08 Haziran 2023 17:21

​​​​​​​Rıza Bey Apartmanı davası avukatı Özdoğan: Yargılama layıkıyla yapılamıyor

Yargı süreci devam eden Rıza Bey Apartmanı davası ilişkin konuşan Avukat Zeynep Sedef Özdoğan, “Deprem davalarında asıl sanıklar inşaat sektöründen beslenen siyaset kurumlarında aranmalı” dedi.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Ramis SAĞLAM
İzmir

Ege'de 30 Ekim 2020 tarihinde Sisam (Samos) merkezli meydana gelen 6,9 büyüklüğündeki depremin üzerinden 3 yıl geçti. Depremde yıkılan binalarda sorumlulukları olduğu iddia edilen kişilere yönelik 5 davada 29 sanık yargılandı. Davalarda yargılanan sanıklar değişik cezalara çarptırılırken, Rıza Bey Apartmanı davası hâlâ devam ediyor.

Rıza Bey Apartmanı’nda yaşamını yitiren Avukat Sevda Murat Duman ve Avukat Özgür Duman’ın avukatlığını üstlenen Avukat Zeynep Sedef Özdoğan ile yargılama sürecini konuştuk. 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 12’inci celsede mahkemenin davayı aydınlatma yükümlülüğüne uygun davranmadığını belirten Özdoğan, henüz bir karar elde edemediklerini ve layıkıyla sorgulamanın bile tamamlanmadığı söyledi.

Bir önceki duruşmanın 3 Şubat tarihinde gerçekleştiğini söyleyen Özdoğan, “Son duruşmadan üç gün sonra yaşanan 6 Şubat depreminden sonra Rıza Bey Davası daha da önem kazandı. 11 ili kapsayan deprem felaketinde çok büyük yıkım yaşandı. Resmi rakamlara göre 50 binden fazla kişi yaşamını yitirirken, çok sayıda bina yıkıldı. Fakat asıl yıkılan ‘insani değerler’ oldu. Yaşanan büyük yıkımın ardından bireyin ne kadar zayıf kaldığı bir kez daha ortaya çıktı” dedi.

“ASIL SORUMLU YARGILANMIYOR”

Deprem sonrası yargılanan sanıkların tek başına sorumlu olmadıklarını vurgulayan Özdoğan, “O sanıkların arkasında bu ülkenin temel ekonomik alanlarından biri olan inşaat sektörü ve o sektörün beslediği siyaset kurumu olduğu ortaya çıktı. O yüzden bu davadaki her aşama ayrı bir önem kazandı. 3 Şubat tarihindeki celsede iki meslektaşını kaybeden, üç meslektaşını enkaz altından yaralı çıkaran İzmir Barosu’nun müdafi olarak kabul edilmemesi çok önemli. Bu karar 11 ilde 118 Avukat ve adayının yaşamını yitirmesi ve önümüzdeki süreçte baroların müdafiliği açısından yaşanabilecek önemli bir sorun olarak karşımıza çıkacak” diye konuştu.

“KURUMSAL DESTEK ÖNEMLİ”

Dava süreçlerinde başta aileler olmak üzere davayı takip eden avukatların çok ağır psikolojik sorunlar yaşadıklarını ifade eden Özdoğan, “Bu aşamada kurumsal destek ön plana çıkıyor. Ülkenin 8’de birinin yıkımından sorumlu olan sanıkların hepsi büyük bir güç. Asıl büyük güç ise devasa inşaat sektörünün beslediği siyasiler var. Burada başta barolar olmak üzere mağdurların yanında olması çok önemli. Mahkemenin direk zarar görmemiştir diyerek bu talebimizi reddetmesi, mağdurların yalnızlaştırılmasıdır” dedi.

MÜDAFİLİKTE ÇİFTE STANDART

İzmir Barosu’nun davaya katılması reddedilirken, Bayraklı Belediyesi’nin davaya katılma talebinin kabul edilmesinin doğru olmadığının altını çizen Özdoğan, “Bayraklı ve Bornova Belediyelerinden birer yetkili ‘görevi kötüye kullanmaktan’ yargılanıyordu. Birden fazla insanın ölümüne ve yaralanmasına sebep olmaktan suç vasfı değişti. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 23. Ceza Dairesi’nin kararına rağmen, sanki mahkeme bu değişikliği görmezden gelerek ‘görevi kötüye kullanmaktan’ yargılanıyormuş gibi yargılamaya devam etti. Belediyeye karşı bir ihmali varmış gibi Bayraklı Belediyesinin davaya katılma talebini kabul etti. Biz de bunun üzerine bu durumun düzeltilmesini talep ettik. İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi bu talebimiz de dikkate almadı” diyerek, dava sürecinde yaşananlara ilişkin bilgi verdi.

“HUKUKİ KAVRAMLAR VE KURALLAR YOK SAYILIYOR”

Hukukun en temel kavramlarını dahi anlatmakta zorluk çektiklerini belirten Özdoğan, “Son 15 yılda ülkede hukuki kavramlar, kurallar ve kurumlar yerle bir oldu. Nitekim bugün Bayraklı Belediyesi görevlisine suçlandığı suç vasfı değiştiği için ‘ek savunma’ hakkı verilir. Bu hak verilmediği zaman yarın İstinaf/Yargıtay aşamasında bozma sebebi olmasın diye bu hakkı biz ifade ettik. Adli yargılama hakkının temel unsurlarından biri de sanığın neyle itham edildiğini bilmesi ek savunma yapması gerekiyor. Sanığın cezalandırılması için iddianamede yazılmış suçun sanığa ya da vekilinin yüzüne karşı net olarak isnat edilmesi gerekiyor” dedi.

Duruşmanın 15 Eylül 2023 tarihine ertelenmesini hem mağdur aileler hem de tutuklu sanıklar açısından sorunlu olduğunu savunan Özdoğan sözlerini şöyle sürdürdü; “Henüz kamu yetkililerinin ifadelerinin layıkıyla alınmaması hukuken sorunludur. Bir diğer sorun ise tutuklu kişilerin bu tip davalarda duruşmanın uzak bir tarihe ertelenmesi kanunen de mümkün değildir. Davayı aydınlatma yükümlülüğünde gerekli çaba göstermediği endişesi içerisindeyiz. Bu dava sadece Rıza Bey Apartmanında yaşamını yitiren ailelerin davası değil bu kararlar örnek karar teşkil edecektir.”

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Star Gazetesi yazarı Köse, cumhuriyeti hedef aldı: Hesabını soracağımız 100 yıl var

SONRAKİ HABER

Gazeteci Ölçen'in davasında "yakalama" kararı beklenecek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa