İzmir’de çeşitli iş kollarında çalışan kamu işçileri: Ek protokol kayıpları karşılamıyor
İzmir'de çeşitli iş kollarından işçiler, Türk-İş’in eylemsizliği nedeniyle sürekli kayıplar yaşadıklarını ve ek protokolün beklentileri karşılamaktan uzak olduğunu ifade ediyor.
Fotoğraf: Hilal Tok/Evrensel
Emine UYAR
İzmir
“Eylem kararları alacağız” diyerek toplanan Türk-İş’in, “Biz anlaştık” diyerek açıklama yapması sonrası imzalanan ek protokol kamu iş yerlerinde tartışılmaya devam ediyor. Çeşitli iş kollarından işçiler, Türk-İş’in eylemsizliği nedeniyle sürekli kayıplar yaşadıklarını ve ek protokolün beklentileri karşılamaktan uzak olduğunu ifade ediyor.
Kamu iş yerlerinde ek zam talebi ile birlikte tüm kamu sözleşmelerinin ocak ayından başlatılması, ücret farklılıklarının ortadan kaldırılması ve ücretlerden alınan verginin yüzde 15’te sabitlenerek ocak ayında alınan ücretin aralık ayında da aynı olması talepleri İzmir’deki kamu işçilerinin de talepleri idi. Bu taleplerle Alaybey Tersanesi işçileri de iş yeri önünden Karşıyaka Çarşı’ya yürümüştü.
"GERÇEK ENFLASYON YANSIMIYOR"
Türk-İş ve Hak-İş’in Çalışma Bakanlığı ile anlaşmasının ardından farklı iş kollarından işçilere ek protokolü nasıl karşıladıklarını sorduk. TCDD’de çalışan bir demir yolu işçisi ek protokolün içinde bir şey olmadığını belirterek, “Mart ve eylül aylarında enflasyon farkı alıyoruz. Geçen yıl sözleşmenin ilk yılıydı. Zam aldıktan sonra birinci dönemin ikinci 6 ayında yüzde 15 üstüne enflasyon farkı almamız gerekirken enflasyon düşük açıklandığı için fark alamadık. Burada bir kaybımız oldu. Bu yıl da her şeyin fiyatı iki katından fazla arttı. Geçen yıl nisan ayında 18 lira olan benzin şu an 41 küsurlara geldi. Bu her şey için geçerli. Gerçek enflasyon yansıtılmadığı için ücretlerimiz giderek eridi. Memurlarla aramızda iki kattan fazla fark oluştu. İlk girdiğimizde memurlarla aynı ücreti alıyorduk. Eski işçiler memurlardan daha yüksek alıyordu” dedi.
"İKİ ELMA ALAMAZ OLDUK"
Geçen yıl ev tutanların kiralarının 7-8 bin lira dolayında olduğunu ama zam geldiğinde ev sahiplerinin iki katına çıkardığını belirten işçi, “Yeni giren işçilerin ücretleri 20-21 bin dolayında. Taşeronda çalışanlarla aynı ücreti alıyoruz. İş kolumuz riskli. Ölüm tehlikesi yaşayan arkadaşlar var. Ocakta 25 bin lira yattı ücret, aralıkta 19 bin lira aldım. İkramiyelerimizi de tam maaş kadar alamıyoruz. 4 ikramiye alıyoruz, 2’si vergiye gidiyor. Bekar olarak kendimi geçindiremiyorum. Evli olanlar çok daha fazla eziliyor. 500-600 lira vermeden marketten çıkamıyoruz. Altında kaldık zamların, iki elma alamaz olduk” dedi.
"SOKAĞA ÇIKMAK GEREKİYOR"
Bir başka demir yolu işçisi, “Türk-İş’in yaptığı yanlışların sonucunu yaşıyoruz. TÜİK gerçek rakamları açıklamadığı için hep geriye gidiyoruz. Eylülden marta kadar olanları topladığımızda enflasyon farkı yüzde 20 garanti idi (yüzde 14 artı 3’erden 6 tahmini), ek protokolle yüzde 32 alındı. Yüzde 12’lik bir fark gelişti. Tarih yine aynı, martta alacağız bu zammı. Önümüzdeki sözleşme ocak 2025’te olacak. Saat ücreti ile çalışıyoruz ve saat ücretleri giderek düşüyor. 10 yıldır kurumdayım, Türk-İş hep sessiz kalıyor. 700 bini aşkın kamu işçisi var, bunun 350 bini Türk-İş’tedir. Bunların aileleri var. Sokağa çıkmak gerekiyor” ifadelerini kullandı.
İşçi “Koca devletsin çalıştırdığın işçiye 20 bin lira maaş veriyorsun, yoksulluk sınırı ise 49 bin lira. Yüksek taleplerimiz yok. Yoksulluk sınırına yakın olsun en azından” dedi.
Bir tersane işçisi de ücretlerinin 20-28 bin lira arasında olduğu bilgisini verip kiraların ise 15 bin lira dolaylarında olduğunu hatırlattı Tersane işçisi, “İş yerinde bu ücretlerden dolayı işten çıkışlar var. Bu ay 2 kişi çıktı. Sendika başkanları koltuğu kaptırmak istemiyor. Bir ay önce muhalif olduğu için 4 arkadaşımız işten çıkarıldı. 19 bin üyesi vardı sendikanın (Harb-İş), emekli olanlar ayrılmasına karşın 27 bine çıktı üye sayısı. Güvenlikçileri de bizim iş koluna dahil ettiler. Önceden yönetimleri değiştirebilme umudu vardı artık o da çok zor” diyerek, içinde bulundukları durumu dile getirdi.
"İŞÇİYE KİMSE BİR ŞEY SORMUYOR"
Brüt ücret 50 bin iken ele geçen miktarın 25 bin dolayında olduğunu dile getirerek vergi kesintisinin yüksekliğine dikkat çeken işçi, “Ek protokolde hiçbir şey yok. İşçiye de kimse bir şey sormuyor. Fırsatını bulan arkadaş yurt dışına gidiyor, mecbur kalıyor bir yerde” dedi.
Sıkıntılı bir sürece girdiklerini sendikadan da istifaların olduğunu belirten işçi, zaten askeri bir iş yeri olmasından dolayı fazladan baskı yaşadıklarını sözlerine ekledi.
"VERGİDE ADALET İSTİYORUZ"
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı bir iş yerinde çalışan bir temizlik işçisi de ek protokolün beklentilerini karşılamadığını ifade ederek, “1 Ocak tarihi itibarıyla eşitlenmediği için kazanım olmadı. Aile Bakanlığı çalışanı olarak baktığımızda ve TİS’teki mevcut durumlar ile kıyasladığımızda mayıs ayına kadar 839.9 lira yevmiye ile devam, mayıs ayında yüzde 15 zam ile yevmiye 965 liraya çıkacak ve öyle kalacaktı. Buradan bakınca Aile Bakanlığı çalışanları açısından az da olsa bir kazanım var gibi duruyor” dedi. Geçen yıl imzalanan kamu çerçeve protokolünden geç yararlandıklarını belirten işçi, “Günlük 260 lira daha az alıyoruz” dedi.
Kendilerinden alınan vergiye de tepki gösteren işçi, “Biz dükkan mı işletiyoruz 24 bin lira maaş 22 bin lira kesinti yapılıyor. 2 bin lira fark var sadece. Tediye ve ikramiyelerimizden bile vergi kesiliyor. Vergide adalet istiyoruz, bu talep bizim için çok önemli” dedi.
İş kolundaki yetkili sendika olan Hak-İş’e bağlı Öz Sağlık-İş’i de eleştiren işçi şunları söyledi: “Sendika tanımından çıkmış durumdalar. Promosyon gibi saat dağıtmaya başlamışlar. Para teklif ediyorlar işçiler üye olsun diye. Yetki almaya yakın dönemlerde yapıyorlar bunları.”
"DÜZENLEMELER SÜREKLİ ALEYHİMİZE"
Geçen yıl işçilerin baskısı ile imzalanan ek protokolün de Kurban Bayramı’na denk gelmesi nedeniyle 1 Temmuz’dan değil 2 Temmuz’dan başlatıldığını belirten işçi, “Bayram mesaisi kaybımız oldu. Yevmiyelere zam oldu ama sosyal haklara olmadı. Biz yine mağdur olduk” dedi.
İşçi, diğer talepleri ile ilgili ise şunları söyledi: “Görev tanımlarımız tam değil. Farklı işlerde çalıştırılıyoruz. Benim arkadaşım bahçede, çamaşırhanede çalışıyor. Her alanda çalışabilirsiniz deniliyor. İş yükümüz artıyor. Hem fiziki hem mental olarak zorlanıyoruz. Bakım, temizlik, güvenlik personeli yetersiz. Tayin hakkımız yok, ailelerinden, eşlerinden uzakta yaşıyor arkadaşlarımız.”
Kamuda en düşük ücreti kendilerinin aldığını ifade eden işçi, “Bütün kurumların aynı seviyeye çekilmesi gerekli. Bizim iş kolumuzda yetkili sendika 3 yıllık TİS yaptı. Asgari ücrete denk olunca ücretler, mecburen geçen yıl mayısta ek protokol imzaladılar. İşçiyi oyalıyorlar” dedi.