18 Aralık 2023 04:15

Duyguları tam ortadan bölen sınırların hikayesi: Baştan Başa

Tutuklu yazarlardan biri olan Sadık Aslan bu kez öykü kitabıyla okur karşısına çıktı. Baştan Başa adlı kitapta Aslan, öyküleriyle sınır hattının gereksizliğini ortaya koyuyor.

Fotoğraf, Sadık Aslan'ın kişisel arşivinden alınmıştır

Paylaş

Şerif KARATAŞ

Tutuklu yazarlardan biri olan Sadık Aslan bu kez öykü kitabıyla okur karşısına çıktı. Baştan Başa adlı kitapta Aslan, öyküleriyle sınır hattının gereksizliğini ortaya koyuyor. Dipnot Yayınlarından çıkan kitap 14 kısa öyküden oluşuyor. Kitaptaki öyküler arasında bir geçişkenlik de söz konusu. Bunun en önemli nedeni de öykülerin ağırlıklı olarak sınır hattında geçmesi. Baştan Başa kitabından önce kaleme aldığı ve Kor Kitap’tan çıkan İklim Kahverengi romanında Aslan, sınır hattında yaşananları; Kürt gençlerinin ve onların politikleşmesi üzerinden bir anlatı kuruyordu. Yazar bu kez sıradan, sade insanların gündelik hayatları üzerine yoğunlaşıyor.

Sadık Aslan'ın Baştan Başa kitabının kapağı

ÖYKÜLER AYNI ZAMANDA TARİHİ BELGELER

Sınırın Kürt halkı ve tarihi için önemli bir yerde durduğunu söylemeye gerek yok. Aynı coğrafyada sınırları çizilmiş dört farklı ülkede varlıklarını baskı ve asimilasyona karşı sürdürmeye çalışan Kürtler, mücadelelerini günümüze kadar ağır bedeller ödeyerek taşıyabildiler. Bugün de değişen pek bir şey olmasa da varlıklarını kabul ettirmeyi başardılar. Bu kısa hatırlatmadan sonra tekrar Aslan’ın öykü kitabına dönelim. Baştan Başa öykülerini, İklim Kahverengi romanının devamı gibi ya da onu tamamlayan öyküler olarak okumak mümkün. Bahsedilen sınır hattı da Türkiye ile Suriye sınırı. Yazarın öykülerini taşıdığı kentlere Türk Silahlı Kuvvetleri ve desteklediği cihatçı gruplar, askeri operasyonlar da düzenlemişti. Burada belirtmek gerekir ki öykülerde geçen tarih, bu zamanlardan daha önceki dönemlerde geçiyor. Bu bakımdan yazarın öyküleri aynı zamanda bir belgesel işlevini de görüyor.

"SIRADAN" İNSANLARIN SADE HİKAYELERİ

Yazar sıradan insanların öykülerini sade bir dille ve kısa cümlelerle anlatıyor. Başlarken belirtiğimiz üzere yazar sınırın gereksizliğini, yoksulların hikayeleri üzerinden ele alıyor. Gözle birbirlerini görebilen en ufak sesi karşılıklı olarak işiten yerleşim yerlerinin arasındaki engel ise sınır telleri ve askerler oluyor. Türkiye’den göç etmek zorunda bırakılanların da izleri öykülerde okurun karşısına çıkıyor. Adıyaman’dan Dersim’e ve daha pek çok kentten sınırın diğer tarafına Rojava’nın kentlerine göç edenlerin öyküleri...

TAHLİYESİ KEYFİ ŞEKİLDE ENGELLENİYOR

18 yıldır Elâzığ Cezaevinde siyasi mahpus olan Yazar Aslan’ın iki kez keyfi olarak tahliyesi ertelendi. Geçen mayıs ayında “Anayasa’dan bahsettiği için” tahliyesi ertelenen Yazar Sadık Aslan’ın tahliyesi idare ve gözlem kurulunun yeni bir kararıyla 14 Kasım’da 3 ay daha ertelenmişti. Umarız bu kez Aslan fiziki özgürlüğüne kavuşur. Yazarın öykülerine konu olan sınırlar yüz yılı geride bırakan Lozan Antlaşmasıyla çizildi. Sınırın akıbetini bilmeyiz ama en azından daha insani koşulların olduğu bir sınır hattı olur. Aslan’ın öyküleri de belki de buna katkı verir.

ÖNCEKİ HABER

Sudan daha derin bölünmenin eşiğinde

SONRAKİ HABER

Aile Bakanlığı ve MEB'in bütçe görüşmesi tüm itirazlara rağmen kabul edildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa