26 Şubat 2024 04:42
/
Güncelleme: 09:01

LC Waikiki işçisinin mektubu: Tekstil zengini patrondan işçiye hayır gelir mi?

"İş sağlığı ve güvenliği, işçilerin sağlığından ziyade iş devamlılığının sağlanmasına dönük ilerletiliyor. Eski çalışan olup da meslek hastalığı olmayan çok az insan var"

LC Waikiki işçisinin mektubu: Tekstil zengini patrondan işçiye hayır gelir mi?

Fotoğraf: Fırat Turgut - Evrensel

LC Waikiki işçisi
Esenyurt

LC Waikiki’nin Esenyurt Lojistik Merkezinde yeni işe başladığımız zaman 2 gün süren bir eğitime tabi tutulmuştuk. İşe giriş esnasında klasik iş eğitimlerini alacağımızı umuyorduk. Öyle de oldu ama çok önemli bir farkla geçti eğitimimiz. Firma tanıtımı, iş sağlığı ve güvenliği eğitimi ve bu eğitimlere ek olarak eğitmenlerden biri ek ders sayılabilecek uzunlukta uzun uzun patronumuzun övgüsünü yapıp durdu. Hatta öyle bir anlattı ki patronumuz ne kadar da büyük insanmış diye düşünmüştük.

Depremde yaptığı yardımlar, geçim sıkıntısı çeken işçilere yaptığı destekler, iş sağlığı ve güvenliğine verdiği değer, istihdama olan katkısı gibi daha birçok şey anlattılar. İşçilerin ona sevgisi ise anlatılmayacak kadar çokmuş en azından öyle söylendi. Eğitmen anlatırken gözlerinden ışıklar saçarcasına coşkuluydu. Peki öve öve bitiremedikleri Mustafa Küçük gerçekten de böyle biri miydi? İşe başladığımızda öğrenmek çok da zor olmadı.

"İŞ SAĞLIĞI GÜVENLİĞİ, İŞİN DEVAMLILIĞI İÇİN VAR"

İş sağlığı ve güvenliği işçilerin sağlığından ziyade iş devamlılığının sağlanmasına dönük ilerletiliyor. Eski çalışan olup da meslek hastalığı olmayan çok az insan var. Hemen herkes bel fıtığı olmuş olmayanlar ise bu hastalığa kapılacaklarını bilerek çalışmaya devam ediyorlar. Bel fıtığı olmak çok normal bir şey depoda. Anormal olan ise sağlıklı kalmakmış. Sözde İSG personeli işçilerin elbiselerindeki reflektör zorunluluğu için herkese tutanaklar kesmekte ama işçilerin sürekli olarak eğilip yerden sıfır olan paletlerden kilolarca koli ve ürünleri almalarına da göz yummaktalar. İş yerinde işçilerin hem istenen hedefleri tutturması hem de güvenliğine dikkat edebilmesi olası bir şey değildir. Çünkü işçilerden hedef diye istedikleri çok uçuk rakamlar oluyor.

"YARDIMLAR DA İŞÇİNİN CEBİNDEN"

Hayırsever kısmı ise çok daha farklı bir düzeyde yol almakta. Depremde yaptığı yardımlar üzerinden düzülen methiyeler çok fazla dillendirilmişti. Bunu bir de işçilerden öğrenmek istedik ama aldığımız cevaplar ne dışarıda dillendirildiği gibi ne de eğitmenimizin anlattığı gibi çıktı. Meğerse o dönemde işçilere ödenmesi gereken 3 yıllık promosyonlara el konulmuş ve 3 yılın karşılığı olarak işçilere sadece 1 yıllık promosyon ödemesi yapılmıştı. İşçilerin promosyonuna çökmesi yetmezmiş gibi yapılan yardımları da kendisi yapmış gibi lanse etmişti.

BÜYÜK PATRONUN HABERİ YOKMUŞ GİBİ

Bir dönem 12 saat çalışılmaya geçilmiş ve bütün işçilere bu zorunlu koşulmuş. Bunu kaldıramayan işçiler hastanelerden raporlar almış ve yüzlerce işçi o dönem işe gelmemişti. Yaptıkları hatanın farkına vardıkları zaman ise işçileri avutmak için şunlar söylenmişti ‘’ Mustafa Küçük’ün 12 saat çalışmadan haberi yokmuş duyunca çok kızmış tekrardan 8 saate o çekmiş’’ gibi ifadeler kullanılmış. 7 bin 500 çalışanın olduğu depoda 12 saat zorunlu çalışmaya geçilecek ve bundan patronun haberi olmayacak. Geçim sıkıntısı olan işçilere yardımlar bir kenara işçilerin primlerini kesmek ve de eski işçilere tazminat vermeden kovmak için türlü türlü yollara başvurulmakta. 2 dakika erken çıkan işçinin 1 aylık bütün primleri kesiliyor, tutanak tutuluyor. İşçiler değil yardım almak ellerindeki primlerinin kesilmemesinin uğraşını veriyor.

Evrensel'i Takip Et