Müze değil üniversite
Rektörlük, kapalı kapılardan bahsediyor; ne kadar yanlış bir uygulama olduğuna değiniyor. Peki fakülteler arası geçiş yasağı ile öğrencisine bu kapıları kapatan zaten kendileri değil mi?
Ulaş TÜRKOĞLU
İstanbul Üniversitesi
“İstanbul Üniversitesi kapılarını halka açıyor, tarihi dokularla bezenmiş dünyaca ünlü üniversite şimdiden turistik gezi mekânı olarak listelerin üst sıralarında göz alıcı ışıltısıyla yerini alıyor.”*
En azından İÜ yönetiminin AA’ya verilen röportajda söyledikleri bu. Tarihi binalar, öğrenciler ve AKP’nin bu kararının bize neler söylüyor irdeleyelim, “Gerçekten öyle miymiş?”, bakalım.
KAYYUM YÖNETİM VE ZİNCİRLENMİŞ KAPILAR
Okulun kapılarını turistik gezi amacıyla açarak üniversite yönetiminin ne yapmak istediğine geçmeden önce açıklamalarına değinmekte fayda var. Rektörlük, kapalı kapılardan bahsediyor; ne kadar yanlış bir uygulama olduğuna değiniyor. Peki fakülteler arası geçiş yasağı ile öğrencisine bu kapıları kapatan zaten kendileri değil mi? Ya da öğrenciler haklarını aramak için bir araya geldikleri zaman güvenlikleri ve polisi kampüsün önüne yığan?
Alınan kararla birlikte öğrencilerin en çok tartıştığı nokta, üniversitenin kapısının “üniversiteden olmayan” insanlara açılması meselesi oldu. Bu tartışma açısından asıl olarak bakmamız gereken nokta, bu kararın hangi motivasyonla ve hangi biçimde alındığıdır. Bu tartışmayla birlikte üniversitelerin kendi içine kapanık, yalıtılmış, halkı dışarıda bırakan mekânlar olması fikrini meşrulaştırmamak gerekir. Elbette üniversitelerin “duvarsız” olması gerektiğini, halkın bu alanların dışına itilmemesi gerektiğini söylemek, üniversitelerde üretilen bilimin emekçi halkın için de olduğu ortaya koymak önemlidir. Üniversiteler demokrasiden uzak alanlar oldukça halka açılmış sayılamaz, üniversitelerin bilim üretimi “kampüse giriş serbestliği” verilerek halka sunulmuş da olmaz.
Gelelim bu kararın alınış biçimine. Üniversite yönetimi göreve başladığı günden bugüne aldıkları hiçbir kararın herhangi bir sürecinde ne öğrencilerin ne akademisyenlerin paydaş olarak görülmediğini, üniversite bileşenlerinin karar süreçlerinin dışında bırakıldığını biliyoruz. Bu karar da bu antidemokratik anlayışın bir başka hamlesi olarak karşımıza çıkıyor.
AKP iktidarının her alanda yaptığı gibi kampüsleri de kendi siyasi ve ticari hedefleriyle yeniden dizayn etmeye girişmesi, kendi öğrencilerini kapıdan sokmayan Rektörlüğün nasıl amaçlar güttüğünün bir göstergesi olarak önümüzde durmakta. Öğrenciler ve akademisyenler başta olmak üzere üniversite bileşenlerine danışılmadan alınan bir kararın, üniversitelerin “halka açılmasını” değil başka hesapları gözettiğini gözden kaçırmamak gerekiyor.
Başta İstanbul Üniversitesi öğrencileri olmak üzere, tüm üniversite gençliğinin öncelikli hedefi haline gelmesi gereken mesele özerk-demokratik üniversitenin inşa edilmesi olmalıdır. Tam da bu sebeple “müze değil üniversite” sloganımızın arkasında somut planlar yaparak hareket etmemiz gerekiyor.
BÖLÜM BÖLÜM ORGANİZE OLALIM
Burada yaşadığımız kaygıların ve endişelerin sebebi de aslında öğrencilerin yalnızca “üniversitenin müzeleştirilmesi” meselesinde değil toplam olarak okulda yürütülen herhangi bir karar sürecinin parçası olmaması. Bugün açısından yaşadığımız herhangi bir zorlukta ne yapacağımızı bilememe hali de her öğrencinin kendi sözünü rahatlıkla söyleyebileceği bir mekanizmanın eksikliğinden kaynaklanan bir belirsizlik. Bu, ne ilk problemimiz ne de son olacak. Bizim parçası olmadığımız kararlarla yaşantımıza yapılan müdahaleler, farklı biçimlerde devam edecek. Bugün kendi sınıflarımızdan ve bölümlerimizden yükselen bir tartışmayı örmenin ve tüm İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin işletilen süreçlerde söz sahibi olabilmesinin olanaklarını açabilecek olan mekanizma; sınıf sınıf seçilmiş, fakülte fakülte oluşturulmuş bir temsilciliklerle hayata geçirilebilir. Çünkü ancak böylesi bir mekanizmayla en geniş kesimlerin ortak taleplerinin temsil edilebilmesi mümkün olabilir. Bu karar başta olmak üzere okulumuza Rektörlük eliyle yapılan her türlü saldırıyı engellemek ancak öğrencilerin kitlesel karşı koyuşuyla sağlanabilir. Demokratik ve özerk bir üniversite için yeni dönemde mücadeleyi yükseltelim!
*https://www.aa.com.tr/tr/gundem/istanbul-universitesi-dunyaca-unlu-kampusunun-kapilarini-ziyaretcilere-acti/3131249
Evrensel'i Takip Et