Sadece ilaç maliyeti 2 lira, tüccarın verdiği fiyat 1 lira
Suyundan, ilacına, gübresinden mazotuna kadar üretimde kullandığı girdileri borç yükü altında alan üreticiler yaşanan soruna çözüm bekliyor.
Volkan PEKAL
Adana
Ülkede narenciyenin büyük bölümü ihraç ediliyor. Yıllık 5 milyon tonun üzerinde narenciye üreten Türkiye’de geçen yıl 1 milyon 940 bin ton narenciye ihraç edildi. Bu nedenle ihracatta yaşanan en ufak sorun çiftçiyi zarara uğratıyor. “Savaş çıktı”, “Uçak düştü”, “Siyasi krizdi” derken her yaşanan sorunda malları elinde kalan narenciye üreticisi rekoltenin beklentilerin üzerinde gelmesine rağmen Rusya’ya ihracatın tıkanması nedeni ile sezona hüsranla başladı. Sezon açılışında 3-4 liraya satılan okitsu mandalinanın fiyatı bugünlerde 1 liraya kadar düştü, yüzde 80’i alıcı bulamadı, dalında kaldı. Krizin önümüzdeki aylarda hasat edilecek diğer türlerde de devam etmesi bekleniyor. Suyundan, ilacına, gübresinden mazotuna kadar üretimde kullandığı girdileri borç yükü altında alan üreticiler yaşanan soruna çözüm bekliyor.
“BEDAVA VERSEN ALAN YOK”
Erzin Ziraat Odası Başkan Vekili Hüseyin Erdi Korkmaz, sadece Erzin’de yaklaşık 20 bin dekara yakın alanda erkenci mandalinanın dalında kaldığını ifade etti. Geçmişte ihracatçılara verilen 50 ila 100 dolar arasında verilen prim teşvikinin birkaç yıldır verilmemesi ve yüksek girdiler nedeniyle ihracatçıların ekonomik gücüne göre ürün aldığını ifade eden Korkmaz, “İşçi sayısının azlığı, ekonomik sıkıntıların büyüklüğü nedeni ile narenciye dalında kalıyor. Kilo başına kesim maliyeti 3 lirayı buluyor. Şu an burada 3 liraya mal alımı yok. Bedava verseniz alan yok” dedi.
“ÜRETİM DÖVİZ KURU, KREDİ VE FAİZE BAĞLI”
Narenciyede firmaların işlerinin tamamını öz sermayeleri ile değil, kredi ve faizle yaptıklarını dile getiren Korkmaz, “Doların artması ihracatçı için artı. Ancak kesim, paketleme, nakliye gibi maliyetler de dolarla birlikte arttığı için karşılayamıyor. Faiz yüksek, krediler kapalı. Bu çiftçiye de olumsuz yansıdı. Ziraat Bankasından tarım destek kredileri kullanırdı, gübresini, ilacını alırdı. O bile yüksek. Çözüm bulunmazsa üretici borçlarını ödeyemeyecek, bir sonraki yıla ürünün bakımını yapamadığı için kalite düşüşü olacak. Yurt içi ve yurt dışında pazarın genişletilmesi gerekiyor. Çiftçiye, özellikle deprem bölgesindeki çiftçiye banka kredilerinde iyileştirme ve yardım yapılmasını istiyoruz” dedi.
“ÜRETİCİ SIKINTIYA GİRECEK”
Ziraat Mühendisi Enes Ertaç, “Sadece ilaçlama ve gübrelemenin bize dönüm maliyeti hemen hemen 10-15 bin lirayı buluyor. Kilo başına sadece 2 lira ilaç ve gübre masrafı söz konusu. Bahçeyi sürme ve budama da ciddi maliyetler getiriyor” dedi.
Tüm narenciye ürünlerine aynı masrafı yapmalarına rağmen işçi problemi ve ithalat sorunu öne sürülerek erkenci mandalinada çok düşük fiyat verildiğini dile getiren Ertaç, bu durumun üreticiyi sıkıntıya sokacağına dikkat çekti.
“İHRACATÇI ZARAR EDECEĞİNİ ÖNE SÜRÜYOR”
Çelebi İnanç Ergan isimli çiftçi, ihracatçıların ve tüccarların, yüksek döviz kuru nedeni ile kesim, paketleme ve nakliye maliyetlerindeki artış karşısında Rusya’nın ödediği fiyatlarla zarar edecek olmalarını öne sürerek narenciyeleri almadıklarını anlattı. Çiftçinin ise masrafını almak bir yana ürününü dalında 1 liraya alacak tüccar bulamadığını ifade eden Ergan, narenciyenin ihracatta birkaç ülkeye bağlı olduğunu belirterek “İhracatın çoğu Rusya ve Irak’a gidiyor. Romanya’yı da duyuyoruz. Ama onların belirlediği fiyat Türkiye’deki maliyetlerin altında olduğu için ihracatçılar mal almıyor” dedi.
“TÜCCAR PARASINI RİSKE ETMEK İSTEMİYOR”
Üretici ve küçük çapta tüccarlık yapan Kerim Adıyaman, Rusya’ya yapılan ticari anlaşmalarda Türkiye’nin hiçbir yaptırım gücü olmamasının bu sorunlarda payı olduğunu dile getirdi. Rusya’nın ihraç edilecek ürün için garantisi olması gerektiğini dile getiren Adıyaman, “Tüccarlar ülkemizde uygulanan ekonomi politikaları nedeni ile önünü görmemekte elindeki sermayesini riske etmek istememektedir. Rusya’nın Ukrayna ile savaşı ayrıca Rus rublesinin dolar karşısında değer kaybetmesi gibi etkenler bugün üreticilerin narenciye piyasasını düşülmesine nedendir” dedi.
İŞÇİLER KİRALARI KARŞILAYAMADIKLARI İÇİN GELMİYOR
Depremden sonra kira fiyatlarının artmasının işçilerin barınma maliyetini de artırdığını kaydeden ifade eden Adıyaman, bu nedenle işçi bulmakta da zorlandıklarını belirterek “İşçiler için toplu barınma alanları yok. Üç aylık için 50-60 bin lira kira isteniyor. Bu fiyatlarla işçi üç ayda kirasını bile çıkaramaz” dedi.
“ÇİFTÇİ SU BORCUNU BORÇLA ÖDEDİ”
Yeşilkent Sulama Kooperatifi Başkanı Mustafa Vural, çiftçilerin su faturalarını ödemekte yaşadığı güçlüklere dikkat çekerek, “Seçim öncesi yayımlanan genelge ile getirilen indirimden yararlanabilmek için çiftçilerimiz su parasını kooperatife ödemek zorunda. Bu yüzden Ziraat Bankasından tarımsal destekli kredi ya da özel bankalardan kredi almaktadırlar. Ancak, bu kredi ödemeleri gelecekte çiftçilerimizi zor durumda bırakabilir” uyarısında bulundu.
Kendisi de çiftçilik yapan Vural, “Narenciyemizi sattık ama 12’inci aya kadar çek aldık. Bu da çiftçi için çok kötü bir olay. Çünkü çiftçinin sulama kooperatifine, ilaççıya borcu var. Mazot borcu var. Bunları nereden ödeyeceğini şaşırmış durumda” ifadelerini kullandı.
“ÇİFTÇİLER ERNAR’A SAHİP ÇIKSIN”
Çiftçinin borcu borçla ödeyerek bugünlere geldiğini dile getiren Vural, uzun vadede sorunların çözümü için 1973 yılında kurulan Ernar Tarımsal Kalkınma Kooperatifinin yeniden güçlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Çiftçilerin birlikte hareket etmesinin maliyetleri düşürüp çiftçiye ürününü değerlendirebilme imkanı verdiğini dile getiren Vural, “Var olan kooperatife yıllardır çiftçimiz sahip çıkmadı. Paketleme fabrikamız hâlâ var. Bu kooperatif güçlendirilirse belki o zaman çiftçimizin derdine bir ölçüde çare olabilir” dedi.
Erzin Gönüllüleri Derneği Başkanı Hüseyin Ertaç, mandalina üretiminde Erzin’in en büyük paya sahip olmasına rağmen ürün işleme tesisleri ve geleneği olmadığını ifade etti. Evlerde sadece kullanmak için yapılan turunç reçeli dışında narenciyenin herhangi bir şekilde işlenmediğini ifade eden Ertaç, kooperatiflerle bu ürünün bölgede değerlendirilebileceğini söyledi.
“TARIM TOPRAKLARI ENERJİ BÖLGESİ İLAN EDİLDİ”
İskenderun Körfezi ile birlikte bölgenin enerji bölgesi olarak ilan edilmesinin bölgede üretilen domates, salatalıktan artık vazgeçilmesine neden olduğunu dile getiren Ertaç, “Narenciyede ortaya çıkan hastalıklar çok çeşitli ilaçlar kullanılarak yok edilmeye çalışılıyor, bu da büyük bir maliyet getiriyor. Burnaz’daki termik santral, Yumurtalık Termik Santralleri ve Osmaniye OSB varken şimdi bir de Burnaz sınırları içinde yapılmak istenen plastik tesisleri birinci sınıf tarım topraklarını ciddi olarak tehdit ediyor” dedi.
“ÇİFTÇİNİN DESTEKLENMESİ GEREKİYOR”
CHP Erzin İlçe Başkanı Ali Hamdullah Vural, narenciye pazarının sıkıntıya girdiğini dile getirdi. Vatandaşın iç piyasada alım gücünün düşük olduğuna da dikkat çeken Vural, “Üreticiden tüketiciye bir tüccar bunu 2 liradan satın alıyor. İstanbul’da semt pazarında vatandaşın eline 20 liradan geçiyor. 2 lira çok düşük. Üreticinin masrafı dahi değil. Ancak vatandaş da pahalıya yemek zorunda kalıyor” dedi.
Nakliye masrafının çok yüksek olduğunu dile getiren Vural, “Yunanistan, Mısır, İspanya’dan gelen narenciyeyle rekabet edemiyor. Çiftçiyi destekledikleri için onların maliyetleri bizimkinden daha düşük. Onlar 10 dolara veriyorsa biz 15 dolara teklif edebiliyoruz. Çözüm olarak bütçeden çiftçiye daha fazla pay ayrılmasını öneriyoruz. Akaryakıt, gübre, ilaç gibi girdilerin sübvanse edilmesi gerekiyor” dedi.
“ÇÖZÜM ÇİFTÇİNİN DESTEKLENMESİ VE ÖRGÜTLENMESİNDE”
Bugün yaşanan sorunun ihracatçının desteklenmesi ya da işçi azlığı ile açıklanamayacağını ifade eden Emek Partisi Erzin İlçe Başkanı Mehmet Özaslan, “Yaşanan sorun ülkedeki politikaların bir sonucudur. Bu bir tercih meselesidir. Üretici desteğinin kesilmesi, üreticinin piyasada kendi haline bırakılması sonucunda bugün bunlar yaşanmakta” dedi. Asıl olarak ithalatçıya değil, üreticiye destek verilmesi gerektiğini dile getiren Özaslan, “Yüksek enflasyon, yüksek kur, iç piyasada narenciyenin tüketilememesi bu noktaya gelmemizde önemli bir etken. Destek olmaması nedeni ile pamuk, buğday üretimi yıllar öncesinden bitirildi. İhracatta pazarı var diye çiftçi uzun vadede narenciyeye yöneldi. Yine en ufak sorunda çiftçinin malı elinde kaldı. Bu durumu değiştirmek biraz da üreticinin kendi elinde. Üretici örgütlenmeli. Üretici örgütlü bir güç oluşturmazsa bunların hepsini yaşamaya devam edecektir. Üretici örgütlenirse demokratik haklarını kullanırsa, mitingler, belirli bir kazanım elde edebilir” dedi.