14 Şubat 2024 04:13

Kapatıyoruz, zararına satışlar

"Az sayıda kişi de olsa birbirine güvenen işçiler olarak yan yana gelmek ve ne yapacağımıza karar verip bunun hazırlıklarına girişmek bizim için öncelikli bir hedef."

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

İstanbul Dudullu’dan bir işçi

Asgari ücrete gelen zamla birlikte ilk zamlı ücretlerimizi bu ay aldık. Henüz ücretler hesaba yatmadan gelen zamlarla zaten ekside başlamıştık 2024’e. Beklentiler, söylentiler ve çeşitli arayışlarla bir ayı geride bıraktık. Şubat ayı gelince de asgari ücret zammının üzerine sadece yüzde 1 artış yapıldığını görmek hiç iyi olmadı. Alınan yüzde 50 zamma sevinen yok. Aksine fabrikada soğuk rüzgarlar esiyor. Ücretlerin hesaba yattığı gün, bir öfkeyle, ön hazırlık olmaksızın bazı bölümlerin iş bıraktığını duyduk. Hemen arkadaşlarımızın yanına geldik ve patronun gelmesi de uzun sürmedi. Sırayla söz alınıyor, kimisi mahcup tavırlarla kimisi de biraz anlayış bekleyerek yüzde 50’nin ne kadar az olduğunu söylüyor patrona. Patron ise böyle bir durumu bekliyormuş ki hazırlıklı gelmiş. Yanına adamlarını takmış, hazır cevaplarla herkesi ‘Kapak eder’ üslupla konuşuyor. “Bu zam yeterli”, “Sen duydun mu daha fazla yapan, kapatalım fabrikayı birlikte orada çalışmaya gidelim”, “Görüyorsunuz, zaten iş yok, belki de kapatacağız burayı”, “İsteyen yukarı gelsin çıksın işten”, “Biz de memnun değiliz ülkenin bu halinden, dengeleri bozdular, sorununuz bizden değil hükümetten kaynaklanıyor”… Yersen.

Ben bir cam işçisiyim. Buraya kadar hangi sektörde çalıştığımın bir önemi yok diye yazmadım. Evet herkes işten ayrılıp daha iyi bir ücrete yeni bir iş bakıyor ama fabrikanın geneli de uzun yıllardır burada çalışanlardan oluşuyor. İçerideki tazminatlarımız boynumuza tasma olmuş durumda. Ücreti beğenmeyip de bugün ayrılırsak içeride bıraktığımız paraya yazık diye düşünüyor birçok kişi. Bir yandan da patronun yeni aldığı mülkler, taşıtlar çay sohbetlerinin konusu. Nereden bakarsan bir tutarsızlık hali. Patronun ağzından çıkan her kelime fabrika içindeki neşemiz. “İş yok zaten çalışmasak mı?​”, “Zaten yarın kapatıp gidecek, zararına satışlara başlarız.”

ÖNCE HAZIRLIK SONRA HAREKET

Ancak durumumuz hoş sohbetler edip, gırgır şamata yapmaktan fazlasını gerektiriyor. Ağzımızın payını aldığımız iş bırakma sonucunda patron peşi sıra hamlesini yapıyor. Öncü gördüğü işçilere fazla mesai yasakları veriyor, yanına çağırıp hakaretlerini sıralıyor, sıklaştırdığı devriyeleriyle ensenizdeyim mesajı veriyor.

Peki asıl soru şu, biz bir hamle yaptık ve patron da kendi hamlesini yaptı. Şimdi ilk hamlemizden sonuç çıkarıp bir diğerini mi yapacağız yoksa patronun baskısına boyun eğip sabır mı çekeceğiz? Bunun cevabında bir uzlaşma yok. Kimse kös kös oturup da hayrına patronun cebine çalışmak istemiyor ancak ne yapılabilir sorusunun cevabını da veremiyor. En büyük engel güvensizlik. “Arkamı döndüğümde kimse kalmayacak” düşüncesiyle karşılaşmak çok kolay, bu fikir bir yandan da öfkeyle verilen bireysel kararları da tetikliyor.

Yukarıda bahsettiğim gibi anlık öfkeyle, bir ön hazırlığa dayanmadan, atılan her adımda boşa düştüğümüzün sayısız örneğine şahit olduk. O zaman az sayıda kişi de olsa birbirine güvenen işçiler olarak yan yana gelmek ve ne yapacağımıza karar verip bunun hazırlıklarına girişmek bizim için öncelikli bir hedef. Ancak, bu şekilde yaklaşan bahar bizim de içimizi ısıtacak, gerisi zam gerisi ek iş arayışları.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Mersin’de 9 kişi gözaltına alındı

SONRAKİ HABER

SASA patronu örgütlü işçiyi de istemiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa