26 Şubat 2024 19:00
/
Güncelleme: 27 Şubat 2024 11:00

Ek zam talep eden kamu işçileri: Uzun bir zaman sustuk ama dayanacak hal kalmadı

En temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaz olduklarını belirten kamu işçileri “Çok uzun zamanlardan beri işçi sesini yükseltmedi hep fedakârlık gösterdi. Yılların birikmişliği artık patlak verdi” diyor.

Hilal TOK
İstanbul

Ek zam talepleri, el ele veren sendika bürokratlarıyla hükümet tarafından bastırılmaya çalışılan kamu işçilerinin öfkesi sürüyor. İş yerlerindeki eylemler şimdilik dinmiş olsa da işçiler her gün sosyal medyada oluşturdukları etiketler ve sohbet odaları aracılığıyla taleplerini diri tutuyor. Yıllar içerisinde çok kayıp yaşadıklarını belirten işçiler, talepleri için kararlı olduklarını belirtiyor. Evrensel’e konuşan demir yolu, sağlık, enerji iş kollarından işçiler uzun bir süredir kamu işçilerinin ses çıkarmadığını söylüyor. İşçiler “Artık dayanacak hal kalmadı” diyor.

Özelleştirme ve taşeronlaştırma sonrası kamu işçilerinin ücretlerinin düşürüldüğünü belirten Enerji İşçisi Hüseyin Kahraman, “Kamuda taşeron işçilik devam ederken kamu çerçeve protokolü 8 ayda eridi. Yapılan ek protokol hiçbir işçiyi tatmin etmedi. Konunun taraflarıyla yani bizlerle görüşme yapılmadı. Biz ek protokol diye mücadele ederken sendikacıların sadece vergide adalet diyerek bugün bizim taleplerimizi görmezden geldiklerini görüyoruz. Gelmiş olduğumuz son nokta, işçilerin eylemlerinin önüne sendikacılar tarafından bir set çekilmesi” dedi.

"TÜM İŞÇİLER KADROYA ALINMALI"

Tabanda ciddi anlamda rahatsızlık olduğunu söyleyen Kahraman şöyle devam etti: “Memura, asgari ücrete yüzde 50’nin üzerinde zam yapılmışken biz de bundan faydalanmak istiyor, yüzde 49’luk bir zam istiyoruz. Maaş skalasında bir denge sağlanmasını istiyoruz. İşçiler sınıflara ayrılmadan haksızlığın giderilmesini, tüm işçilerin kadroya alınmasını, ayrım yapılmamasını istiyoruz.”

Ek zammın yanı sıra başka taleplerinin de olduğunu dile getiren Kahraman, “Taşerona karşı kadro için, hak mağduriyetlerine karşı mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz” dedi.

"SABIR TAŞI ÇATLADI"

Bu süre içerisinde iş kolu ayrımı yapılmaksızın tüm işçilerin ortak talepler etrafında seslerini yükselttiğini belirten Sağlık İşçisi Savaş İmal, “Trenlerde, kömür madenlerinde, sıcakta soğukta, zor koşullarda çalışan işçileriz. 750 bin kamu işçinin ortak bir noktada buluşması adına tüm toplu sözleşmelerin 1 Ocak’tan itibaren geçerli olmasını istiyoruz. İş kollarında yapılacak toplu sözleşmelerde ise ek iyileştirme talep ediyoruz. Bunu bugün bütün platformlarda dile getirmeye çalışıyoruz. İşçilerin kaybettiği itibarının iade edilmesini talep ediyoruz” dedi.

Bu süreçte özellikle T. Harb-İş’in Eskişehir ve İstanbul Şubelerine üye işçilerin yaptığı eylemlerin etkili olduğunu söyleyen İmal şöyle devam etti: “Bu süreçte sendika merkezleri işçilerin taleplerini dile getiren şube başkanlarının da önüne geçmeye çalıştı. Konfederasyon başkanının söylemleri işçinin karşısında. Bizim anlatmaya çalıştığımız sadece maddi konular, ücret iyileştirmesi değil. Tabii bunlar bizim için önemli. Sonuçta emek veriyoruz. Diğer tarafta tayin konusunda, meslek kodları konusunda çok büyük mağduriyetler yaşayan işçiler var, kadro alamayan arkadaşlarımız var. Yılın başındayız, mart ayında vergi dilimine gireceğiz. İşçilerin giydirilmiş ücreti 26 bin lira dolaylarında.”

İmal “Yağmurda, çamurda, salgında çalıştık. Şimdi beklentimiz emeğimizin karşılığını almak. İşçinin sabır taşı çatladı. Canıyla, yüreğiyle, emeğiyle çalışıyor işçi. Hakkımızı alacağız” diye seslendi.

"YILLARIN BİRİKMİŞLİĞİ PATLAK VERDİ"

“Milli lokomotifimizi, trenimizi ürettik. Gecemizi gündüzümüzü katarak emek harcadık” diyen Demir Yolu İşçisi Hasan da şunları söyledi: “Yağa pasa bulanıyoruz, bunun karşılığını ise alamıyoruz. Ücretlerimiz düşük, ağır iş kollarında, çok zor şartlarda çalışıyoruz. Artık geçinemez, kaldıramaz olduk. İşçi 23 bin lira alırken 13 bin lirasını kiraya veriyor. Kalanla neyi karşılayacağız? Ailesiyle gidip bir yemek yiyemeyecek mi bu işçi? İşçi artık tepkili, emeğimizin karşılığını, hakkımızı istiyoruz, eylemlerimiz de devam edecek. Seçim sürecinde istediğini alamazsa işçi, tepkisi farklı olacak. Herkes bir beklenti içinde. Bir zam yapılmadan bu seçim geçerse işçinin tepkisi daha büyük olacak. Şube başkanları artık zor durumda. Bir dönem işin sorumlusu hükümet dediler, şimdi Atalay diyorlar. Onlar da baskı altındalar. İşçi tüm koltuk sahiplerini sıkıştırır vaziyette. Çok uzun zamanlardan beri işçi sesini yükseltmedi, hep fedakarlık gösterdi. Yılların birikmişliği artık patlak verdi. Herkese ver, işçiye verince kıs. İşçi bu düzenini bozmaya niyetli. Bir şekilde devam edeceğiz mücadeleye. Birleşe birleşe kazanacağız” dedi.

ÜCRETLER 12 YIL ÖNCE ASGARİ ÜCRETİN İKİ KATIYDI

Kamu iş yerlerinde çalışan işçiler bundan 12 yıl önce asgari ücretin iki katı kadar ücret alırken bugün asgari ücretin yüzde 37 fazlasını alıyor.

2012’de asgari ücret 701 lira iken bir kamu işçisinin cebine 1800 lira giriyordu. Asgari ücretin 1404 lira olduğu 2017’de kamu işçileri 2 bin 374 lira alırken, bugün asgari ücret 17 bin 2, kamu işçisinin cebine giren ise 27-28 bin lira civarında.

Bu veriler 12 senede kamu işçisinin ücretinin; asgari ücretin iki katından, asgari ücretin yüzde 37 fazlasına kadar eridiğini gösteriyor.

Evrensel'i Takip Et