Tek adam sisteminde arşa çıktı: Erdoğan’ın çarkları
“Siyasi manevra yeteneği” diye övünülen Erdoğan’ın söylem ve politikalarındaki çark etmeler, özellikle cumhurbaşkanının geniş yetkilerle donatıldığı tek adam sisteminde arşa çıktı.
Fotoğraf: Doğukan Keskinkılıç/AA
Birkan BULUT – Uğur ZENGİN
Ankara-İstanbul
İktidardakilerin “siyasi manevra yeteneği” diyerek övündüğü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylem ve politikalarındaki sıkça çark etmeleri, özellikle Cumhurbaşkanının geniş yetkilerle donatıldığı tek adam sisteminde arşa çıktı. Ekonomide, dış ve iç politikada sıkışmışlığa meşhur “U” dönüşleriyle çözmeye çalışan Erdoğan yönetiminde sistem dikiş tutmuyor.
İSVEÇ ŞOK OLACAKTI, NATO ÜYESİ OLDU
İsveç’in NATO’ya üyeliğine “teröre destek” ve F-16 pazarlıklarıyla karşı çıkan Erdoğan, Biden’dan alınan sözler ve İsveç’in bazı yasal değişikliklere gittiği gerekçesiyle hızla döndü. Oysa Finlandiya’nın üyeliğine “F-16 sözünüzde durmadınız” diyen Erdoğan, “İcabında Finlandiya’yla ilgili farklı mesaj verebiliriz. Verdiğimiz zaman İsveç şok olacak” demişti. İsveç’in üyeliğinin TBMM’de onaylanmasının ardından AKP’nin talepleri kabul edildi mi diye gözle ABD’ye döndü. Reuters’ın son haberine göre Biden 20 milyar dolarlık F-16 alımı ve modernizasyon kitleri satışı için kongreye mektup gönderdi. ABD Dışişleri Bakanlığından “Biden destekliyor ama kongrenin süreçte kilit rolü var” açıklaması geldi.
ARAP SERMAYESİNE BAĞIMLILIĞI ARTIRDI
Gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın 2018 yılında Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğunda öldürülmesi sonrasında gerilen ipler yumuşadı. 2022’de ilişkileri düzelten Erdoğan, genel seçimlere giderken döviz sıkışıklığını aşmanın yolunu Arap sermayesinde aradı. Sözünü tutarak seçimleri kazanınca “şükran turu”na çıktı. Ancak Arap sermayesine bağımlılığın ne boyuta geldiğini, Riyad’da Süper Kupa finalinde yaşanan skandal gözler önüne serdi.
"RABİA" GİTTİ, İKİ ELLE SARILDI
Erdoğan, Mısır’daki Müslüman Kardeşler rejimini devirdiği için kendisine “darbeci” Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi ile barıştı. Bir dönem kürsülerden “Rabia” işaretini eksik etmeyen Erdoğan, iki eliyle “Katil Sisi’yi selamladı.
AKDENİZ’DE DOST ARAYIŞI
Zaman zaman tansiyonun yükseldiği Yunanistan ile kavga eden Erdoğan, yakın zaman önce “Benim için artık öyle biri yok” dediği Başbakan Miçotakis’i ziyaret etti, samimi pozlar verdi. Erdoğan’ın seçimlerden sonraki ziyaretlerindeki Atina durağı, “Batıyla normalleşme çabasında ilk adım” yorumlarına neden oldu.
Akdeniz’deki enerji politikalarında uzun süre yalnızlaşan Erdoğan yönetimi, Yunanistan’ın yanı sıra İsrail yönetimiyle de normalleşme adımları atmış, işgal altındaki Filistin davasını gündeminden çıkarmıştı. 7 Ekim’de Gazze’ye yönelik insanlık dışı katliamlar karşısında Netanyahu yönetimini sıkça hedef alsa da ticari ve diplomatik ilişkilerin kaldırılması taleplerine kulak tıkadı.
"KATİL ESED"E HEYETLER GİDİYOR
Dışarıdaki en önemli çarklardan biri de Suriye iç savaşı oldu. Rejimin hızla yıkılması için cihatçı grupların desteklenmesiyle Türkiye’nin tarafı ilan edilen savaşta beklenen olmadı. Erdoğan’ın Emevi Camii’nde namaz kılma hayalleri suya düşünce, önce iki ülkenin istihbarat örgütleri, ardından dış işleri bakanlıkları görüşmelere başladı. Suriye’de çok sayıda askerin yaşamını yitirmesine yol açan askeri varlığını sürdüren iktidar, rejimi deviremeyeceğini anlayınca zararın neresinden döneceğini hesap ediyor.
İKİ AY GEÇMEDEN 360 DERECE DÖNDÜ
15 Mart 2022’de CHP’ye “Seçimi kazandığımızda mültecileri göndermeyeceğiz” diyen Erdoğan, iki ay dolmadan iki kere çark etti. Tepkiler üzerine 18 Nisan’da “Suriyeli kardeşlerimizin gönüllü ve onurlu geri dönüşleri için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz” diye Erdoğan, 9 Mayıs’ta ise “Suriye’den savaştan çıkıp ülkemize sığınan bu kardeşlerimize sonuna kadar sahip çıkacağız” dedi.
Erdoğan’ın ülke içindeki söylemlerinde çark etmelerinde ise liste uzun. Ancak Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin en önemli dayanaklarından olan yüzde 50+1 ile seçilme şartı, oy desteği azalan Erdoğan’ı pişman etti. Bunu ilk kez Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile 2021’de paylaşan Erdoğan, “50+1’i o zaman bu kadar sıkı bir şeye bağlamamamız gerekirmiş” demişti. Geçtiğimiz aylarda gündeme getirince ortağı MHP Lideri Bahçeli’nin de tepkisini çeken Erdoğan, şimdilik bu gündemi rafa kaldırmış durumda.
AYASOFYA’DA BİR ÖYLE BİR BÖYLE
İç politikada en çok kullanılan ve hızla çark edilen uygulamalardan biri de Ayasofya oldu. Erdoğan, Ayasofya camiye çevrilmeden sadece bir yıl önce, “Bu işin siyasi boyutu var. Yan tarafta Sultanahmet’i doldurmayacaksın, Ayasofya’yı dolduralım diyeceksin. Bu oyunlara gelmeyelim. Ben bir siyasi lider olarak bu oyuna gelecek kadar istikametimi kaybetmedim” açıklamasını yaptı. Danıştayın müze kararını iptalinin ardından temmuz 2020’de ise Cumhurbaşkanlığı kararıyla Ayasofya cami olarak ibadete açıldı, Erdoğan “Yurt dışından gelen tepkiler bizi bağlamaz” dedi. 2023 genel seçim öncesi Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun, “Bazı bölümler turistlerin ziyaretine açılabilir” sözlerine ise “Yazıklar olsun sana” diye yanıt verdi. Hemen ardından Ayasofya’da deprem hazırlığı gerekçesiyle yıllarca sürecek restorasyon yapılacağı duyuruldu. Son olarak Ayasofya’nın üst kısmının 25 avro giriş ücreti karşılığı turistik gezilere açıldığı duyuruldu.
EKONOMİ POLİTİKASI DÖNME DOLAP: BİR NAS, BİR FAİZ…
Erdoğan, döviz kuru ve faiz politikasında ‘keskin salınımlar’ gerçekleştirdi. 2018 yılından bu yana faiz ve kur politikası kısa aralıklarla 180 derece değişti. Faiz indirimlerini bazen “Nas var nas” diyerek gerekçelendiren Erdoğan, faize karşı mücadele ettiğini sık sık dile getirse de son yıllarda Türkiye en çok faiz veren ülkelerden oldu. “Yüksek kur-düşük faiz” ile ihracatçı sermaye büyük kârlar elde ederken, düşük faiz ile artan döviz kurlarına bağlı olarak ham madde maliyeti artan sanayi patronları söz konusu politikadan rahatsız oldu. 2018 yılında ‘başkanlık sistemi’ ile tekrar Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan, 2019 yılı ile birlikte ekonomi politikasında 4 kere ‘faiz-kur’ dönüşü gerçekleştirdi.
RAHİP KRİZİYLE FAİZ ARTTI
2018 yılında Murat Çetinkaya, Merkez Bankası başkanıyken nisan ayında yüzde 8 olan politika faizi, Rahip Brunson krizi ile birlikte eylül ayına kadar yüzde 24’e çekildi. Nisan 2018’de 4.10 TL olan dolar kuru eylül ayında 5.59 TL’ye yükseldi.
UYSAL’I GÖREVE GETİRDİ, FAİZ DÜŞTÜ
Murat Çetinkaya’yı görevden alan Erdoğan, Murat Uysal’ı Merkez Bankası Başkanlığına atadı. Uysal ile birlikte yeniden “düşük faiz-yüksek kur” politikası izlendi. Temmuz 2019’da faiz indirimlerine başlayan Uysal, yüzde 24 ile teslim aldığı politika faizini temmuz 2019’da yüzde 19.75’e indirdi. Dolar/TL kuru 5.64 seviyesindeydi. Aydan aya faiz indirimlerine devam eden Uysal, eylül 2020’ye gelindiğinde faizi yüzde 10.25’e çekti. Kur ise aynı dönemde 5.64’ten 7.63 seviyesine çıktı.
MERKEZE SARAY’DAN ATAMA YAPTI, FAİZ ARTTI
Ardından Murat Uysal’ı görevden alan Erdoğan, Naci Ağbal’ı Merkez Bankası Başkanlığına atadı. Ağbal, Murat Uysal’ın aksine politika faizini yüzde 10.25’ten yüzde 15’e çekti. Ağbal’ın Merkez Bankası başkanlığı kısa sürdü. Toplam üç faiz artışı gerçekleştiren Ağbal, mart 2021’de politika faizini yüzde 19’a çekti. Ağbal döneminde dolar/TL 7.84’ten 8.36’ya çıktı.
AĞBAL’I DA GÖREVDEN ALDIE
rdoğan, Ağbal’ı da görevden aldı, Yeni Şafak gazetesinden Şahap Kavcıoğlu dönemi başladı. Erdoğan, “Bu görevde olduğum sürece faizle mücadelemi sonuna kadar sürdüreceğim” demişti. Kavcıoğlu eylül 2021’de politika faiz indirimlerine başladı. Mart 2021’de politika faizini yüzde 18’den devralan Kavcıoğlu, faizi yüzde 8.5’a kadar indirdi. Kavcıoğlu görevi devraldığında dolar/TL kuru 8.88 idi.
2023 MART’TAN SONRA: FAİZ YÜZDE 8.5’TEN YÜZDE 45’E…
2023 genel seçimlerinin ardından kur/faiz politikasında tekrar 180 derece yön değiştiren Erdoğan, Hafize Gaye Erkan’ı Merkez Bankası Başkanlığına, Mehmet Şimşek’i Hazine ve Maliye Bakanlığına getirdi. İlk toplantıda yüzde 8.5 olan politika faizi yüzde 15’e çekildi. Dün gerçekleştirilen toplantıda ise faiz yüzde 45’e çekildi. Toplam faiz, Erkan başkanlığı döneminde 3650 baz puan artırılmış oldu.