28 Şubat 2024 04:15
Son Güncellenme Tarihi: 28 Şubat 2024 08:13

Edebiyat ülkesinin dünya yurttaşı Yaşar Kemal

1940’lı yıllardan ölümüne dek bir umut türküsü söyler Yaşar Kemal; eşitlik olsun, insan hür olsun, insan insana kul olmasın diye dizelenir bu türkü.

Fotoğraf: Ahmet Sel/AA

Paylaş

Tarık ÖZYILDIRIM

“16-17 yaşındaydım, o zaman ben ‘toprak’ demiştim. Zenginlerin çok toprakları var da biz yarıcıyız, bizim toprağımız yok demiştim. O gün bugündür başıma gelmeyen kalmadı” der Yaşar Kemal “Ağacın Çürüğü” adlı eserinde. Yaşar Kemal için zulüm, yoksul köylüye toprak verilmeli dediği gün başlar. Ağanın, beyin binlerce dönüm toprağına karşı yoksul köylünün bir mezarlık toprağının olmasının bile çok görüldüğü yıllarda ses olur Yaşar Kemal. Yalnız; halk sömürücüleri, cehalet sömürücüleri, vatan sömürücüleri dediği kesim onu Rus casusu ilan eder. Jandarma on beş günde bir evini basar, kitaplarını, el yazılarını götürür. Artık işkence, karakol, gözaltı dönemidir Yaşar Kemal için. Boynuna bir komünist zili takılır. Sabahattin Ali, Orhan Kemal, Aziz Nesin ve niceleri gibi… Anadolu’da açlığa mahkum edilmek için boynuna zil takılan kurtlar gibidir Yaşar Kemal. Artık ekmeğiyle sınandığı bir dönem başlar.

Bu komünist zili için “Ustadır Arı” adlı eserinde şunları söyler Yaşar Kemal: “… En korkuncu da o, beni işe almaya korkuyor herkes. Örneğin batosta çalışıyorum, dünyanın en zor işi, on sekiz saat çalışılıyor, ben de 57-58 kilo bir vatandaşım. Herif geliyor o korkunç zordan bile beni işten atıyor… 5 yıllık yaşamım bu kovalamaca.”

BİR UMUT TÜRKÜSÜ

1940’lı yıllardan ölümüne dek bir umut türküsü söyler Yaşar Kemal; eşitlik olsun, insan hür olsun, insan insana kul olmasın diye dizelenir bu türkü yüreğinde. Yiğit Ozanlar Çağı’nın bir ferdi olarak bu türküyü bütün dünya insanına duyurmaya çalışır Yaşar Kemal. Bu sorumluluk bilinciyle bir Anadolu deyişi daima kulaklarındaydı:” Kırk yıllık yoldan yaprak kıpırdarsa, sen taa burada yüreğinin kökünde duyacaksın.”

“Ağacın Çürüğü” eserinde bu sorumluluk için: “Sanatçı önce insan olacak. Yüreği, duygulu insan yüreği. Kötülüklerle en önde, kellesini koyarak dövüşecek, en yiğit yürek sanatçıdadır” der. Bu düşünceyle dünya insanına; zulme, soykırıma, açlığa, ölüme mahkum edilmiş insanlığa kaleminde yer açar Yaşar Kemal. Vietnam’da insan soyunun utancına direnen halkı, Boşnakları, Êzidîleri, Afrika’yı dünyaya duyurmaya çalışır yazılarıyla. Çünkü sosyalizm insan içindir, dünya insan içindir.

‘İKİ ANA DİLİM VAR’

Göçmen bir ailenin çocuğuydu Yaşar Kemal, Van’dan Osmaniye’ye bağlı Hemite köyüne göçen. Türkmen bir köy olan Hemite’de tek Kürt aile Yaşar Kemal’in ailesiydi. Köyde Türkçe, evde Kürtçe konuşuluyordu.

Arkadaşlarına Kürtçe türküler söyler Yaşar Kemal çocukluğunda. Hatta amcası evin önünde Kürtçe ağıtlar, türküler söylerken köydeki bütün çocukların amcasını merakla dinlediğini, bir süre sonra köy çocuklarının bu türküleri ezberleyip amcasıyla beraber söylediklerini anımsar Yaşar Kemal.

Çocukluğunda köy evinde Türk destancılardan Karacaoğlan’ı, Dadaloğlu’nu dinlerken aynı zamanda Doğu Anadolu bölgesinden gelen dengbȇjlerden de Evdale Zeynikȇ’nin destanlarını, ağıtlarını dinleyerek büyür. Böyle bir ortamda yetişen Yaşar Kemal “Benim, iki ana dilim var” diyecektir.

Daha sonra Kürtçe üzerindeki yasaklara, Kürt aydınlarının çektikleri acılara karşı gelir. “Binbir Renkli Çiçek” eserinde Bir insanı, bir halkı küçümsemek, onları insandan saymamak insanı öldürmekten beterdir” der. Onun gözünde yeryüzü, gökyüzü, insan yüzü binbir çiçekli bahçeydi. Diller, sözler, ağıtlar, destanlar, türküler, yaşanmışlıklar her biri binbir çiçekli bu bahçenin rengiydi.

BEN ÖLÜRSEM SÖYLENİRİM DİLLERDE

Yaşar Kemal, “Zulmün Artsın”da Benim ömrüm acılardan acı beğenli geçti. Halkımın hayatı gibi” der. Hayatının her aşamasında acıyı görür. O 17’sinde de hakim karşısındadır, 72’sinde de… Sadece roman kahramanları haksızlığa karşı gelmez. E çünkü o da İnce Memed’dir, Kaymakam Fikret’tir. 20’sinde evi taşlanır, 21’inde linç edilmek istenir, 22’sinde hapishanede ağasının adamı tarafından bıçaklanır. 12 Mart Muhtırası’nda içeri atılır, Kürt sorunu için yazdıkları nedeniyle mahkum edilir. Çünkü o “mecbur insan”dır. Kendi deyimiyle, yıllarca hapis yatan Nâzım Hikmet’in, bir ağaç dibinde öldürülen Sabahattin Ali’nin, Orhan Kemal’in, Ahmed Arif’in soyundan geliyordu. Yıllarca hapis yatmış kişilerin soyundan…

Yaşar Kemal, onuruyla, kimseye boyun eğmeden yaşadı. İsveçli Yazar Olof Lagercrantz, “Dünyada sürgün olmayan tek yazar Yaşar Kemal’dir, hep halkıyla birliktedir” diyordu. Eserlerinin temeline, inandığı iki kavramdan biri olan halkı yerleştirmişti.

Sabahattin Eyüboğlu 1971’de, Yaşar Kemal Davutpaşa Hapishanesinde yatarken ona bir mektup gönderir. Bu mektupta yer alan iki dizeyi Yaşar Kemal’e ithaf eder: İnsan var, karartır ak gündüzü / insan var ağartır gecemizi.”

Yaşar Kemal; kara cephesine, karalar cephesine karşı gecemizi ağartan bir Anadolu Homeros’udur. Nasıl ki hâlâ İlyada söyleniyorsa dillerde, Yaşar Kemal’in İnce Memed’i de mecbur insanları da bir Çukurova destancısının dilinde yarınlara ulaşacaktır. Çünkü o Doğan Hızlan’ın deyimiyle edebiyat ülkesinin dünya yurttaşı olmaya devam ediyor, umutlu bir dünya yurttaşı.

“İnsanoğlu yeryüzünde çiçekler gibi açacak / Bu kötü günler geçecek Hanna / Yüreğim söyledi / Üç kere ses verdi / Üç bin kere bağırdı / Bu kötü günler geçecek.”

KAYNAKÇA

Yaşar Kemal, Zulmün Artsın, Yapı Kredi Yayınları 10. Baskı 2023 İstanbul

Yaşar Kemal, Ustadır Arı, Yapı Kredi Yayınları 10.Baskı 2022 İstanbul

 Yaşar Kemal, Binbir Çiçekli Bahçe, Yapı Kredi Yayınları7. Baskı 2023 İstanbul

Yaşar Kemal, Ağacın Çürüğü, Yapı Kredi Yayınları 11. Baskı 2023 İstanbul

 

ÖNCEKİ HABER

İspanyol çiftçiler, traktörleriyle Fransa sınırında eylem yaptı

SONRAKİ HABER

AKP’li aday tarafından 11 yıldır bitirilmeyen tünel: Birçok insan yaşamını yitirdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa