Deprem sonrası dayanışma, umudu artırdı
Maraş depremlerinin ardından İzmir'e göç eden Gülsüm Yiğit ve Aliye Sakarcıoğlu yaşama tutunma çabasını Evrensel'e anlattı.
Aliye Sakarcıoğlu (solda) ve Gülsüm Yiğit (sağda) | Fotoğraflar: Ramis Sağlam/Evrensel
Ramis SAĞLAM
İzmir
Maraş merkezli depremlerin ardından başlayan zorunlu göç birçok aileyi farklı illere savurdu. Depreme biri Maraş’ta diğeri Antakya’da yakalanan iki depremzede ailenin yolu Bornova’nın Kızılay Mahallesi’nde kesişti. Gülsüm Yiğit ve Aliye Sakarcıoğlu ile deprem ve sonrasında yaşadıklarına ilişkin sohbet ettik.
Elbistan’ın Küçükyapılar köyünde yaşarken evinin depremde orta düzeyde hasar alması üzerine İzmir’e gelen Gülsüm Yiğit o günleri “Devletimizden önce insanlarımız yardımımıza koştu. Bir hafta susuz kaldık. Karı eritip su içtik. Köyümüze uzun süre gelen giden olmadı. Enkaz kaldırmaya ancak bir hafta sonra gelebildiler. Elektriğimiz yoktu. Doktor yok, yol yok… Yaşamak çok zorlaştı” diye anlatıyor.
İlk geldiklerinde çekingenlik yaşadıkları mahalledeki Kızılay Mahallesi Koruma ve Yaşatma Derneğinin gönüllüleri onları kucaklamış. Bir süre sonra kendilerine yardım eden, onlara dostluk eli uzatan derneğin kundaklanması da onları çok üzmüş. Yiğit, “Bu kadar güzel çalışmalar yapan bir yeri kim yakmaya çalışır? Geldiğimizde yatağımız, yorganımız yoktu, kabımız kacağımız yoktu. Bize devletin vermediği desteği bu dernek verdi” diyerek tepki gösterdi.
Eşinin 7 bin 500 lira emekli maaşı ile geçindiklerini; 3 bin 500 lira kira ödediklerini söyleyen Yiğit kalan parayla geçim savaşı veriyor. Yiğit “Oraları toparlansın, doktorlar gelsin, yollar yapılsın geri gideceğiz” diye ekliyor.
‘ÇARESİZLİK ÇOK ZOR’
Depremden önce eşi ve çocuklarıyla birlikte Antakya’nın Üzümdağı Mahallesi’nde yaşayan Aliye Sakarcıoğlu ise deprem gününü hatırlamak dahi istemiyor: “Herkes çaresiz bir şekilde ne yapacağını bilmeden yağmur altında kalmıştı. Enkaz altında kalanların çaresizliğine kendi çaresizliğimiz eklenmişti. Telefonlar çekmiyordu. Elimizden gelen bir şey yoktu.”
Yardımların ancak dört gün sonra geldiğini söyleyen Sakarcıoğlu, Kızılay Mahallesi’ne gelişlerine dairse “İlk gün geldiğimizde önce çok korktuk. Sonra mahalleliyle tanışıp, dayanışma gördükçe korkularımız, kaygılarımız ortadan kalktı. Devlet kurumlarından göremediğimiz dayanışmayı Kızılay Mahallesi Koruma ve Yaşatma Derneğinden gördük. Eşim geldikten sonra bir süre iş bulamadığı için çalışamadı. O zaman hep derneğin dayanışmasını gördük” diyor.
ZERRİN BEBEK YAŞAMA TUTUNMUŞ
Depremde dört aylık hamile olan Sakarcıoğlu, en çok karnındaki bebek için telaşlanmış. İzmir’e geldikten sonra dünyaya gelen bebeğe Zerrin adını vermişler. Sakarcıoğlu’nun “Beraber ağladık, beraber güldük. Bu sadece benim için değil herkes için” dediği Dernek Yöneticisi Besra Girgör ise onlar için dayanışmanın sembolü.