10 Ocak 2024 01:17

"Made in Bangladesh” ve Özak işçilerinin mücadelesi

Kadınlar; Shimu’nun öncü azmi ve sarsılmaz iradesinden de beslenerek haksızlıklara beraber göğüs geriyor, kız kardeşlik/yoldaşlık ilkesiyle birbirlerine sahip çıkıyorlar.

Paylaş

Malik ASLAN

İstanbul Üniversitesi

 

Özak Tekstil işçilerinin haklarını kazanmak için sürdürdükleri direniş, tüm engellere rağmen bir ayı aşkın süredir kararlılıkla devam etmekte. Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) üyesi işçiler; sendika değiştirme baskısı ve işten atmalara karşı anayasal haklarından vazgeçmeyip dayanışmayı giderek büyütüyorlar.

2019 tarihli Bangladeş yapımı “Made in Bangladesh” filminde ise Özak Tekstil işçilerinkine benzer bir mücadeleye tanık oluyoruz. Hikâyesini takip ettiğimiz Shimu (Reekita Nondine), Dhaka’daki Modern Konfeksiyon adlı bir tekstil fabrikasında çalışan genç bir kadındır. Fabrikanın neredeyse tamamını oluşturan tüm işçi kadınlar gibi patronların baskılarıyla yüzleşmekte, ağır çalışma koşullarına karşılık maaşını vakitlice alamamaktadır. Film daha ilk sahnesinden izleyiciyi kıskıvrak yakalayıp nemli duvarları ve bakımsız tezgâhlarından ihmalkârlık akan eski bir fabrikanın içine fırlatıyor. Tüm işler olağan akışında devam ederken bir anda patlak veren yangın kargaşaya neden oluyor ve çok geçmeden Moyna isimli işçinin hayatını kaybettiğini anlıyoruz. Üstelik bu, fabrikada yaşanan ilk felaket de değil. Daha birkaç ay önce başka bir işçinin parmağını makineye kaptırması Shimu ve arkadaşları tarafından kanıksanmış görünüyor.

İŞÇİLERİN SENDİKAL MÜCADELESİ

Fakat yaşanan bu son felaketten sonra karakterlerimizin hayatı geri dönülemez bir yola sapıyor. Haklarını alamayan, öfkelerini nasıl yansıtacaklarını kestiremeyen, umutsuzluk ve çaresizlik içindeki işçi kadınlar; Shimu ile tesadüfen yolları kesişen bir kadın dayanışması mensubu Nasima (Shahana Goswami) sayesinde, iş hukuku ve işçi haklarını öğreniyor ve sendika kurma mücadelesine girişiyorlar. Shimu’nun liderliği ile sendika tescili için %30 işçi imzasına ulaşmayı amaç edinen kadınlar gerek iş yerindeki erkek patronları gerekse evlerini paylaştıkları kişiler (çoğunlukla eş) tarafından tehdit ve baskılara göğüs germek zorunda kalıyor, sindirilmek isteniyorlar. Bu noktadan hareketle filmin feminist perspektifinin de altını çizmekte fayda var. İşçi kadınlar sadece sınıfsal adaletsizliğe maruz kalmıyor, aynı zamanda cinsiyet temelli ötekileştirmeyle de boğuşuyorlar. Sırf kadın oldukları için daha az ücretle çalışıyor, patron boyunduruğu ve alternatif bir “çözüm” olarak dayatılan evlilik kurumu kıskacında yaşama tutunma savaşı veriyorlar. Daha iyi bir yaşam uğruna evli patronu Reza’nın (Shatabdi Wadud) kendisine duyduğu, hiç de masum olmayan ilgiye büyük umutlar bağlayan Daliya’nın (Novera Rahman) sonda yaşadığı hayal kırıklığı ve artan toplumsal baskılara dayanamayıp çıkış yolunu hayat kadınlığında bulması, meselenin vahametini kanıtlar nitelikte. Shimu’nun evliliği ise her ne kadar ilk bakışta mutlu bir birliktelik izlenimi uyandırsa dahi sendikal mücadeleye önderlik ettiği andan itibaren eşinden gelen çeşitli şiddet biçimleriyle yüzleşmesi, yoksul Bangladeş kadınlarının içinde bulundukları içler acısı durumu gözler önüne seriyor. Yönetmen Rubaiyat Hossain’in kahramanımızın dilinden aktardığı gibi: “Bizler kadınız. Evliysek de mahvoluruz, değilsek de.”

OMUZ OMUZA PATRONA KARŞI

Altı çizilmesi gereken en önemli nokta ise karakterlerimizin karşılaştıkları tüm zorluklara ve engelleme girişimlerine, örgütledikleri dayanışmadan güç alarak direnebilmesi. Aldıkları maaşın, gün içinde hazırladıkları binlerce ürünün sadece birkaç tanesinin satış fiyatına denk olduğunun bilincindeki kadınlar; Shimu’nun öncü azmi ve sarsılmaz iradesinden de beslenerek haksızlıklara beraber göğüs geriyor, kız kardeşlik/yoldaşlık ilkesiyle birbirlerine sahip çıkıyorlar. Zaman zaman tereddüde kapılıp yoğun tartışmalara girişseler de dayanışmadan başka çarelerinin olmadığı farkındalığı ile mücadeleyi sürdürmeleri, patronların ve yozlaşmış bürokrasinin gözünü korkutmayı başarabiliyor.

“Made in Bangladesh” sinemasal anlatı biçimleri bağlamında yeni şeyler vadetmemesine rağmen, güçlü tasvirleri ve sosyopolitik mahiyeti ile izlenmeye layık bir eser.

ÖNCEKİ HABER

Boğaziçi’de yeniden yankılanan direnişin sesi

SONRAKİ HABER

Özal’ın araladığı kapıyı Erdoğan açıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa