17 Nisan 2023 14:29
/
Güncelleme: 15:58

"Sağlık emekçileri şiddete karşı korumasız bırakıldı"

17 Nisan Sağlıkta Şiddetle Mücadele Günü kapsamında yapılan basın açıklamalarında sağlık çalışanlarının şiddet karşısında savunmasız bırakıldığı belirtilerek; "Sağlıkta şiddete son verilsin" dedi.

"Sağlık emekçileri şiddete karşı korumasız bırakıldı"

Fotoğraf: Emirhan Durmaz/Evrensel

17 Nisan Sağlıkta Şiddetle Mücadele Günü kapsamında çeşitli illerde yapılan açıklamada şiddetme ilgili sağlık emek meslek örgütlerinin şiddet ortamını düzeltecek, iyileştirecek öneriler sunduğunu ancak iktidarın bu önerilere kulaklarını tıkadığını ve sağlık emekçilerini şiddete karşı korumasız bıraktığını vurgulayarak, "Sağlıkta şiddete son verilsin" denildi.

Dr. Ersin Arslan’ın 17 nisan 2012 yılında görevi başındayken hastanesinde öldürüldüğü gün olan 17 Nisan Sağlıkta Şiddetle Mücadele Günü olarak ilan edilmişti.

İZMİR SAĞLIK PLATFORMU: ŞİDDETLE SONUNA KADAR MÜCADELE EDECEĞİZ

İzmir Sağlık Platformu 17 Nisan Sağlıkta Şiddetle Mücadele Günü kapsamında İzmir İl Sağlık Müdürlüğü önünde basın açıklaması düzenledi. “Sağlıkta şiddete hayır”, “Böyle hizmet olmaz şiddet sona ersin” yazılı dövizlerin taşındığı açıklamada ortak basın metnini İzmir Tabip Odası Başkanı Süleyman Kaynak okudu.

Şiddetle sonuna kadar mücadele edeceklerini söyleyen Kaynak, “1 Ağustos 2022’de Mecliste teklif edilen ‘Sağlıkta Şiddet’ konulu özel meclis oturumu için, kuliste oturup beklediniz, bu özel oturumun yapılmasını engellediniz. Hekimleri, sağlık çalışanları şiddet karşısında savunmasız bıraktınız. Saldırganların sırtını sıvazladınız, onların serbest kalacağı yasal düzenlemeleri, düzeltmediniz. Saldırganlara cesaret verdiniz” dedi.

Son 10 yılda 110 bin sağlıkta şiddet olayı olduğunu hatırlatan Kaynak, “Her gün ortalama 80 tane şiddet olayı yaşanmaktadır. 600’e yakın hekim, sağlık çalışanının hayatını kaybettiği sağlık terörünün sorumluluğu kamu idaresindedir ve tüm kayıplarımız adına, bizim iki elimiz yakanızdadır. Bunun hesabı sorulacaktır” diye konuştu.

İzmir sağlık emekçileri Sağlıkta Şiddetle Mücadele Günü açıklaması

Fotoğraf: Emirhan Durmaz/Evrensel

(İzmir/EVRENSEL)


ERSİN ARSLAN MEZARI BAŞINDA ANILDI

Ersin Arslan mezarı başında anılrı

Fotoğraf: TTB

TTB ve tabip odaları, “Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü” kapsamında birçok ilde basın açıklamaları düzenledi. Dr. Ersin Arslan için ilk anma 16 Nisan 2023 günü mezarı başında yapıldı. Anmada TTB Merkez Konseyi ve Gaziantep-Kilis Tabip Odası Yönetim Kurulu üyeleri ile Dr. Ersin Arslan'ın ağabeyi Erkan Arslan yer aldı.

Arslan için yapılan anmada; “Dile kolay, henüz hayatının baharında genç bir hekimin sevdiklerinden, ailesinden, hastalarından acımasızca koparıldığı o kara günden bu yana 11 yıl geçti. Her yıl bu kara günü anarken, hekimlere yönelik şiddete dikkat çekmeye çalıştık. Üstüne yeni olaylar eklendi. Her gün yeni bir şiddet olayı ile yaşamak zorunda bırakıldık” denilmerek geçen 11 yılda hekimlerin görevleri başında öldürülmeye devam ettiği vurgulandı.

Anmada şu ifadelere yer verildi; “Evet! Bugün 17 Nisan; Dr. Ersin Arslan’ın 17 Nisan 2012 yılında görevi başındayken hastanesinde öldürülmesinin üzerinden tam 11 yıl geçti. Ne yazık ki sağlıkta şiddet sorunu hâlâ çözülmüş değil; tam tersine tırmanarak devam etti, ediyor” denilen anmada; her 17 Nisan’da “Sağlıkta Şiddetle Mücadele Günü”nde meslektaşımızı anarken; şiddetin nedenlerini sorgulamaya, şiddeti ortadan kaldıracak sağlık politikalarını dile getirmeye ve bu politikaların hayata geçirilmesi için mücadeleye devam ediyoruz.” (HABER MERKEZİ)


BURSA SAĞLIK PLATFORMU: SAĞLIKTA ŞİDDET SONA ERSİN 

Bursa Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü açıklaması

Fotoğraf: Evrensel

“Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü” nedeniyle Bursa’da sağlık örgütleri basın açıklaması gerçekleştirdi.

Bursa Şehir Hastanesi önünde bir araya gelen Bursa Sağlık Platformu üyeleri, "Her 24 saatte 30’dan fazla sağlık çalışanı görevi başında sözlü veya fiziksel şiddete uğruyor" dedi.

Yapılan ortak açıklamayı Bursa Tabip Odası Başkanı Tufan Kumaş okudu.

Sağlıkta şiddeti sadece öfkeli hasta ve hasta yakınlarının saldırılarından ibaret bir toplumsal olgu olarak görmediklerini belirten Kumaş, “Toplumumuzda günden güne yaygınlaşma eğilimi gösteren şiddet eylemleri sağlık kurumlarını ve çalışanlarını ciddi biçimde etkilemekte, sadece şiddet görme endişesi dahi çalışanların tükenmişliğine neden olmaktadır. Sağlıkta şiddetin önlenmesinde sağlık çalışanlarına yönelik hakların, şiddet uygulayanlara yönelik yaptırımların ve güvenliğe yönelik önlemlerin hepsinin birlikte artırılması gerekmektedir. Şiddetin kaynağı bir olmadığı gibi çözümü de bir değildir. Sağlık hizmetlerinin piyasalaşmasını hedefleyen “Sağlıkta Dönüşüm Programı”nın bir sonucu olarak sağlık alanında yaşanan sorunlar, sağlık çalışanı-hasta ilişkisini zedeledikçe, sağlık çalışanları, yaşanan olumsuzlukların sorumlusuymuş gibi hastalarla karşı karşıya getiriliyor" dedi.

"SAĞLIKTA ŞİDDETİ ÖNLEMEK ÖNCELİKLE SİYASİ İKTİDARIN VE SAĞLIK BAKANLIĞI’NIN SORUMLULUĞUNDADIR"

Sağlıkta şiddeti önlemek öncelikle siyasi iktidarın ve Sağlık Bakanlığı’nın sorumluluğunda olduğunun altını çizen Kumaş, “Ancak sağlıkta şiddeti önlemek bir yana, şiddeti besleyecek bir yönetsel tutumda ısrarcı olunduğunu görüyoruz. Sağlıkta yaşanan şiddeti Türkiye’deki kutuplaştırıcı siyasi iklimden ve toplumsal şiddetten de ayrı düşünmüyoruz. Sağlık ortamındaki şiddetin asıl kaynağının sağlık sisteminin kendisi olduğu açık olarak görülebilir. Bu nedenle, uygulanmakta olan sağlık politikalarını ele almadan gösterilecek hiçbir yaklaşım sağlıkta şiddetin çözümüne yönelik etkili bir çözüm ortaya koyamayacaktır. Son 20 yıldır uygulanan sağlık politikaları, sağlık çalışanlarının saygınlığını ve mesleki itibarını ortadan kaldırmıştır. Şiddetin önlenmesi için yapılması gereken, sağlık çalışanlarının mesleki itibarının tekrar kazandırılmasıdır. Ayrıca sağlıkta şiddeti önleme yasasının şiddeti önleyici ve caydırıcı olarak düzenlenmesi gerekir” ifadelerini kullandı.

Sağlık emek ve meslek örgütlerinin defalarca bu şiddet ortamını düzeltecek, iyileştirecek öneriler sunduğunu ancak iktidarın bu önerilere kulaklarını tıkayarak yanıt vermediğini vurgulayan Kumaş, şunları söyledi,“Alınamayan hasta randevularının, 3-5 dakikalık muayene sürelerinin, akıl almaz sayılardaki Acil Servis başvurularının, bulunamayan ilaç, aşı ve hatta kanların sorumlusu pandemi ve deprem koşullarında fedakarca çalışan sağlık emekçileri değildir! İflas eden sağlık sistemi sağlıkta şiddetin daha da artmasına zemin hazırlamıştır. Artık hiçbir sağlık ve sosyal hizmet emekçisinin kılına zarar gelmesine tahammülümüz kalmamıştır. Sağlıkta şiddetin sona ermesi için vereceğimiz mücadeleyi sonuç alıncaya kadar sürdürmekte kararlıyız. 17 Nisan gününde Dr. Ersin Arslan’ı ve yaşamını sağlıkta şiddet sonucu kaybeden tüm sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarını saygıyla anıyoruz” (Bursa/EVRENSEL)


ADANA TABİP ODASI: ŞİFA DAĞITMAYA ÇALIŞIRKEN ÖLMEK İSTEMİYORUZ

Adana Tabip Odası sağlıkta şiddet açıklaması

Fotoğraf: Evrensel

Adana Tabip Odası Başkanı Uzm. Dr. Selahattin Menteş, Dr. Ersin Arslan’ın bir hasta yakını tarafından öldürülmesinin ardından 11 yıl geçmesine rağmen hekim ve sağlık çalışanlarının görevleri başında öldürülmeye devam edildiğini, belirterek “Şifa dağıtmaya çalışırken ölmek istemiyoruz” dedi.

"ŞİDDET HİÇBİR KOŞULDA HIZ KESMEDİ"

Dr. Ersin Arslan’ın 17 nisan 2012 yılında görevi başındayken hastanesinde öldürülmesinin 11'inci yılında Adana Tabip Odası açıklaması yaptı.

TTB 2. Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten, Adana Eczacı Odası Başkanı Ecz. Ö. Mürsel Yalbuzdağ, Genel Sağlık İş Adana Şube Başkanı Dr. Selim Eryürek ve hekimlerin katıldığı etkinlikte Adana Tabip Odası Yönetim Kurulu adına konuşan Başkan Uzm. Dr. Selahattin Menteş, “Her yıl bu kara günü anarken, hekimlere yönelik şiddete dikkat çekmeye çalıştık. Her gün yeni bir şiddet olayı ile yaşamak zorunda bırakıldık ve geçen 11 yılda hekimler görevleri başında öldürülmeye devam etti. Pandemide sevdiklerimizden ayrı kaldık, görevinin başında iken COVID-19 nedeniyle 217 meslektaşımız hayatını kaybetti, ancak bizler hastalarımızı korumak için koşulsuz çalışmaya devam ettik. Ve şiddet bu koşullarda da hız kesmedi. Deprem oldu hemen olay yerine koştuk. Aile fertlerini kaybeden, evi yıkılan, çalışma arkadaşlarını kaybeden hekimler dahi afet alanından ayrılmadı ve bir kişi daha yaşatabilmek için mücadele ettik. Depremde kaybettiğimiz her hastayla beraber bizim de bir parçamız öldü. Halen her gözümüzü kapattığımızda soğuktan buz kesmiş ellerini tutuyor, her aklımıza geldiğinde gözyaşı döküyoruz. Bu koşullarda da şiddet hız kesmedi.” dedi.

“YAŞAMAK VE YAŞATMAK İSTİYORUZ”

2003 yılından beri  “Sağlıkta Dönüşüm Programı” neoliberal politikalarla sağlığı meta, sağlık emekçilerinin ve hekimleri köle haline getirildiğini dile getiren Menteş, "Apartman bodrumlarına, penceresiz mekanlara sıkıştırılan 1. Basamak Sağlık Hizmetleri, bu ülkenin yurttaşları olarak hepimizin geleceğini çalan kara delikler olarak şehrin en uzak yerine kondurdukları “şehir/şirket” hastaneleri, eğitimden uzaklaşan, niteliği değil niceliği gözeten üniversite hastaneleri hem pandemide hem de depremde enkaz altında kaldı. Güvencesiz, esnek çalışma koşullarıyla güvenli ve sağlam olmayan binalarda sağlık hizmetinin verilemeyeceğini yine en son deprem bize gösterdi. Keza alınamayan randevular, alınsa bile 5 dakikaya sığdırılmaya çalışılan muayenelerle verilemeyen sağlık hizmeti, yok sayılan sağlık hakkı, iyileşemeyen hastalıklar, yapılamayan ameliyatlar, mesleki özerkliğe yapılan müdahaleler, hekimlerde ve sağlık emekçilerinde tükenmişliğe yol açtı, toplumun sağlığını bozdu. Sağlığımızı bozan, bizi yok sayan, tüketen, değersizleştiren sağlık politikaları şiddeti körükledi. Yaşamı ve yaşatmayı kendine şiar edinmiş bir mesleğin mensupları olarak sağlıkta şiddete karşı her yönüyle mücadelemiz devam edecek; çünkü biz hekimler, şifa dağıtmaya çalışırken ölmek istemiyoruz, Yaşamak ve Yaşatmak İstiyoruz.” diye konuştu.

ADEO BAŞKANI ECZ. YALBUZDAĞ: ŞİDDETE HER ZAMAN MARUZ KALDIK

Şiddete her zaman maruz kaldıklarını söyleyen Adana Eczacı Odası Başkanı Ecz. Ö. Mürsel Yalbuzdağ, burada yaptığı konuşmada “Dr. Ersin Arslanın hunharca öldürülmesi acı bir olay, hepimizi üzdü. Aslında tüm sağlık çalışanları halen tehdit altında. Biz eczacı ve sağlık çalışanları halkın sağlığını korumaya çalışırken, sağlık hizmetinin devamlılığını sağlamaya çalışırken kendi can güvenliğimizden endişe etmek istemiyoruz. Can güvenliğimizin sağlanması için gereken önlemler biran önce alınması lazımdır. Mesleğimizi güvenli bir ortamda yürütmek istiyoruz. Sağlıkta politikalaşma zihniyetinin ve halkın sağlığını düşünmeyen zihniyetin de değişmesi gerekmektedir. Tüm sağlık camiası ve yaşanan depremde yaşamını yitiren insanlarımızı rahmetle anıyorum.” dedi.

DOÇ. DR. ÖKTEN: ŞİDDET DİLİ SONA ERMELİ

Sağlıkta şiddetin tüm söylemlerine rağmen artarak devam ettiğini belirten Türk Tabipleri Birliği (TTB) 2. Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten konuşmasında “TTB olarak hazırladığımız ‘Şiddet Yasa Tasarısı’ bir türlü meclisten geçmedi. Kendilerince çıkarılan yasa ise yeterli olmadı. Çünkü şiddet azalmadı. Artarak devam etti. İktidarın şiddet dili; tüm toplumu kutuplaştırdığı gibi toplumun kendi içinde de şiddete neden olmaktadır. Bu ülkede kadına şiddet var. Çocuğa, kadına, kediye, köpeğe şiddet var. Şiddet dili değişmedikçe şiddet devam edecektir. Bizim amacımız bu dili değiştirmektir.” şeklinde konuştu.(Adana/EVRENSEL)


BATMAN TABİP ODASI: YAŞAMAK YAŞATMAK İSTİYORUZ

Batman Tabip Odası sağlıkta şiddet açıklaması

Fotoğraf: Batman Tabip Odası

Batman Tabip Odası tarafından 17 Nisan Sağlıkta Şiddetle Mücadele Günü ile ilgili yapılan açıklamada; “Yaşamak, yaşatmak istiyoruz” denildi.   

Dr. Ersin Arslan’ın öldürüldüğü günden bu yana 11 yıl geçtiıi belirtilen açıklamada; “Her yıl bu kara günü anarken, hekimlere yönelik şiddete dikkat çekmeye çalıştık. Üstüne yeni olaylar eklendi. Her gün yeni bir şiddet olayı ile yaşamak zorunda bırakıldık ve geçen 11 yılda hekimler görevleri başında öldürülmeye devam etti. Pandemide sevdiklerimizden ayrı kaldık, görevinin başında iken COVID-19 nedeniyle 217 meslektaşımız hayatını kaybetti, ancak bizler hastalarımızı korumak için koşulsuz çalışmaya devam ettik” denildi.

Sağlıkta şiddet sorununun hala çözülmediği; tam tersine tırmanarak devam ettiği vurgulanan açıklamada; “Her 17 Nisanda, “Sağlıkta Şiddetle Mücadele Günü”nde meslektaşımızı anarken, şiddetin nedenlerini sorgulamaya, şiddeti ortadan kaldıracak sağlık politikalarını dile getirmeye ve bu politikaların hayata geçirilmesi için mücadeleye devam ediyoruz. Dr. Ersin Arslan’ın öldürülmesinin ardından bugüne dek etkili bir yasal düzenleme için yaptığımız girişimler sonucunda yetersiz de olsa yasal düzenlemeler yapıldı. Ancak biliyoruz ki sağlık sistemi böyle devam ettikçe, toplumsal şiddetin önüne geçilmedikçe sağlık kurumlarında şiddetin de sona ermeyeceğini biliyoruz. Yaşamı ve yaşatmayı kendine şiar edinmiş bir mesleğin mensupları olarak sağlıkta şiddete karşı her yönüyle mücadelemiz devam edecek; çünkü biz hekimler, şifa dağıtmaya çalışırken ölmek istemiyoruz, yaşamak ve yaşatmak istiyoruz” denildi. (HABER MERKEZİ)

Evrensel'i Takip Et