5 Haziran 2023 05:31

Emekçi için tatil lüks oldu: "4 günlük tatil için 1 aylık işe girdim"

TL'deki değer kaybı yabancı turistler için Türkiye'yi ucuz tatil merkezine çevirirken, ülkede yaşayan yurttaşlar ise ekonomik zorluklar nedeniyle ülke sınırları içinde bile tatile çıkamıyor.

Emekçi için tatil lüks oldu: "4 günlük tatil için 1 aylık işe girdim"

Fotoğraf: DHA

Özlem Songül ABAYOĞLU
İstanbul

Yaz ayları yaklaşırken acenta şirketlerinin tatil reklamları arttı. Erken rezervasyon ‘fırsatlarıyla’ ucuza geldiği iddia edilen tatil imkanları yurttaşın cebini deliyor. İstanbul’da yurttaşlarla şimdiye kadar yaptıkları tatilleri ve yaz yaklaşırken tatil planı yapıp yapmadıklarını konuştuk. Konuşurken konu zaman zaman tatilden ekonomik problemlere, seçime de geldi.

"BİZİM TATİLİMİZ MEMLEKETE GİTMEK"

Çapa’ya giden otobüslerden birinde yanımda oturan Gülizar isimli yaşlı kadın ile sohbet etmeye başladık. Kendisi Sivaslı. 3 çocuğu var. İki kızı evli, en küçük olan oğlu ise üniversite okuyor. Muhabbetin arasında en son ne zaman memlekete gittiklerini soruyorum, “Geçen yaz” diyor. Normalde Ramazan Bayramı’nda da gidildiğini, onların neden gitmediğini sorunca ekonomik sebepler olduğunu anlatıyor: “Bir emekli maaşıyla geçinmeye çalışıyoruz. Her şey de pahalı şimdi, gidip gelmek eskisi kadar kolay olmuyor.”

En son ne zaman bir tatile gittiğini sorduğumda ise, “Bizim tatilimiz memlekete gitmekti işte. Oraya da geçen yaz gittik. Bu yaz belki yine gideriz” diyor. Memlekette akrabaları olup olmadığını, nerede konakladıklarını soruyorum. “Eşimin kardeşleri orada yaşıyor, onlarda kalıyoruz. Otele para mı verilir bu devirde” diyor ve “Doğru, ekonomi çok kötü durumda, yol parası da çok pahalı” diyerek konuyu ekonomiye getiriyor. Gülizar teyze ekonominin tüm dünyada kötü olduğunu söyleyerek savunmaya başlıyor mevcut iktidarı. “Tüm dünyada kriz var. Biz de önemli bir ülkeyiz sonuçta kızım. Tüm dünyanın gözü bizim ülkemizde baksana. Olur o kadar” diyor.

Bu cevabın üzerine eşinin çalışıp çalışmadığını soruyorum. Eşi emekliymiş. Bir mobilya mağazasından emekli olduğunu söylüyor. “Onun patronları parayı dert etmeden rahatça tatillerine gidiyorlardır ama” diyorum. Bu sefer, “Tabii onların parası var. Biz kendi halinde, helal para kazanan insanlarız. Allah’a şükür karnımız tok, başımızda bir çatımız var” diyerek cevap veriyor.

Emekli maaşının yetip yetmediğini sorunca, “Kendi yağımızda kavruluyoruz, Allah bereketini veriyor. Tabii eskisi gibi bolluk yok. Eskiden memleketten salçamız, unumuz gelirdi. Şimdi nerede” diyor. Şimdi neden gelmediğini sorduğumuzda ise, “Memlekette eken biçen kalmadı ki. Şimdiki gençler kendi topraklarını ekmeyi zul görüyor. Ya okuyorlar ya da girip başkalarının yanında çalışıyorlar” diye cevap veriyor. “Çiftçilikten karın doymuyor ki artık. Gübreler bile çok pahalı” deyince “Tabii gelişen bir ülkeyiz. Artık başka şeylere yöneldi ülke” diyor. Ardından ineceği durağa yaklaşıyoruz ve bana iyi dileklerde bulunarak iniyor otobüsten.

"ÇOCUKLAR BÜYÜYÜNCE ONLAR GÖNDERİRLER BİZİ TATİLE"

Ardından hastanenin önünde bir çiftin yanına oturuyorum. 40’lı yaşlardalar. Sohbete başlıyoruz. Kadının adı Saliha, eşi ise Faruk. Tomografi sonucu bekliyorlar. Faruk Siirtli, Saliha ise Bingöllü. Onlara da sık sık memleketlerine gidip gitmediklerini soruyoruz ve benzer bir cevap alıyoruz: “Eskiden sık sık giderdik. Şimdi senede ya da 2 senede bir.” Saliha, “Eşim kendi memleketine gitmek istiyor, ben ise kendiminkine ama ayrı gayrı da olmuyor. Gerçi gidip gidemeyeceğimiz de meçhul. Bakalım ne olacak ülkenin hali” diyor ve anlatmaya başlıyor: “İstediğin yere tatil diyorsun bize. Nasıl gidelim tatile? 2 çocuğumuz var. Okul masrafları, kira, evin masrafları derken borçtan çıkamıyoruz. Tatile nasıl gidelim!” İkisi de çalışıyorlar üstelik. “Tatile gidebilecek olsan nereye giderdin?​” diye sorunca hiç durmadan “Bodrum” diyor. Nedenini soruyorum, yanıtlıyor: “Ay rengarenk yerler. Bir sürü dizi çekiliyor. Lüks otellere falan gerek yok. Bir pansiyonda bir hafta kalsak da olur. Gezeriz, denize gireriz. Memlekete gitmek falan aklıma gelmez” diyor ve gülüyor. Sonra beraber Bodrum’da konaklanacak en ucuz yerlere bakıyoruz internetten. Fiyatları görünce Faruk söze atlıyor: “Bizim bunları karşılamamız için yemeden, içmeden çalışmamız lazım. Ancak çocuklar büyür, iş sahibi olurlar da onlar gönderirler bizi.”

Saliha onca yıldır çalışmasına rağmen bir tatil hayalinin bile gerçekleşmesinin hâlâ çok uzak olmasından bıkmış olacak ki ofluyor. Hışımla bana dönüp, “Olmaz kardeşim, bizim hayallerimiz gerçek olmaz” diyor. “Çocukların geleceğinin de ne olacağı belli değil. Baksana sattılar ülkeyi. Doktorlar bile gidiyor Almanya’ya. Artık tatil de istemiyorum, bari çocuklarımın güzel bir geleceği olsun” diye konuşuyor öfkeyle. En son ne zaman memleket dışında tatile gittiklerini soruyorum bu sefer. “Valla evlendiğimiz yıl gitmiştik Çanakkale’ye” diyor, “Eşimin kız kardeşi orada yaşıyor. Onların yanına gittik. 7 sene falan oluyor.”

Bodrum'da 2 kişi için bir gece konaklama fiyatı, en ucuz 2 bin 600 liradan başlıyor ve benzer kalitedeki yerler 10 bin liraya kadar yükseliyor. Bu fiyatların içine yalnızca kahvaltı ve konaklama dahil. İstanbul'dan Bodrum'a giden otobüslerin fiyatları ise en düşük 400 lira. 2 kişi gidiş geliş otobüs bileti en düşük 1600 liraya denk geliyor. İki kişi için 4 günlük tatil ise yalnızca konaklama ve yol ücreti ile 12 bin TL. Bu hesaplamanın içinde yemek ve diğer giderler yok.

"SEÇİM İÇİN OTOBÜS BİLETİ ALAMADIM, TATİLE NASIL GİDEYİM?"

Hastanede, poliklinikte sıra bekleyen Alparslan ise 20 yaşında, İstanbul Üniversitesi öğrencisi, elinde Sefiller kitabı var. Yanındaki arkadaşı, “Kitaba bakıyorum da bizim hayatımız daha sefil” diyor, gülüyorlar. Onlara gazeteci olduğumu söyleyince başlıyoruz sohbete. Seçimleri soruyorum, “Bıktık valla artık” diyorlar. Öğrenci olmakla, ülkede genç olmakla ilgili sıkıntılarını da anlatıyor Alparslan, “Benim ailem MHP’li. Bu ekonomik çöküntüye rağmen başka partiye de oy vermiyorlar. İstanbul’da bir öğrenci olarak aç gezdiğimiz günler olduğunu ve bunun sorumlusunun da AKP ve ortakları olduğunu söyleyince de ‘Ne alakası var’ diyorlar. AKP neyse de MHP ne yapsınmış” diye anlatıyor.

Doktorun yanına girip çıktıktan sonra muhabbete devam ediyoruz. Ona da soruyorum “Tatile gidebiliyor musun?​”: “Avrupa’da Amerika’da yaşıtlarım şimdiye kadar 3-4 ülke gezmiş oluyor. Ben oy kullanmaya memlekete gitmek için otobüs bileti alamıyorum, tatile nasıl gideyim! Demokrasi bileti ile gittim geçen seçimde. Geçen yaz arkadaşlarımla birlikte dört gün tatile gidelim dedik. O dört gün için yazın bir aylığına işe girdik. Yaptığımız tatil de kamptı, çadırda konakladık. Bir ülke gezmek uzak bir hayal. Bu sebeple Erasmus yapmayı düşünüyorum, ona da bütçem yeter mi bilmiyorum” diye konuştu.

Evrensel'i Takip Et