22 Şubat 2024 14:02

Assange'ın ABD'ye iade davası: Gazeteciliğin sınırları çiziliyor

Gazeteciler, Julian Assange’ın ABD’ye iade davasının gazetecilik mesleğinin tanımlarını ve sınırlarını yeniden belirlemeye yönelik "çok tehlikeli bir eşik” olarak değerlendiriyor.

Fotoğraf: Wiktor Szymanowicz/AA

Paylaş

Özden DİNÇ
Londra

Gazeteci Julian Assange'ın casusluk suçlamasıyla yargılanmak üzere İngiltere tarafından Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) iade edip edilmeyeceğine dair davanın son duruşması Londra'da görüldü. Dava sona erdi ancak verilen karar henüz açıklamadı. Duruşmaların yapıldığı Yüksek Mahkeme (Royal Court of Justice) önünde iki gün boyunca, önceki duruşmalarda olduğu gibi kalabalık protesto gösterileri yapıldı.

Julian Assange'ın savunmasının sunulduğu ilk gün mahkeme önünde yapılan basın açıklamalarına, Assange'a Özgürlük Kampanyası’na (Freedom to Assange) destek veren ve aralarında İşçi Partisi eski lideri Jeremy Corbyn, Zarah Sultana, Apsana Begum ve Richard Burgon gibi milletvekillerinin yanı sıra çok sayıda gazeteci ve sendikacı katıldı. Konuşmalarda Assange'ın dava süreci ve sağlık durumu hakkında bilgiler verildi. Açıklamada, Assange'ın emperyalist güçlerin Afganistan ve Irak'taki savaş suçlarını ve küresel sermayenin yoksul ülkelerin kaynaklarını nasıl sömürdüğü hakkında doğruları açıkladığı için önce yıllarca Ekvator'un büyükelçiliğine sığınmak zorunda kaldığı ve 2019'dan bu yana Belmarsh yüksek güvenlikli hapishanesinde tutulduğu ifade edildi.

SAVCI ASSANGE’E "DEMOKRASİ TEHDİDİ" DEDİ

21 Şubat 2024’te, iade gerekçelerine dair tezlerin sunulduğu son duruşmada ise, Assange'ın kardeşi Gabriel Shipton'ın aktardığına göre; savcılar Julian Assange'ın aslında bir gazeteci olmayıp demokrasiye dair bir tehdit oluşturduğu ve bu nedenle casusluk suçlamasıyla yargılanmak üzere ABD'ye iade edilmesi gerektiğini söylediler.

Duruşmalar sürerken mahkeme binası önünde devam protestonun katılımcıları ile yaptığımız görüşmelerde, verilen kararın hemen açıklanmayacağına dair kuvvetli bir fikir birliği vardı.

Süreci yakından takip eden kişiler Assange davasının tüm dünya medyası tarafından canlı yayınlarla takip edilen büyük bir politik dava olduğunu ve bu nedenle kararın hemen açıklanmasını muhtemel görmediklerini söylediler.

Gazetemize konuşanlar, teknik olarak davanın son duruşmasında hükmün açıklanabileceğini ve Julian Assange’ın aynı gün içerisinde uçağa bindirilip ABD’ye gönderilebilme riskinin de bulunduğu ifade ederek “Ancak tahminimiz itiraz süreçlerine zaman bırakacak ve sonra hükmün açıklanması gerçekleşecek” dediler. Nitekim, Muhafazakar Parti tarafından Assange davasına son duruşmalarında görev yapmak üzere atanan Victoria Sharp duruşmanın sonunda kararın ileri bir tarihte açıklanacağını duyurdu. 

"GAZETECİLER GÜVENDE HİSSEDEMEZ"

Duruşmalar devam ederken yapılan basın açıklamalarında Assange’ın kötüleşen sağlık durumunun yanı sıra, İngiltere’de yozlaşmış bir adalet sistemi olduğu ve buna karşı mahkemeleri halkın mahkemesi haline getirecek girişimlerde bulunulması gereği dile getirildi.

Öne çıkan bir diğer konu da Assange’ın ABD’ye iade davasının gazetecilik mesleğinin tanımlarını ve sınırlarını yeniden belirlemeye yönelik “çok tehlikeli bir eşik” olduğu yönündeydi.

Daha önceki duruşmada gazetemize bu konuda özel bir açıklama yapan Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Direktörü Rebecca Vincent duruşmalar sona erdikten sonra yaptığı konuşmada, casusluk suçlamasına dair “Şayet Julian Assange için bu yönde istisnai bir karar verilir ise artık bundan böyle dünyanın hiçbir yerinde hiçbir gazeteci  basın özgürlüğü bağlamında haklarının korunacağına dair bir güvence hissedemez” dedi.

Goldsmiths Üniversitesi’nden John Rees de gazetemize özel açıklamasında aynı noktaya vurgu yapmıştı. Rees Assange davasının gazetecilik mesleği açısından önemine istinaden şunları söyledi: “ABD'nin casusluk yasasını gazetecileri tutuklamak ve yargılamak için genişleterek kullanıp kullanamayacağına bakılmaksızın, bu her halükarda bir casusluk ve istihbarat yasasının gazetecileri kapsayacak şekilde genişletilmesi olacaktır. Ve bu sadece Amerikalı gazeteciler için değil, herhangi bir ülkenin vatandaşı olan her gazeteci için geçerli olacaktır. Bu da hakiki araştırmacı gazeteciliğin geleceği açısından çok ürkütücü bir olasılık.”

BELMARSH VE HÜKÜMSÜZ CEZALANDIRMA

Assange’ın İngiltere’de hüküm giydiği herhangi bir suç olmaksızın İngiltere’nin en yüksek güvenlikli ve en kötü şöhretli hapishanelerinden biri olan Belmarsh’ta tutuluyor olması da protestolarda öne çıkan konulardan birisiydi.

Jeremy Corbyn, Belmarsh’ın başlı başına bir mesele olduğunu hatırlattığı konuşmasında şunları söyledi: “Julian şu anda Belmarsh Hapishanesi’nde tutuluyor. Belmarsh korkunç bir zindan. En baştan böyle bir hapishanenin mevcut olmasına karşı çıkıyoruz. Bizler hapishanelerin kişilerin karakterlerini ezmeye yönelik yerler olmaması gerektiğini (...) savunuyoruz.”

Assange davasını yakından takip eden Almanya Parlamentosu’ndan Bündnis Sahra Wagenknecht (BSW) partisi üyesi Sevim Dağdelen de Evrensel’e yaptığı özel açıklamada Belmarsh’daki koşullara değindi. Dağdelen, Julian Assangen’in bir gazeteci olarak gazetecilik faaliyetleri nedeniyle bu şekilde yargılanmasının ve üstüne Belmarsh hapishanesi gibi korkunç bir yerde tutulmasının başlı başına bir cezalandırma süreci olduğunu kaydetti. Dağdelen ayrıca Avrupa’da Assange davasına yönelik dayanışmanın Türkiye’de de büyümesini umduğunu söyledi.

ÖNCEKİ HABER

UNITE leader Sharon Graham: Only organised workers can move politicians

SONRAKİ HABER

İngiltere Parlamentosunda Gazze krizi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa