3 Mart 2024 04:52
/
Güncelleme: 11:16

"Ruhlarımız kanıyor, onlar canavar"

Culton Scovia NAKAMYA
Gazeteci/Uganda

Nisan 2021’de 30 yaşındaki Fridah Nakawooya, Uganda’dan Suudi Arabistan’a, hayatını ve ‘servetini’ değiştireceğini umduğu bir yolculuğa çıktı.

Üç çocuklu bekar anne, aylık 900 bin Uganda şilini (243 ABD doları) karşılığında beş kişilik bir ailenin evinde hizmetçi olarak çalışmak üzere Bizaart Labor Consultants Limited Şirketi ile iki yıllık bir sözleşme imzalamıştı.

Sözleşmesi nisan 2023’te sona erdiğinde Nakawooya, görev süresini doğrudan bir yıl daha uzattı. Ancak daha sonra ailesi onunla bağlantısını kaybetti.

Ağustos ayına gelindiğinde ablası Shadia Nabulya son derece endişeliydi. Nakawooya’nın telefonu kapalı görünüyordu ve Nabulya patronunun izini sürmeyi ve onunla iletişime geçmeyi başarsa da kız kardeşinin nasıl olduğunu öğrenemedi.

Daha sonra eylül ayında Nabulya, Nakawooya’nın patronundan, hastanede yaşam desteği alan kimliği belirsiz bir kişinin resimlerini içeren bir WhatsApp mesajı aldı.  

Nabulya, IWPR’ye “Kalbim çöktü” dedi. “Yüzü örtülü olduğu için o kişinin kim olduğunu sordum ve sorularıma cevap vermedi. İki hafta sonra, Fridah’nın en yakın akrabasına, onu geri almak için Suudi vizesine başvurmasını söylememi söyleyen bir mesaj geldi. [Bana] durumunun bir kaza sonucu olduğu söylendi.”

Bizaart Labor Consultants Ltd, Nabulya’ya sözleşmeden doğan yükümlülüklerinin aylar önce sona erdiğini söyledi. Aile gerekli parayı toplamakta zorlanırken patron Nakawooya’yı Uganda’ya geri göndereceğini duyurdu. 7 Ekim 2023’te Nakawooya, Etiyopya Havayolları uçuşuyla Entebbe Uluslararası Havaalanına ulaştı.

Yarı felçli olan Nakawooya, kafasındaki yara ve aşırı şişlik nedeniyle konuşamıyordu.

Nabulya şöyle devam etti: “Yürümesi için desteklenen kız kardeşime baktım ve ağladım. Onu aradım, cevap veremedi. Daha sonra kafasında derin bir kesik olduğunu ve tüm vücudunun şiştiğini fark ettim. Fridah hiçbir şey söyleyemedi.”

Nakawooya daha sonra hastaneye kaldırıldı ve doktorlar onun sol alt karnında açıklanamayan bir kesi keşfettiler. İki ay sonra büyük ölçüde tepkisiz kalıyor ve dört, altı ve sekiz yaşındaki çocuklarını tanıyamıyor veya yardımsız yürüyemiyor.

Nakawooya, Körfez ülkelerine ev işçisi olarak seyahat eden çok az eğitimli veya hiç eğitimsiz Ugandalı kadın arasında yer alıyor.

Nabulya, “Ben bir tıp doktoru değilim ama benim meslekten olmayan sıfatımla, bir kazanın bu şekilde yalnızca baş ve karın bölgesini etkilemesi mümkün değil” diyor, “Eğer gerçekten bir kazaysa neden her şeyi bizden sakladılar? Fridah hep evdeydi, dışarı çıkmasına asla izin verilmiyordu, peki o gün ne değişti?​”

GÖÇMEN EKONOMİSİ

Uganda Cinsiyet, Çalışma ve Sosyal Kalkınma Bakanlığından alınan istatistikler, her ay 2 bin Ugandalının Ortadoğu’da ev işleri için ülkeyi terk ettiğini ve Nakawooya gibi çoğunluğun Suudi Arabistan’a gittiğini gösteriyor.

Yaklaşık 300 lisanslı şirket Uganda’dan işçi göçünü kolaylaştırıyor. Bu şirketler, kârı güvenliğin önünde tutuyor ve Körfez’e vardıklarında işçilere karşı ‘verdikleri sözleri’ tutmuyor.

Göçmenlerin çoğu kadınlardan oluşuyor ve genellikle sözleşme yükümlülüklerinden ve istihdam haklarından habersiz bekar anneler, 900 bin shs (237 dolar) ila 1.2 milyon (316 dolar) arasında aylık ücret alıyorlar. Bu, kalifiye bir Ugandalının kazandığından üç kat daha fazla. 2021 ulusal iş gücü raporuna göre Ugandalıların yüzde 60’ı ayda 200 bin shs (54 dolar) kazanıyor.

Ortadoğu’daki iş gücünden gelen işçi dövizleri aralık 2022 itibarıyla 1.2 milyar dolara ulaştı; bunun 796 milyon doları yalnızca Suudi Arabistan’dan geldi. Ancak Körfez ve Ortadoğu’daki Ugandalı ‘vasıfsız’ işçiler, göçmenlerin çalışma izni almadan önce sponsor bulmasını gerektiren bir süreç olan ‘kafala’ sistemine güveniyor. Bu, patronlara işleri, yasal ve mali durumları üzerinde geniş yetkiler vermektedir.

Göçmen işçi hakları savunucusu Mariam Mwiza, mevcut durumun kabul edilemez derecede sömürücü olduğunu söyledi: “Bu işçi göçüne benzemiyor. Bu modern köleliktir. Neredeyse her gün, haklarının ihlal edildiğinden şikayetçi olan Ugandalı bir kadının şikayetini kaydediyorum. Ortadoğu’daki sistem işverenlere bunu yapma yetkisi veriyor.”

Bir süpermarkette vaadedilen iş için Ürdün’e giden 26 yaşındaki iki çocuk annesi Sharon Kusasiras hayatını güvensiz çalışma koşullarında hizmetçi olarak kazanmak zorunda kaldı. Koruyucu giysilerden veya tıbbi müdahaleden mahrum bırakılan elleri, işi sırasında kullanmak zorunda kaldığı sert deterjanlar ve kimyasallar nedeniyle çok geçmeden kronik olarak şişti ve kısmen felç oldu.

Suudi Arabistan’da bir süre daha çalışmak, durumunu daha da kötüleştirdi ve sert temizlik kimyasalları, ellerinde geri dönüşü olmayan hasara neden oldu. Uganda’ya döndüğünde Kusasira o kadar kötü etkilenmişti ki sağ elinin bir parmağının kesilmesi gerekmişti.

Kusasira şu anda yerel bir barda çalışıyor ve öz güveninin paramparça olduğunu söylüyor.  

 “Döndüğümde çocuklarım ellerimi görünce yıkıldılar, ağladılar ve neden işe gittiğimi sordular. Artık onları travmatize edemem,” diye devam etti.

İSTİSMAR DESENİ

Bir başka Ugandalı göçmen işçi olan Judith Nakintu, Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde bir yıl çalıştıktan sonra 2021 yılında ciddi bir durumda evine döndü. Mulago Ulusal Sevk Hastanesindeki tıbbi muayeneler, 38 yaşındaki kişinin sağ böbreğinin çıkarıldığını ve pelvik kırıklar ve karaciğerinde morarma da dahil olmak üzere başka yaralanmalara maruz kaldığını ortaya çıkardı.

Nakintu, Kampala’nın Kololo şehrindeki yüksek mahkemenin uluslararası suçlar dairesine, Suudi Arabistan’a göçüne aracılık eden Nil Hazine Kapısı ve patronu Saad Dhafer Mohammed Al-Asmari’ye karşı ceza ve hukuk davaları açtı. Hükümet, Nil Hazine Kapısı operasyonlarını askıya aldı ve beş çalışan tutuklandı ve ağırlaştırılmış insan organı kaçakçılığıyla suçlandı. Şubat 2023’te kefaletle serbest bırakıldılar.

Nakintu ve ailesine destek veren Göçmen İşçilerin Sesi Derneğinin Başkanı Abdallah Kayonde, adalet arayışında birçok engelle karşılaştıklarını söyledi.

“Bu dava, birbirine oldukça bağlı kişilerin yer aldığı bir sendikaydı. İnsanlar tehlikeye atılıyor. Polis, biz Özel Kuvvetler Komutanlığını (cumhurbaşkanlığı teşkilatı) olaya dahil edene kadar onları tutuklamayı reddetmişti” dedi.

Ancak Uganda Dış İşe Alma Ajansları Birliğinin (UAERA) Genel Müdürü Stuart Oramire, bu sorunu da “kaçaklara” bağlayarak ‘iş gücü koruma yapılarının’ etkinliğini savundu.

“Doğru kanallardan geçen ancak daha sonra işten kaçan çok sayıda göçmen işçimiz var” diye devam etti: “Bu insanlar yabancı ülkelerde yabancılaşıyorlar ama geri dönmek istediklerinde onlara her zaman yardımcı oluyoruz.”

31 yaşındaki Sharon Kemigisa, içinde bulunduğu kötü durumu Doğudaki Canavar başlıklı anı kitabında belgeleyen eski bir göçmen işçi. 2017 yılında Umman’da bulunduğu sırada saldırıya uğrayan ve yaralanan Kemigisa, maruz kaldığı istismar sonucu iki kez düşük yaptığını söyledi.

Yabancı işçilerini sömüren patronlar hakkında “Bunlar insan değil, canavar” dedi. “Hiçbir insan bize yaşattıklarını bir başkasına yaşatamaz. Çocuklarımızı korumak için pek çok şeyi kendimize saklıyoruz ama ruhlarımız kanıyor. Bana göre onlar canavar.”

IWPR’den çeviren: Umut Genç

EVRENSEL'İNMANŞETİ

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
İmamoğlu’ndan belediye operasyonlarına tepki: Sandık gelecek, bir kişi gidecek, her şey değişecek.

Evrensel'i Takip Et