18 Şubat 2024 04:14
/
Güncelleme: 14:49

MESEM'li öğrenciler: Ne gelirse işçinin başına geliyor

OSTİM'de MESEM kapsamında çalışan çocuklar, İliç’teki maden faciasının göz göre yaşandığı görüşünde. Çocuklar, kendi işyerlerinde de denetim yapılmadığını söylüyor.

MESEM'li öğrenciler: Ne gelirse işçinin başına geliyor

OSTİM | Fotoğraf: Sinancem Alikoç/Evrensel

Demir DİKKAN
Deniz KEMEÇ
Ankara

Ankara’da OSTİM Organize Sanayi Bölgesi’nde mesleki eğitim merkezi (MESEM) kapsamında çalışan çocuklar (öğrenciler), İliç’teki maden faciasının göz göre yaşandığı görüşünde. Sorumluların başında patronların olduğunu dile getiren çocuklar, çalıştıkları ve denetlenmeyen atölyelerde iş cinayetlerinin yaşandığını belirterek “Bu memlekette ne gelirse işçinin emekçinin başına geliyor” dedi.

Erzincan İliç’te yaşanan maden faciasının ardından OSTİM’de MESEM’li öğrencilerle buluşuyoruz. Öğle arası okul önünde bir curcuna yaşanıyor. Motor bölümünde okuduğunu anlatan M.B, İliç’te yaşananları duymuş. Ne düşündüğünü sorunca “Bence kaza değil. Bilerek olmayabilir ancak göz göre göre gerçekleşen bir şey” sözleri dökülüyor ağzından. Madeni yabancı bir şirketin işlettiğini bizden öğrenen M.B, bu ülkenin topraklarının halka ait olması gerektiğini söyleyerek “Yabancı ülkenin zengini gelsin de bizi önemsesin. Ölen de umurunda değil geriye kalanlar da” diye konuştu.  

"İŞ KAZASI GEÇİRMEYENİMİZ YOK"

Bir araya geldiğimiz CNC operatörü olduklarını öğrendiğimiz MESEM’liler 17 yaşında. İçlerinden biri göçüğü duyduğunu, orada siyanür de olduğunu belirterek “Zehir her yere karışmış. Bunun en başta sorumlusu patronlar. Burada da bizim başımıza aynı şeyler geliyor. İş kazası geçirmeyenimiz yok. Bizim çalıştığımız yerler de denetlenmiyor” tepkisini gösteriyor. Denetim yapılmamasında devletin devreye girdiğine dikkati çeken MESEM’li “Neden düzgün denetlemiyorlar, neden kapatmıyorlar? Ben bile buradan bunu düşünebiliyorsam onların görmemesi mümkün değil. Demek ki başka şeyler var” diyor. Bir başka genç ise siyanürün çok tehlikeli olduğuna dikkat çekerek ekliyor “Köylerdeki yaşam, su, toprak ne olacak? Oradaki işçileri nasıl kurtaracaklar? Kaç işçi toprak altında o bile biliniyor mu belli değil?​” diyerek aklındaki soruları sıralıyor.  Başka bir genç ise doğanın talan edildiğini, işçi yaşamına değer verilmediğini anlatarak “Kapatılması lazım bu madenlerin abi, siyanürle altın aranmasına izin verilmemeli” diyor. 

"HEPSİNİN SORUMLUSU DEVLET"

Oto elektrik bölümünde okuyan ama iki yıl sınıfta kaldığı için 19 yaşında olduğunu belirten bir MESEM’li, görüntüleri izlediğini söyleyerek “Hangi insan böyle bir şeyin içinden kurtulabilir ki? Başına böyle bir şeyin gelme ihtimalini bilen kimse buraya girmez. Burada işçilerin ihmali olamaz. Patron zorlamasa işçi buraya girer mi?​” ifadelerini kullanarak bu felaketlerin bir daha yaşanmaması için sorumluların hesap vermesi gerektiğini söyledi. Bu sohbeti yaparken etrafımızı kalabalık bir grup sarıyor: “Nedir abi ne yapıyorsunuz burada?​” diye soruyorlar. Maden faciasına, iş cinayetlerine dair haber yaptığımızı söylediğimizde içlerinden biri söze giriyor: “Tabii bu memlekette ne gelirse işçinin emekçinin başına geliyor. Ancak hepsinin sorumlusu devlet. Onların bir şey yapması lazım. Ben fikrimi söylesem ne değişecek ki?​”  

"GÖZ GÖRE GÖRE NASIL İZİN VERİLİR"

Kalabalık grup bir arkadaşlarına hep bir ağızdan ‘Sen konuş, sen konuş’ diye ısrar ediyor. O da dolmuş bir şekilde “Nasıl göz göre göre buna izin verilir? 400 bin kamyon ne demek” diyerek Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ın sözlerine atıf yapıyor. Birçok ülkede siyanürle altın çıkarmanın yasak olduğu halde ülkemizde Kanadalı şirketin yerli ortağıyla birlikte siyanürle altın çıkardığını söylediğimiz aynı genç yine söze giriyor: “Gelip bizim ülkemizde çıkarıyorlar, iktidar da bilerek yabancı şirketlere ve yandaşlarına yaptırıyor bunu. Ucuza ihale veriyor kendisi de o aradaki farkı cebine indiriyor. Yer altı ve yer üstü kaynaklarımızın talan edilmesine göz yumuyorlar.”

Evrensel'i Takip Et