KATHRYN Ann Bigelow, yeni filmi “Zero-Dark Thirty” ile Afganistan savaşını mercek altına alıyor. Ölümcül Tuzak (2008), Point Break gibi aksiyon filmlerinin yönetmeni Bigelow, işkence sahneleri nedeniyle eleştirmenlerin hedefi olmuştu. Birçok eleştirmen ve yazarın topa tuttuğu yönetmen, New York Times’da da yer alan işkenceye destek iddiaları için “Bu, yürek burkan ruh sarsıcı bir intikam ve onun etik sonuçlarının hikayesi, orada ölen insanlar, kabul edilebilir kayıplardı” demişti. Usame bin Ladin’i yakalamaya takıntılı bir CIA ajanı olan Maya’nın hikayesinin anlatıldığı film, ismini askeri bir jargondan alıyor. (Gün doğumundan önceki gece yarısı sonrası zamanla, Amerikan Seal’larının bin Ladin’in yerleşkesine girdiği 12.30’un birleşimi.)
Bigelow’un filmi, şüphesiz ki, Birleşik Devletlerin dünya üzerinde sürdürdüğü saldırgan politikaların sonuçlarına katlanırken intikam çağrıları yapan 11 Eylül kurbanı aileleri için bir deşarj vesilesi oldu. Yine de, savaşın yakıp yıktığı ulusların, parçalanan ailelerin ve çocuk cesedi görüntülerinin arasından sıyrılıp sevinç çığlıkları atabilecek bir kurban ailesi olduğuna ve bu insanların kan donduran, adeta işkence tarifi belgeseline dönüşen sahneleri izleyip tatmin duygusuna kapılabildiğine inanmak oldukça güç.
Zero Dark Thirty, ciddi ve itaatkar bir tavır göstererek senaryonun CIA versiyonuna sadık kalıyor. İşin ehli addedilen ajan-işkenceci-katil karışımı karakterlerin geçmişi hakkında bir bilgi verilmiyor. Yönetmen, bütün bunlara sempatiyle bakmaya ya da özdeşleşmeye yöneltmiyor. Ancak son derece yüzeysel şekilde sarmalamaya çalıştığı Maya karakterini de poh pohlamaktan geri duramıyor. Bu çabasının, Jessica Chastain’in kızıl saçlı karakteri, bir Vogue çekiminden fırlamış gibi görünüp işkenceye el atarken hoş karşılanması mümkün olmuyor.
11 Eylül dehşetinin, Afganistan ve Irak savaşlarında yapılanları, Abu Garib skandalını ya da ABD’nin fitili ateşleyen önceki politikalarını haklı çıkarması hırsıyla çekilmiş, olayları galip görünenlerin gözlerinden anlatan bir film Zero Dark Thirty. Yine de özellikle arka planda yankılanan Obama’nın sesinin “Amerika işkence yapmıyor” telkinine rağmen, yönetmenin galipleri haklı çıkarmaya istekli olmadığı ve/veya muvaffak olamadığı düşünülebilir. Rendition ve The Battle of Algiers gibi filmlerde duyulabilecek tipik işkenceci repliği “Bu benim canımı senin canını yaktığından daha çok yakıyor” klişesinin sıkça kullanıldığı film, ancak menşei ülkede inandırıcı olabilecek gibi görünüyor.
Yönetmen: Kathryn
Oyuncular: Jessica Chastain, Joel Edgerton, 157 dakika
[email protected]
14 Şubat 2013 12:48
Zeynep Gizem Şenel
EVRENSEL'İNMANŞETİ
Sendikalı işçi oranı: %8,4
TİS kapsamındaki işçi oranı: %4,7
İş cinayetinde ölen sendikalı oranı: %1,9
BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Evrensel'i Takip Et