3 Ağustos 2023 05:19

"Yüksekten düşen", "ölü bulunan" kadınlar... | Aydınlatılmayan her ölüm yenilerine yol açar

Gerçek açığa çıkarılmadan kapatılan her şüpheli kadın ölümü yenilerinin yolunu açıyor. Kadınların kimi yüksekten düşüyor, kimi yol kenarında kimi bir evin bahçesinde bulunuyor.

"Yüksekten düşen", "ölü bulunan" kadınlar... | Aydınlatılmayan her ölüm yenilerine yol açar

Fotoğraf: Serra Akcan/csgorselarsiv.org

Meltem AKYOL
İstanbul

“Boşanma aşamasındaki Gülten Ataklı, başından ve göğsünden vurulmuş halde yol kenarında ölü bulundu.”

“Mardin’in Midyat ilçesinde, bir apartmanın 6. katındaki daireden düştüğü ileri sürülen kadın yaşamını yitirdi.”

“Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde yüksekten düşen kadın kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi.”

“20 yaşındaki Ses Sanatçısı A.D.Ç. kaldığı rezidansın 7’nci katından düşerek hayatını kaybetti.”

“Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi (SEAH) Korucuk Kampüsündeki Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Polikliniğinde hemşire olarak görev yapan 27 yaşındaki Dicle Naz, Korucuk’ta yalnız yaşadığı evinde boğazı kesik halde bulundu.”

Kadına yönelik şiddet ve cinayetin ardı arkası kesilmiyor, tuttuğumuz çetelelerdeki rakamlar sürekli büyüyor. O çetelelere yeni başlık daha ekleniyor son yıllarda: Şüpheli kadın ölümleri.

Öyle ki 2022 yılında kadın cinayetlerinde 334 kadının hayatını kaybettiğini yazıp ekliyoruz:
245 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu. 2023’ün ilk yedi ayında da durum değişmiyor. 174 kadın katledilirken, 150 kadının ölümü de kayıtlara ‘şüpheli’ olarak geçiyor.

Kayseri’de, Zonguldak’ta, Mardin’de, İstanbul’da… İller değişiyor, adı geçen kadınlar değişiyor ama başlıklar aynı… Listenin o bölümüne dahil olan kadınlar ya “Yüksekten düşerek ölüyor” ya da bir yerde “Ölü olarak bulunuyor.”

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim’e göre “Yüksekten düşerek ölü bulunan kadınlar’ demek bile bir aşama”. Şöyle açıklıyor Ataselim: “Bunların hepsi ‘intihar’ diye geçiyordu, şimdi kadınların mücadelesi ile ‘şüpheli kadın ölümleri’ diyoruz. Bir perdeyi aralamış olduk aslında ama sadece aralanmış olması yetmez. Bütün sürecin titizlikle incelenmesi gerekir.”

EN FAZLA ARTIŞ ŞÜPHELİ KADIN ÖLÜMLERİNDE…

Son yıllarda en fazla artışın şüpheli kadın ölümlerinde olduğunun altını çiziyor Ataselim: “Kadın cinayetleri belli bir seyirde devam ederken, esas ciddi oranda fark yaratacak artış şüpheli kadın ölümlerinde gerçekleşiyor. Bu bize şunu söylüyor: Bu haberler -’yol kenarında ölü bulunan kadınlar’ ya da ‘yüksekten düşerek ölen kadınlar’…- okuyup geçtiğimiz haberler olmamalı. Üzerine gitmemiz lazım, çünkü potansiyel failler artık cinayetleri gizleme eğilimindeler.”

‘İNTİHAR’ DENİLİP KAPATILMAMALI

Şüpheli kadın ölümlerine dair kamu görevlilerine önemli görevler düştüğünün altını çizen Ataselim şunları söylüyor: “Bu kadınlar ne yaşamış, şiddetle ilgili bir başvurusu var mı, karakola gitmiş mi, bunların detaylı incelenmesi lazım. Ailesinin, yakınlarının ifadelerinin dikkate alınması lazım. Olay yerine ilk giden kamu görevlilerinin, polisinden savcısına kadar, bu konuda daha titiz davranması lazım. Direkt ‘intihar’ diyerek kayda geçirmek ve dosyayı kapatmak bu toplumun yararına dair. Gerçeğin açığa çıkması için somut olguların üzerine gidilmesi gerekir, onun için de detaylı bir soruşturma süreci olması gerekir. Bakın aileler delilleri kendileri toplamak zorunda kalıyor.”

ÜSTÜNÜN KAPATILMASI YENİLERİNİN ÖNÜNÜ AÇAR

“Biz deneyimlerimizden biliyoruz ki kadın katilleri artık intihar ya da kaza süsü vererek kadınları öldürüyor” diyen Ataselim, bunların karanlıkta kalmasının yenilerinin önünü açabileceği uyarısında bulunuyor: “Şüpheli kadın ölümleri şu anda çok bırakılmış bir alan. Bunun üzerine gitmeliyiz ki bu artışı engelleyebilelim ve gerçek açığa çıkarılsın. Yani intiharsa da intihar olduğu açığa çıksın. Ama şüpheler giderilmeden kapatılan dosyaların ne topluma ne de adalet sistemine bir faydası var. Dahası gerçekten kadın öldürüldüyse ve intihar diye kapatıldıysa bu yeni katillere yol göstermek oluyor.”

ŞULE ÇET DAVASINI UNUTMAYALIM

Hatırlatalım. Kayıtlara neredeyse ‘intihar’ olarak geçecek ve kapanacak olan bir dosyada kadınların mücadelesiyle emsal karara imza atıldı. Plazadan atılan Şule Çet’in arkadaşları ve kadınlar ısrarla “İntihar değil, cinayet” derken, davanın sıkı takip edilmesi ve kamuoyu tepkisi gerçekleri ortaya çıkardı. Şule Çet’e tecavüz ettikten sonra plazadan aşağıya atan Çağatay Aksu “Kasten öldürmek, nitelikli cinsel saldırı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçlarından müebbet ve 12 yıl 6 ay, Berk Akand’a ise tüm suçlarda Aksu’ya yardım ettiği gerekçesiyle 18 yıl 9 ay hapis cezası verildi.

Evrensel'i Takip Et