Genç komünist Erdal Eren idam edilişinin 43. yılında mezarı başında anıldı

12 Eylül darbesinin ardından idam edilen genç komünist Erdal Eren, katledilen yoldaşları Sinan Suner ve Ercan Koca ile birlikte mezarları başında anıldı.

13 Aralık 2023 15:01
Son Güncellenme Tarihi: 13 Aralık 2023 15:23
Paylaş

12 Eylül darbesinin ardından idam edilen genç komünist Erdal Eren, katledilen yoldaşları Sinan Suner ve Ercan Koca ile birlikte mezarları başında anıldı. Erdal'ın mezarı başında Emek Gençliği adına konuşan Bilgesu Kiper, "Sinan Suner, Erdal Eren ve Ercan Koca, emperyalizmin ve savaşın karşısında bir araya gelen, sosyalizm hedefiyle birlikte mücadele eden gençlerdi. Birisi haince katledildiğinde, diğeri ondan düşen bayrağı daha yukarı kaldırmak için mücadele etmeye devam etmişti. Cesaretimiz, umudumuz, devrim ve sosyalizme inancımız işte bu birliktelikten geliyor" diyerek tüm baskılara rağmen sosyalizm, demokrasi ve özgürlük mücadelesini sürdüreceklerini ifade etti.

Mezarlığın 2 No'lu Kapısında toplanan Emek Partisi ve Emek Gençliği üyeleri Erdal, Sinan ve Ercan'ın mezarlarına yürüdü. Gençler, "Sinan Suner, Ercan Koca, Erdal Eren emperyalizme ve savaşa karşı mücadelemizde yaşıyor" yazılı pankartla yürürken sık sık, "Yaşasın devrim ve sosyalizm", "Sermayeye değil, eğitime bütçe", "Savaşa değil, eğitime bütçe", "Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm", "Denizlerden Erdal'a, gençlik emeğin saflarında", "Yusuf, Hüseyin, Deniz sürüyor, sürecek mücadelemiz", "Özak İşçisi yalnız değildir", "Savaşa hayır, barış hemen şimdi" sloganları atıldı. Anmaya Tüm-Bel-Sen, İnsan Hakları Derneği ile Devrimci 78'liler Federasyonu yöneticileri de destek verdi.

Erdal Eren anması

"ERDALLAR İLE TÜRKİYE GENÇLiĞİ CEZALANDIRILMAK İSTENDİ"

Erdal'ın mezarı başında Emek Gençliği adına konuşan Bilgesu Kiper, "Erdal Eren, 43 yıl önce sermaye darbesi tarafından katledildi! Gençliğin, emekçilerinin sesinin dört bir yandan meydanlara ulaşmasının karşısına asker postalları dikilmişti. Gençliğin kendi değiştirici gücünü fark etmesinin, iradesini emekçi sınıfın mücadelesiyle birleştirip bilimsel sosyalizm saflarında birleşmesinin sembollerinden birisi Erdal Eren'di. Erdal'ın idamı ile cezalandırılmak istenen Türkiye gençliğinin örgütlü gücünün talepleri, geleceğine sahip çıkma iddiasıydı. Erdallar, içerisinde yaşadıkları haksız, hukuksuz sistemi değiştirmeye çüret ederek yola çıkmış, bağımsızlık-demokrasi-sosyalizm mücadelesinde buluşmuştu. Bugün de bu mücadele, Erdalların bayrağını taşıyanların elinde, parasız, bilimsel, demokratik eğitim talebi için birleşen gençlerle, eşit ve özgür bir dünyanın özlemiyle sosyalizm saflarında birleşenlerle büyüyor" dedi.

"ERDALLARIN MÜCADELESİ EMEKÇİLERİN EMEĞİNİN ÇALINMASINA KARŞIYDI"

"Erdalların mücadelesinin , emekçilerin emeğinden alınanların burjuvazinin cebine girmesine karşıydı" diyerek konuşmaya devam eden Kiper; "Bugün bu sömürü düzeni devam ediyor. Tek adam yönetimi, bütün ekonomi plan ve programlarında emekçilerin cebinden aldıklarını vergi aflarıyla, teşviklerle sermayedarlara veriyor. Bütçe planlarında Türkiye gençliğinin uğruna sokaklara döküldüğü barınma, beslenme gibi temel ihtiyaçların karşılanmasına dair tek bir kalem bulunmazken, sermayenin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik onlarca plan yapılıyor. Bugün üniversite gençliği, barınamıyor, beslenemiyor, nitelikli eğitim alamıyor. Binlerce genç geçimini sağlayabilmek için okurken çalışmak zorunda. Lise gençliği geleceğini göremez halde. Meslek liseli gençler ucuz iş gücü cenneti olarak değerlendiriliyor. Gençliğin tüm ihtiyaçları ve talepleri görmezden gelinirken sermayedarlar ihya ediliyor!" dedi. Tek adam yönetiminin büyüttüğü sermaye gruplarının dünyanın her yerinde savaş politikalarını araç edinerek kârına kâr katan büyük emperyalistlerin güdümünde çalıştığını ifade eden Kiper, "Savaş politikalarının derinleşmesine hizmet ediyor. Bir taraftan Filistin'liler için gözyaşı döküp mitingler düzenlerken, bir taraftan da Gazzenin başına düşen mermiler için gerekli çelik üretimini Türkiye'de yapıyor. İsrail'e de bu çeliği gönderiyor. Ticaret anlaşmalarını devam ettiriyor. Sevkiyatlar devam ediyor. Ticaret hacmi büyüyor. Yüzde yüze varan vergi indirimi ve milyonlarca liralık teşvikle silah şirketleri büyütülüyor! Türkiye gençliği işte böyle bir ikiyüzlülüğün, böyle bir savaş cenderesinin içerisinde" diye konuştu.

"DİRSEK ÇÜRÜTTÜĞÜMÜZ ÜNİVERSİTE SIRALARINDA GELECEKSİZLİĞİMİZ YAZIYOR"

Tüm bunlar olurken üniversite gençliğinin KYK yurtlarında ölmeden barınmaya, üniversite yemekhanelerinde zehirlenmeden beslenmeye çalıştığını hatırlatan Kiper, "Eğitim almak için dirseklerimizi çürüttüğümüz üniversite sıralarında geleceksizliğimiz yazıyor. Gençliğin bulunduğu alanlarda kendi karar mekanizmalarıyla iradesini ortaya koyduğu tüm alanlar baskı ve saldırılarla karşı karşıya. Topluluklarından kol ve klüplerine, öğrenci temsil kurullarına bir araya gelebildiğimiz her alan tek adam yönetiminin saldırılarıyla kuşatılmak isteniyor. Çünkü her bir üretimimiz, her bir buluşmamız bu düzenin karşısında, tek adam yönetiminin karşısında örgütlenme potansiyelini taşıyor. Okul sıralarına başladığımız ilk günlerden itibaren bizlere salık verilen en önemli öğüt: Bir başına yaşa, kendini kurtar, bu düzen böyle gelmiş böyle gider, çok çalış ve kendi yaşamını kur. Bütün baskı ve saldırılar buna uymamız için gerçekleştiriliyor. Yaşadığımız bu düzenin tüm yükünü tek başına sırtlanalım, değişemeyeceğine inanalım, birbirimizden kuvvet almayalım diye birleşebileceğimiz bütün kapılar bazen polisiyle, bazen rektörüyle, bazen de lise müdürleriyle üzerimize çarpılıyor. Geçtiğimiz aylarda bir asansör cinayetinde kaybettiğimiz Zeren Ertaş bizim kızkardeşimizdir, yaşamak istiyoruz, ölmeye değil okumaya geldik sloganlarıyla sokaklara dökülen Ankara'dan İzmir'e, Sivas'tan İstanbula ülkenin dört bir yanında binlerce üniversiteli genç, bu yaşam kavgasında asla bir başımıza olmadığımızı, yaşamak için bir araya gelmenin aciliyetini, örgütlenmenin aciliyetini gösteriyor" dedi.

Erdal Eren anması

Tam da böyle bir dönemde, idamından 43 yıl sonra bile Erdal Eren'in mücadelesinin gençlik mücadelesinin saflarını nasıl sıklaştıracağımızın yönünü gösteriyor, diyen Kiper; "Erdal Eren, Ankara'nın hemen her lisesinde örgütlenen Ankara Ortaöğrenimliker Derneği (ANOD) üyesiydi. Erdal Eren ve yoldaşları, liselerden amfilere gençliğin kendi talepleri etrafında birleşebileceği alanları örgütlüyorlardı. Gençliğin kendi iradesini ortaya koyduğu öğrenci temsilcilikleri, dernekler, topluluklar ve bunlar etrafında mücadelenin kazandırdıkları bugün hâlâ gençlik mücadelesinin sonuçlar çıkarttığı, mücadele alanlarını korumaya ve ilerletmeye çabaladığı temelleri oluşturuyor. Bu mücadeleyi emekçi sınıfın mücadelesiyle birleştirmek, bilimsel sosyalizmin saflarında örgütlenmek, komünist gençler olarak mücadelenin önderliğine soyunmak, koşullar ne olursa olsun geleceğe nasıl bir mesaj bırakacağını düşünerek yaşamak Erdal Eren'in, Sinan Suner'in, Ercan Koca'nın bıraktığı mirastır" dedi.

"CESARETİMİZ, UMUDUMUZ, BU BİRLİKTELİKTEN GELİYOR"

Kiper konuşmasının devamında şöyle konuştu: "Sinan Suner, Erdal Eren ve Ercan Koca, emperyalizmin ve savaşın karşısında bir araya gelen, sosyalizm hedefiyle birlikte mücadele eden gençlerdi. Birisi haince katledildiğinde, diğeri ondan düşen bayrağı daha yukarı kaldırmak için mücadele etmeye devam etmişti. Şimdi direnmeye devam eden Özak İşçilerinin direnişine bakalım. İşçi kadınlar, direnişin mücadelenin, birlikte mücadele etmenin kendilerine cesaret verdiğini anlatıyor. Cesaretimiz, umudumuz, devrim ve sosyalizme inancımız işte bu birliktelikten geliyor. En büyük gücümüz fakültelerimizde, lise sıralarında, atölyelerde bir araya geldiğimiz, yaşamın her alanını değiştirmek için var gücümüzle birlikte çalıştığımız arkadaşlarımız, yoldaşlarımızdır. Bu güç aynı Erdal'da olduğu gibi, komünist bir bilinçle, işçi sınıfının partisiyle birleştiğinde insanlık tarihine yazılır, geleceğe taşınır. Unutmayalım! 12 Eylül gecesi cuntacılar egemenliğini ilan etmiştir ancak 13 Eylül sabahında Ankara'da Altındağ'da 'Sıkıyönetim sökmedi, cunta da sökmeyecek' yazıları duvarları kaplamıştır. Tüm baskı ve saldırılara rağmen gençlik bağımsızlık, demokrasi, sosyalizm mücadelesinden vazgeçmemiştir. Bugün de vazgeçmiyoruz! Erdal'ın Denizlerden aldığı mücadele bayrağını, Ankara'nın her mahallesinde, üniversitelerinde, liselerinde dalgalandıracağız. Emek Gençliği olarak tüm gençleri bu mücadeleyi sahiplenmeye, Erdalların mücadele mirasını büyütmeye çağırıyoruz!"

"ÖZAK İŞÇİLERİNİN ONURLU MÜCADELESİ TARİHTE YERİNİ ALACAKTIR"

Kiper'in ardından söz alan Emek Partisi GYK üyesi Deniz Ortakçı da şöyle konuştu: "Merhaba Erdal'ın, Deniz'in, Şebnem'in yoldaşları. Tam 43 yıl önce Erdal'ı bizden kopardılar. Ancak biz 43 yıldır hâlâ Erdal'ı anlatıyoruz. Darbenin hangi gerekçelerle uygulandığını biliyoruz. 43 yıl önce köylülerin öğrencilerin talepleri ekseninde mücadelesinden korkarak 12 Eylül darbesini uyguladılar. Kenan Evren ve dönemin darbe savunucuları kara bir leke olarak kaldılar. Ama bizler Erdal'ı ve onun onurlu mücadelesini anabiliyoruz. Erdal ve diğerleri o dönem işçi sınıfının mücadelesini yükselten gençleriydi. Bugün de durum aynı. Özak direnişi karşısında devletin tüm güçlerinin işçilerin karşısında yer aldığını görüyoruz. Bugün de partimizin vekilleriyle birlikte işçiler bir kez daha sert müdahaleye karşı karşıya kaldılar. Buradan bir kez daha yineliyoruz: gözaltıları serbest bırakın. Özak işçilerinin haklı taleplerini tanıyın. Özak işçilerinin onurlu mücadelesi tarihte yerini alacak ve Özak işçisi kazanacaktır" dedi.

Erdal Eren anması. Ercan Koca mezarı

Erdal Eren anması. Sinan Suner mezarı

(Ankara/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

SES İzmir 1 No’lu Şube Sekreteri: Kırmızı çizgimiz yoksulluk sınırıdır

SONRAKİ HABER

Buca’dan restoran işçisi asgari ücrete dair yazdı: Sadece işçilerin sorunu değil

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa