Takip Et