12 Nisan 2023 16:50
/
Güncelleme: 18 Mart 2024 23:54

Yoksullara düşen daha kısa ve sağlıksız bir yaşam

Alabama Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. William Cockerham ve Selçuk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Tecim gelir eşitsizliğinin kişilerin sağlık durumunda doğrudan etkili olduğunu ifade etti. Ekonomik nedenlerin yarattığı stresle yoksullar arasında alkol kullanımının daha yaygın olduğunu, sigara içmenin işçi sınıfının bir eylemi haline geldiğini belirten Cockerham, yoksulların çalışma koşullarının da hastalıklara yakalanma oranını artırdığını söyledi.

AA’dan Halil İbrahim Medet ve Ömer Faruk Madanoğlu’nun haberine göre ABD’nin Birmingham kentindeki Alabama Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve “Sağlığın ve Hastalığın Toplumsal Nedenleri” Kitabının Yazarı Prof. Dr. William Cockerham ile Selçuk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Tecim, 7-13 Nisan Dünya Sağlık Haftası dolayısıyla ekonomik eşitsizlik, mesleki statü ve eğitim düzeyindeki farklılıkların çeşitli toplumsal grupların sağlığına etkisini değerlendirdi.

Prof. Dr. Cockerham, Avrupalı sosyologların toplumsal statüyü temelde meslek gruplarına odaklanarak açıklamaya çalıştıklarını ancak bunun yeterli olmadığını belirterek, eğitim ile gelir düzeyi gibi unsurların hem toplumsal statüde hem de kişilerin sağlık durumlarında belirleyici olduğunu söyledi.

YOKSULLARA DÜŞEN DAHA KISA YAŞAM

Ekonomik gelir kaynaklı mekansal eşitsizliklerin de kişilerin sağlık durumuna etki ettiğini dile getiren Cockerham, “Bütün mesele yaşanılan mekanlara göre sağlık hizmetlerine erişimle sınırlı değil. Temiz hava, temiz suya erişim sağlık konusunda önemli faktörler. Kimyasallar ve hava kirliliği olmasa bile yaşanılan mekan stres düzeyine etki ederek sağlığınızı belirleyen bir etkene dönüşüyor” dedi.

Cockerham, yoksul olmanın tanımı gereği hayatta daha az iyi şeye ve daha fazla kötü şeye sahip olmak anlamına geldiğini ve buna bağlı olarak yüksek gelir seviyesine sahip kişilerin bireysel istisnalar olmasına karşın daha uzun yaşam beklentisine sahip olduğunu kaydetti.

Ekonomik gelir düzeyi farklılıklarının, özellikle ABD gibi kişilerin kendi sağlık hizmeti gereksinimlerini kendilerinin karşıladığı ülkelerde sağlık hizmetine erişimde farklılığa yol açtığından bahseden Cockerham, bu sistemlerde sağlık hizmeti alabilmenin veya daha iyi sağlık hizmetinden yararlanabilmenin ekonomik gelir düzeyine bağlı olduğunun altını çizdi.

Prof. Dr. Cockerham, kapsamlı araştırmalara göre ekonomik gelir düzeyinin yeme içme alışkanlıkları, gündelik aktiviteler gibi insan sağlığında etkili hususları belirleyerek daha sağlıklı veya daha sağlıksız bir hayat tarzı oluşturulmasına yol açtığını aktardı.

"SİGARA İÇMEK İŞÇİ SINIFININ EYLEMİ HALİNE GELDİ"

Sağlıklı yaşam tarzının sağlıklı ve uzun ömür sürme konusunda son derece belirleyici olduğunu dile getiren Cochkerham şunları söyledi: “Yüksek geliriniz varsa en iyi ve en sağlıklı olanı elde edebilirsiniz. Hatta bazı kişiler alt sınıf hayatına bağlı stres nedeniyle çok fazla alkol tükettiğini söylüyor. Üst sınıflar artık sigarayı bıraktı. Sigara içmek öncelikle işçi sınıfı ve alt sınıf eylemi haline geldi. Toplum içinde sigara içmek kişiyi bu sınıfların bir üyesi olarak konumlandırıyor. Sigara içmek ayrıca alt sınıfta daha fazla kalp hastalığı ve kanser olmasının ve kovid-19’un bu sınıfları daha çok etkilemesinin önemli bir nedeni. İçinde parklar, egzersiz, oyun alanları ya da spor kompleksleri olmayan sağlıksız bir mahallede yaşamanız gelir eşitsizliğinizden kaynaklanabilir. Son olarak yoksul mahallelerde yüksek suç oranlarına bağlı olarak korku ve stres düzeyi de yüksek oluyor. Bu da sağlığınızı birçok yönden etkiliyor.”

ÇALIŞMA KOŞULLARI HASTALIKLARI BELİRLİYOR

Kişilerin gelirleri ile aldıkları sağlık hizmeti arasında doğrudan bağlantı olduğuna dikkat çeken Cockerham, “Geliriniz, ne yediğiniz ne içtiğiniz hakkında verdiğiniz kararlar sizin sağlığınızı direkt etkiliyor. Yüksek geliriniz varsa, mevcut olanın en sağlıklısını elde edebiliyorsunuz” diye konuştu.

Cockerham, ekonomik geliri düşük kişiler ağır şartlarda çalıştığı için hastalıklara yakalanma oranlarının da daha yüksek olduğunu anlatarak, ulusal sağlık sistemi olmayan ülkelerde alt gelir grubundaki kişilerin hastalandıklarında sağlık kuruluşlarına gidemediğini anımsattı.

İstatistiksel olarak dar gelirli kişilerin kalp hastalıkları ve kansere yakalanma oranlarının daha fazla olduğuna işaret eden Cockerham, “Alt gelir grubu daha stresli işler yapıyor, strese bağlı olarak alkol tüketimleri çok fazla ve daha kötü besleniyorlar. Bu yüzden alt gelir grubunun son yıllarda kalp hastalıklarına yakalanma riski daha fazla” ifadesini kullandı.

Cockerham, kovid-19’un alt gelir grubunda yayılma hızının üst gelir grubuna göre daha hızlı olduğunu ifade ederek, dar gelirli ailelerin, sokağa çıkma yasaklarında çalışmak zorunda oldukları için kovid-19’a daha fazla yakalandığını ve bu gruplarda ölümlerin daha fazla gerçekleştiğini vurguladı.

 "ÖZEL SEKTÖRE BIRAKILAN SAĞLIK HİZMETLERİ SOSYAL PROBLEME DÖNÜŞÜYOR"

Farklı ekonomik ve sosyal sınıflardaki kişilerin sağlık hizmetlerine ulaşma hızı ve oranının da sınıflarına bağlı olarak şekillendiğini dile getiren Prof. Dr. Erhan Tecim de sağlık hizmetlerine erişimde ülkelerin sağlık sistemine ayırdığı bütçenin de belirleyici olduğundan bahsetti. Tecim, “Sağlık hizmetlerine erişimde küresel anlamda eşitsizlik hakim ve bu eşitsizlik fakir ülkelere karşı gelişmiş ülkeler bağlamında gerçekleşiyor” ifadesini kullandı. Tecim, gelişmiş ülkelerde özel sektöre bırakılan sağlık hizmetlerinin sosyal probleme dönüştüğünü dile getirdi.

Tecim ayrıca sömürülen ülkelerin geri kalmaları nedeniyle vatandaşlarına sömüren ülkeler kadar sağlık hizmeti sağlayamadığına vurgu yaparak, “Çevre ülkeler olarak da kavramsallaştırılan bu ülkeler sömürü, kolonyalizm, modern pazarlama teknikleri ve benzeri uygulamalarla merkez ülkelere bağımlı hale getiriliyor. Bu durum küresel eşitsizliği de körüklüyor” dedi.

Sağlık sektörünün de ham madde bulma, deneyler yapma gibi nedenlerle bu sömürüden etkilendiğine işaret eden Tecim, “Merkez ülkeler ilaç ve medikal cihazların üretimini yaparlarken çevre ülkeler son kullanıcı konumunda” diye konuştu. (İŞÇİ SENDİKA SERVİSİ)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çocukları öğüten çark

Çocukları öğüten çark

Yoksulluğun pençesindeki ailelerin çocukları tüm dünyada acımasızca emek piyasasına çekilirken, Türkiye kapitalizmi bu konuda en önde koşuyor. Çarklar köle koşullarında dönsün diye devlet gücünü seferber etmekten geri durmayan iktidar, milyon milyon işçileştirdiği çocukların da uzun ve ağır çalıştırılmasına, onlarcasının ölüme sürüklenmesine göz yumuyor.

2.3 milyon çocuk MESEM kapsamında günde 8-10 saat çalışıp ustalık belgesi aldı

15-17 yaş grubundaki neredeyse her 4 çocuktan biri çalışma hayatında

71 çocuk 2024'te çalışırken hayatını kaybetti

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
16 Şubat 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et