19 Ekim 2023 09:52

Şeytanın ışıltısından insanlığın karanlığına

Şimdi durup düşünelim. Gazze semalarındaki fosfor bombasının ışıltısı Lucifer’in ayartıcılığından mı yoksa insan soyunun karanlığından mı kaynaklanmaktadır?

Fotoğraf: Ali Jadallah/AA

Halis Ulaş
Halis Ulaş

Rüyanızda hiç ateş böceği gördünüz mü bilmem. Ama eğer gördüyseniz üç vakte kadar müjdeli bir haber alacağınız anlamına geliyormuş. Ancak bu sevincin sabun köpüğü gibi kısa süreli olacağı unutulmamalıymış. Rüya tabircilerinin ateş böceğini kısa süreli bir sevinçle ilişkilendirmesi olasılıkla karanlıkta bir yanıp bir sönen büyüleyici ışıltısından olsa gerek.

Yaz başında görünür olmaya başlayan ateş böcekleri dişilerini etkileyip çiftleşebilmek için adeta yakarlar geceleri. Kısa aralıklarla yanıp sönen ışıltıları ile en güzel aşk şiirlerini gecenin gergefine nakşederler. Ateş böceklerinin ışıltılı harflerini gecenin koynuna bırakmasını luciferin adlı bir madde sağlar. Ateş böceğinin karın bölgesinde bulunan luciferin adlı madde oksijen ile reaksiyona girerek sarı ile yeşil tonlarında soğuk bir ışık üretir.

Luciferin Latince “ışık” anlamına gelen luc ya da lux kelimesi ve “getirmek” anlamına gelen fer sözcüğünün yan yana gelmesi ile “ışık getiren” anlamına kavuşur. “Aslında ateş böcekleri ışıltısını Çolpan’a, Zühre’ye, Afrodit’e, Venüs’e, Seher ya da Çoban Yıldızına yani Lucifer’e yani şeytana borçludur” desem; siz de doğal olarak “Nasıl olur da karanlıklar prensi olan şeytan ışıkla ilişkilendirilmiş ve ateş böceklerinin şiirsel ışıltısına imzasını atmıştır?” diye sorarsınız.   

Bu sorunun cevabı için sizi Eski Ahit’in Yeşaya (İşaya) Kitabına götüreceğim. Yeşaya Eski Ahit’in peygamberlik kitaplarından ilkidir. Bu kitabı İbranice aslından Latinceye IV. yüzyılda yaşamış çevirmenlerin koruyucusu olarak bilinen Aziz Jerome çevirmiştir. Yeşaya’nın 14:12. ayetinde “Ey seherin sabah yıldızı/Göklerden nasıl da düştün! /Ey ulusları ezip geçen/Nasıl da yere yıkıldın!” denilmektedir. Aziz Jerome bu bölümü Latinceye çevirirken İbranice seher yıldızı anlamına gelen “helel” (הֵילֵ֣ל ) kelimesini Lucifer olarak çevirmiştir. Böylece Jerome göklerden düşen şeytana ışık taşıyıcılığı unvanı bahşetmiştir. Her ne kadar Yeşaya Kitabında bahsedilen göklerden düşen seher yıldızının şeytan değil de milattan önce 605-562 yılları arasında yaşamış olan Babil Kralı II. Nebukadnezar olduğuna dair yorumlar olsa da Lucifer Luciferliğinden bir şey kaybetmemiştir. Aynı Jerome daha önceki bir yazımda da değindiğim gibi İncil’i İbranice’den Latinceye çevirirken Musa’nın Sina Dağında Tanrı ile karşılaştığı bölümde yer alan “Karan pnei Moshe” ifadesini “Musa’nın yüzünün etrafındaki boynuzlar” olarak çevirmiştir. Jerome İbranicede “ışıldayan”, “ışık saçan” anlamına gelen “karan” kelimesini boynuz anlamına gelen “keren” kelimesi ile karıştırınca Musa’nın yüzüne nur düşeceğine başının üzerine iki boynuz düşmüştür.

Şeytanın ışık getiren olması nedeniyle aydınlık tarafta mı yoksa karanlık tarafta mı olduğu hem Eski hem de Yeni Ahit’te kafa karışıklığına neden olmuştur. Örneğin İncil’de Lucifer’i tanımlayan seher yıldızı bizzat İsa için de kullanılmıştır. Seher yıldızının yanı sıra “aslan” da hem şeytanı hem de İsa’yı tanımlamak için kullanılmıştır.  

Tüm kötülüklerle, tüm günahlarla, tüm karanlıklarla ilişkilendirdiğimiz şeytan konusunda sanırım bizim de biraz kafamız karışık demem yanlış olmaz. Yoksa neden çok şanslı birine şeytan tüyü var ya da neden çok kurnaz birine şeytan gibi ya da neden şansa ihtiyacı olan birine şeytanın bol olsun diyelim.

Eski Ahit’te Tanrıyla eşit olmak istediği için göklerden düşen Lucifer; Kuran’da da Allah’ın meleklere Âdem’e secde edin emrine, kendisinin ateşten Âdem’in ise topraktan yaratılmış olmasını gerekçe göstererek karşı gelmesi nedeniyle cennetten kovulur. Böylece Lucifer’in yeryüzündeki mesaisi başlar; insan soyunu ışıltısı ile ayartarak hak yolundan ayırmak. 

7 Ekim’den beri Gazze semaları İsrail’in sivillerin üzerine attığı fosfor bombaları ile ışıl ışıl parlamakta. Bu ışıltı insan bedenine değdiğinde onulmaz yaralar açar. Eğer insan bedenine değmez de dumanı solunursa akciğerlerde ani hasar oluşturarak soluyan kişinin havasızlıktan boğulmasına neden olur. Ardından da solunan duman insan bedenini içten dışa doğru yaka yaka cilde kadar ilerler.

Şimdi durup düşünelim. Gazze semalarındaki fosfor bombasının ışıltısı Lucifer’in ayartıcılığından mı yoksa insan soyunun karanlığından mı kaynaklanmaktadır?

Reklam
YAZARIN DİĞER YAZILARI