18 Şubat 2024 15:41

Futbol: Halkın afyonu mu, yoksa bir dayanışma ağı mı?

Futbolu, insanların yaşadıkları hayat veya bir felaket karşısında öfkelerini yönlendirdikleri bir yer olarak düşünebileceğimiz gibi, bir dayanışmalar alanı olarak da görebiliyoruz.

Fotoğraf: master1305/Freepik

Paylaş

Berkay SERT

Buca/İzmir

 

Türkiye’de modern tarihin en ağır can kaybını yaratan depremlerin üzerinden 1 yıl geçti. Öncesinde alınmayan önlemler, sonrasında iktidarın hem arama kurtarma çalışmalarında hem de ilerleyen süreçte aldığı tutum burjuva iktidarların, kendi iktidarlarının devamını sağlayacak adımlar dışında hiçbir şey yapmayacağını gösterdi. Kendilerinin sebep olduğu, bu kadar büyük olaylarda dahi. Gazetemizde türlü yönleriyle bu yıkımın politik yanları ele alındı, biz de bu yazıda yaşanan felaketin sporla ilişkisini ele almaya çalışacağız.

Futbolu yalnızca kitleleri politik fikirleri düşünmekten uzaklaştıran bir şey olarak tanımlamak yanlış ve eksik olur. Futbolu, burjuvazinin hedeflediği şekilde, insanların yaşadıkları hayat veya bu durumda olduğu gibi yaşanmış gibi bir felaket karşısında politik alana yöneltemedikleri öfkelerini boşalttıkları bir yer olarak düşünebileceğimiz gibi, bir dayanışma alanı olarak da görebiliyoruz. Yaşadığımız felaketten sonraki süreçte futbolun söz konusu olumlu yanlarını da olumsuz yanları da farklı şekillerde gördük.

HATIRLAYALIM, DEPREM SÜRECİNDE SPORUN DURUMU NEYDİ?

Öncelikle ligler süresiz bir şekilde durduruldu ve birçok futbol kulübü deprem olur olmaz hızlıca aksiyon aldı; bu kulüpler, taraftarları ve futbolcularıyla bölgeye gidecek yardımların ulaştırılmasında rol aldılar. Ancak, aslında bir sivil toplum kuruluşu gibi hareket eden, hatta bu kısımları dile getirip övünen kulüplerin, normal zamanlarda bir dayanışma organize ettiğine, kulübün yerelinde etkinlikler düzenlediğine pek rastlamıyoruz. Yine de burada alınan aksiyon çok değerli ve yukarıda bahsettiğimiz olumlu yanlar için güzel bir örnek.

Belli bir süre sonra ise ülkedeki her şey gibi futbolun da bir noktada başlaması ve hayatın bir şekliyle -özellikle bu acıyı en yakından tatmış insanlar için asla öyle olmayacak olsa da- normale dönmesi gerekiyordu. Futbol için, bu andan itibaren bahsettiğimiz olumsuz etkileri görmeye başladık. Buna başlıca örnek, bazı kulüplerin deprem bölgesindeki takımlar artık sahaya çıkamayacağı için otomatik 3 puan alacak takımlarla, önceden oynayıp puan kaybeden takımlar arasında bir haksızlık olduğunu söylemeleri ve bu tartışmaların yüksek perdeden uzun süre devam etmesi. Sonrasında da bazı kulüplerin aslında maçlarını oynayabilecek durumda olduğunun ama takımları kötü gittiği için depremi bahane ederek çekildiğinin iddia edilmesi. Bu hâliyle, insanları yaşananların ağırlığından sıyırarak bu felaketi, acısı taze olmasına rağmen olup bitmiş herhangi bir olaya indirgeyen bir tartışma ortamı... Bu tartışmalar yaşanırken diğer tarafta bir daha eskisi gibi olmayacak koca şehirler ve kulüpler var. Özellikle de Hatayspor.

BİR TARAFTA LİG, BİR TARAFTA YIKIM

Hatayspor, futbolcusu Christian Atsu* ve teknik ekibinden Taner Savut’un hayatını kaybetmesiyle bu felaketten çok ağır şekilde etkilendi. Kulübün kalecisi Erce Kardeşler yaşanan olayda burnu dahi kanamadan çıktığını ama şehri ve insanları enkaz altında görünce hayatta kaldığına utandığını söylüyordu.** Zannediyorum, kulübün ve şehrin içinde bulunduğu durumu, iktidarın politika yapmaktan uzaklaştırmak istediği insanların ruh halini daha iyi anlatan bir cümle olamazdı. Biz tabii ki çoğunlukla ünlü diyebileceğimiz insanların hikâyelerine detaylı şekilde ulaşabiliyoruz ancak kim bilir yitip giden ne kadar çok isimsiz hikâye var.

Her alanı hegemonya altına aldığı gibi bu tarz felaketlerde de kendi suçunu gizlemek için tartışmaları politik alanın dışına çıkarmaya çalışan iktidarlar sporu da bahsettiğimiz biçimde buradaki öfkeyi soğurmak için kullanıyor. Buradan bir gedik açmanın yolu da şu: Bu tür afetlerin duygusal yanlarının bilincinde olup, ancak bunla yetinmeyip, bir yandan da bunları bir kez daha yaşamamak için, bu afetlerin nedenlerinin ve sonuçlarının politika dışına çıkarılmasına izin vermemek. Hem de her türlü hak mücadelesi için, ama en çok da insanca yaşamak için, bu deprem anında da her türlü engellemeye rağmen yaptığımız gibi dayanışmak...

*Merak edenler için Christian Atsu’nun anısına yazılmış bir yazı https://www.evrensel.net/yazi/92508/christian-atsu-yoksul-cocuklarin-melegiydi

**https://antakyagazetesi.com/erce-kardesler-deprem-sonrasi-yasadiklarini-anlatti/

ÖNCEKİ HABER

CHP’nin aday toplantısında Lütfü Savaş'ın ve Ali Gökmen'in isimleri okunmadı

SONRAKİ HABER

Liseliler yerel yönetimlerden ne bekliyor?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa