AYM’yi tanımayarak “Erdoğan Anayasası” devşirme gayreti!
Erdoğan’ın diline doladığı 6284 sayılı Kanun, delik deşik ettiği İş Kanunu ve dile getirdiği “yeni anayasa”; emekçilerin, gençlerin içinde bulunduğu çemberi iyice daraltacak.
Fotoğraf: Pixabay
Ilgın ÇERİBAŞ
Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi
2022 yılında Gezi Davası kapsamında “Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” suçundan tutuklanan Can Atalay, 2023 yılında TİP’ten aday gösterilerek Hatay halkı tarafından milletvekili seçilmişti. Seçimden sonra Anayasa md. 83 uyarınca tahliye talebinde bulunulan Atalay için Yargıtay iki kez red kararı vermiş, ertesinde süreç AYM’ye taşınmıştı. Anayasa Mahkemesi ise “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma” ve “kişi hürriyeti ve güvenliği” hakkının ihlal edildiğine, Atalay’ın tahliyesinin gerektiğine hükmetmişti. Bu kronolojik sıralamayı hafızamızda tazeledikten sonra sürece birlikte bakalım.
YARGIDA ÇÜRÜME BOY GÖSTERİYOR
Yeni dönemi yargıda yolsuzluk, rüşvet skandalları ile açan tek adam hukukun kurumları, AYM’nin verdiği tahliye kararını çiğnedi ve “kararı tanımadıklarını” tebliğ ettiler. Geride bıraktığımız genel seçimlerle birlikte iktidarını pekiştirmek üzere tutum almakta gecikmeyen Erdoğan iktidarı, bugün de büyük bir kısmını kendilerinin yazdığı, ‘80 Anayasası’nın “Erdoğan Anayasası” hâline getirdikleri yasalarını da tanımayıp üstünde tepinmeye başladı. Atalay Davası’nda yaşanan bu “hukuki garabet” hâli, Yargıtay dairelerinin topu birbirlerine atmalarıyla süregelen olaylar, son halini TBMM’de aldı ve saray rejiminin temsilcileri vasıtasıyla tutuklu vekil Atalay’ın vekilliği düşürüldü.
Erdoğan iktidarının başkanlık sistemiyle taçlandırdığı bu otoriter rejimin toplumun örgütlü güçlerine, sivil toplum kuruluşlarına, kendisi dışında kalan tüm siyasi parti ve temsilcilerine olan tahammülsüzlüğünü giderek artıyor. Bunu yaparken yakın zamanda tekrar dile getirdiği “yeni anayasa” sevdasıyla şöyle söylüyor Erdoğan: “[…] Son tartışmaya kimin haklı kimin haksız olduğundan ziyade bu hadisenin işaret ettiği ihtiyaçların giderilmesi için bir an önce ne yapılması gerektiği zaviyesinden bakıyoruz. Bu açıdan baktığımızda da ülkemizi bir an önce yeni Anayasa'nın kavuşturma ihtiyacının gerekliliği ortaya çıkıyor.”
YENİ “ANAYASA” TEHLİKESİ
Erdoğan iktidarının İstanbul Sözleşmesi’nin feshinden bu yana diline doladığı 6284 sayılı Kanun, yerli ve yabancı sermaye grupları ve patronlarına verdiği tavizlerle delik deşik ettiği İş Kanunu ve son dönemlerde sıklıkla dile getirdiği “yeni anayasa”; yani oluşturulmak istenen bu yeni hukuk düzeni, bu ülkenin işçi ve emekçilerinin, gençlerinin, kadınlarının içinde bulunduğu çemberi iyice daraltacak, emek ve demokrasinden yana mücadele eden güçlerin karşısına dikilecektir. Atalay kararının arka planındaki tek adam iktidarının hesapları tam da bu noktalarda saklıdır. Mevcut hukuku tanımayan bir iktidarın yeni anayasa yapma ve kendi hukukunu oluşturma ihtiyacı, tek adam yönetiminin var olan baskı ve zor aygıtlarıyla, elindeki olanaklarıyla yetinmek istememesinden kaynaklıdır. En temel demokratik haklarımızı bile kırıntılarıyla ve bin bir çaba mücadele sonucu kullanabildiğimiz bir siyasal düzenden kopuşu inşa etmek isteyen bu hamleler, Türkiye gençliğinin de hak ve özgürlüklerini tırpanlamayı hedeflemektedir.