Haiti: Sömürgecilerle çetelerin kıskacında
Karayipler’in yoksul ülkesi Haiti’de halk çetelere karşı harekete geçti. Kaosu gerekçe gösteren ABD ise, Kenya öncülüğünde bir uluslararası müdahale gücü göndermeye hazırlanıyor.
Fotoğraf: VOA (Arşiv)
Yücel ÖZDEMİR
Bir süredir kadın ve çocukları kaçıran silahlı çetelere karşı öz savunma eylemlerine sahne olan Karayip adalarının yoksul ülkesi Haiti’de, kaos, işgal planları ve yoksulluk hüküm sürüyor. 2010’da yaşanan ve en az 220 bin insanın hayatını kaybettiği depremin yol açtığı büyük yıkımdan geriye kalan şiddet ve siyasi kriz ülkede adeta kol geziyor. Mafya ile güvenlik güçleri arasında süren çatışmaların durdurulması için başlatılan sürecin aybaşında bitmesinden sonra ülkede şiddet yeniden yükseldi. Almanya’da yayınlanan Junge Welt gazetesinde yer alan habere göre, silahlı çetelerin kadın ve çocukları kaçırma girişimlerine karşı harekete geçen halk, silahlı gruplara üye yaklaşık 200 kişiyi “linç etti”. Olaylar özellikle de başkent Port-au-Prince’de yaşanıyor. Birleşmiş Milletler (BM), kentin yüzde 80’inin çetelerin kontrolünde olduğunun tahmin edildiğini açıkladı.
BM açıklamasına göre bu yılın ilk altı ayında işlenen cinayet sayısı yüzde 675 artmış. Süddeutsche Zeitung’da 13 Temmuz’da yer alan bir habere göre sadece bu yılın ilk üç ayında 800 kişi öldürülmüş. Nisan ayında öldüren insan sayısı 600 olarak tespit edilmiş. UNICEF’in kısa bir süre önce açıkladığı raporda ise bu yılın ilk altı ayında en az 300 kadın ve çocuğun çeteler tarafından kaçırıldığı belirtiliyor. Bu sayı 2022’deki kaçırmaların toplamına denk geliyor. 2021’e göre ise üç kat artışı ifade ediyor.
HALK SAVUNMAYA GEÇTİ
Çetelerin insan kaçırmasına engel olmayan güvenlik güçlerine tepki duyan Haiti halkı ağustos başından bu yana başta Port-au-Prince olmak üzere birçok kentte güvenlik güçlerine ait araçları ateşe vermeye başladı. Kendilerini “Bwa-Kale“ (Acıma yok) diye adlandıran semt gençliği, çete üyelerini yakalayarak linç etmeye başladı.
Reuters ajansına konuşan bir gösterici “Uyuyamıyoruz. Yemek yiyemiyoruz. Yaşamımızı sürdürmekte zorlanıyoruz. Çeteleri biz yaratmadık“ diyerek tepkisini dile getirdi.
Güvenlik güçlerinin çetelere karşı etkili bir şekilde harekete geçmemesinin başlıca nedeni, çetelere karşı mücadeleye öncelik veren bir siyasi iradenin olmaması.
7 Temmuz 2021’de Devlet Başkanı Jovenel Moise’nin, ABD Uyuşturucuyla Mücadele İdaresi (Dea) çalışanı gibi davranan Kolombiyalı paralı askerler tarafından evinde öldürülmesiyle ülkede başlayan siyasi kaos derinleşerek devam ediyor.
Moise tarafından 5 Temmuz 2021’de Haiti başkanlığına atanan ve cinayetle bağlantısı olduğu ileri sürülen Ariel Henry ülkeyi tek başına seçimsiz bir şekilde yönetmeye devam ediyor. Partilerle yaptığı anlaşmada 7 Şubat 2024’e kadar seçim yapmamayı garantiye aldı.
Haiti İnsan Hakları Ağına (RNDDH) göre, Devlet Başkanı Moise cinayeti arkasında, o zamandan beri saklanan ve Adalet Bakanlığında yolsuzlukla mücadele biriminin başında olan Joseph Félix Badio’nun rolü var. Paralı askerler daha sonra evdeki herkesin öldürülmesi emrinin Badio’dan geldiğini ileri sürüyor. RNDDH’ye göre Başbakan Ariel Henry suikast akşamı hem Badio hem de Moise ile telefonda görüşmüş. Henry bugüne kadar bunu inkar etti.
ULUSLARARASI MÜDAHALE DAVETİ
Mafya ile mücadele ve çatışmaları bitirme yerine seçimleri belirsiz bir tarihe kadar erteleyen Henry, seçim komisyonu dağıttı. 2 Ekim 2022’de de uluslararası güçleri ülkedeki kaos ve anarşiyi bitirme gerekçesiyle müdahaleye çağırdı. Bu çağrıdan oldukça memnun olan ABD hemen harekete geçerek Birleşmiş Milletler nezdinde uluslararası bir müdahale gücünün kurulması için başvuruda bulundu. Haitililerin de sempatiyle karşılayacaklarını düşündükleri için Kenya’yı da bu müdahale gücünün öncüsü olarak ilan ettiler. Rusya ve Çin ise, BM şemsiyesi altında Haiti’ye bir askeri müdahale gücünün gönderilmesi talebini reddetti.
Ancak ABD müdahale planlarından vazgeçmiş değil. Kenya, Karayip Ülkeleri Topluluğu (Caricom) öncülüğünde Antigua, Bahama, Barbuda ve Jamaika’nın katılımıyla 1000 kişiden oluşan bir polis gücünün oluşturulması girişimlerini başlattı. Temmuz başında Port-au-Prince’yi ziyaret eden BM Genel Sektereri Antonio Guteerez, sosyal medya üzerinden “Uluslararası topluma Haiti ulusal polisine destek olmak için bir müdahale gücünün gönderilmesi çağrısında bulunuyorum. Bugün Haiti’yi unutma zamanı değil” açıklamasında bulundu.
Junge Welt’in yazdığına göre Birleşmiş Milletler 15 Ağustos’ta Haiti’deki durum hakkında ayrıntılı bir “güvenlik raporu” yayımlayacak. Bu raporun ardından “yardım” Kenya öncülüğünde bir asker-polis çıkarması yapılması bekleniyor.
Ülkedeki ilerici güçler ise Haiti’ye yapılacak bu uluslararası mücadeleye karşı çıkıyorlar. Zira, ülkenin bugün geldiği durumun sorumlusunun sömürgeci politikalar olduğuna işaret ediyorlar. 2004-2017 yılları arasında da aynı gerekçelerle “Minustah“ adıyla gönderilen acil müdahale gücü de sorunları azaltma yerine arttırdı. Bu nedenle de halk arasında yeni bir müdahale gücünün gönderilmesinin sorunların çözüleceğine dair bir umut bulunmuyor. Haiti 1915 ve 1994’te de ABD tarafından işgal edilmişti.
“ÇETELER DESTEĞİ SİSTEM PARTİLERİ VE SERMAYEDEN ALIYOR“
Neues Deutschland gazetesinde temmuz başında yer alan bir habere göre, Paris, Brüksel ve Berlin’de temaslarda bulunan Haiti İnsan Hakları Ağı (RNDDH) Direktörü Pierre Esperance, Avrupa kamuoyunu ülkedeki gelişmeler konusunda bilgilendirdi ve müdahale gücü gönderilmesine karşı olduğunu ifade etti.
Esperance’nin verdiği bilgiye göre silahlı gruplar başkentte kontrolü ellerine geçirmiş durumda ve istediklerini yapabiliyorlar. Bunun ise ülkedeki politik elitlerin desteğiyle gerçekleştiğinin altını çiziyor. Hükümet, muhalefet partilerinin bir bölümü ve özel sektörden destek alan mafya bu nedenle halka karşı kolayca terör estirebiliyor.
Uzun yıllardır rüşvet, yolsuzluk ve yoksulluğun kol gezdiği Haiti’de siyasi krizin kısa zamanda çözülmesi ise beklenmiyor. Haiti bölgedeki uyuşturucu için önemli transit ülkelerin başında.
Askerler, siyasetçiler ve uyuşturucu baronları arasındaki bağlantılar Haiti’de de pek çok kez ortaya çıktı. Keza öldürülen Başkan Moise’nin de defalarca suç çeteleriyle yakın bağları olduğu ileri sürülüyordu.