13 Mart 2024 17:59

‘Heybeliada Çam Limanı parsel parsel bölündü’

Heybeliada sahilindeki alanın diyanete tahsis edilmesi üzerine Adalıların açtığı dava sonucu verilen yürütmeyi durdurma kararı iptal edildi.

Fotoğraf: Aziz Akbiyik/Wikimedia Commons (CC BY-SA 3.0)

Paylaş

Özlem Songül ABAYOĞLU
İstanbul

Heybeliada Çam Limanı’ndaki sahil alanının diyanete tahsis edilmesi üzerine Adalıların açtığı dava sonucu verilen yürütmeyi durdurma kararı iptal edildi. Diyanete devredilen 3 bin 100 metrekarelik alan, halka açık az sayıda sahil alanından biri.

Özel işletmelerin bulunduğu ve halkın belirli ücret karşılığında denize girebildiği nadir yerlerden biri olan Çam Limanının Diyanet’e tahsis edilmesi, özel işletmelerden birine alanı boşaltmaları üzerine tebligat gelmesi sonucu öğrenildi. Bunun üzerine ada halkı “Kıyılar hepimizindir” diyerek eylemler gerçekleştirdi ve dava açtı. Açılan dava sonucu yürütmeyi durdurma kararı gelmişti. Ancak karar mahkeme tarafından kaldırıldı. Diyanet, mahkemeye gönderdiği yazıda, alanın hangi amaçla kullanılacağını belirtmedi.  Daha önce bu alanın hemen yanında bulunun ve Türkiye’nin ilk pandemi hastanesi olan Heybeliada Sanatoryumu da Diyanet’e tahsis edilmiş ancak meslek odalarının açtığı davalar sonucu yürütme durdurulmuştu. Yürütmeyi durdurma kararının ardından Evrensel’e konuşan ada halkından Siren İdemen, Çam Limanının parsel parsel özelleştirildiğini ancak kimlere, hangi amaçlarla tahsis edildiğini öğrenemediklerini söyledi.

‘HANGİ STATÜDE OLDUĞUNU BİLMİYORUZ’

Adalar ve Marmara Bölgesinin Özel Çevre Kanunu kapsamında imar hakkının 5 Kasım’da yerel belediyelerden alınıp, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına devredildiğini hatırlatan İdemen, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bir imar planı ilan etti. Bu planda en temel sorun kıyıları planın dışında bırakması. İstanbul’daki bu adalar küçük adalar ve tamamı kıyılarıyla iç içe olan yerler. Bunun yanı sıra pek çok sorun da barındırıyordu bu imar planı. Bu yüzden Adalılar imar planına karşı dava açtılar. Çam limanının şu an hangi statüde olduğunu bilmiyoruz. Hangi koyun hangi sahilin kime tahsis edildiği, hangi statüde olduğunu öğrenmeye çalışıyoruz. Bugün Çam Limanına ilişkin bildiğimiz tek şey parsel parsel bölündüğüdür” ifadelerini kullandı.

‘AYNI BÖLGEDE ARKA ARKAYA YANGINLAR ÇIKTI’

Çam Limanında şu an birkaç özel şahsın işgaliye parası ödeyerek 10 küsür yıldır işlettiği birkaç plaj olduğunu anlatan İdemen, “Koyda Kızılay’ın kullandığı bir kamp alanı var, Çam Limanı ile ilgili oradaki plaj işletmelerinden birine, tahliye etmeleri üzerine bir tebligat geldiği zaman o alanın Diyanet’e tahsis edildiğini öğrendik. Çam limanı önemli bir koy, adanın arkasında büyük bir yer. İlginçtir ki birkaç yıldır üst üste Çam limanı sahilden başlayıp yukarı giden yangınlar meydana geldi. O yangınların aynı bölgede olup, birinin arkasından diğerinin aynı yeri ormansızlaştırması da insanların kafasında soru işaretlerine yol açtı” diye konuştu.

‘ADALAR SİT ALANI’

Adaların tamamının sit alanı olduğuna dikkat çeken İdemen, “Bazı yerler aynı zamanda arkeolojik sit alanı. Ancak buna uyulmadığını ve bunların ihlalinin de gittikçe arttığını biliyoruz. Yassı Adaya ilişkin davalar açıldı, dinlenmedi. İş işten geçtikten sonra da yürütmeyi durdurma kararları verildi” dedi.

‘YANGINLAR ÇIKABİLİR’

Meselenin denize girmekten çok daha fazla olduğunu söyleyen İdemen, “İnsanların özgürce denize girebilme, kıyıya erişme hakkının ihlali söz konusu. Ancak bunun yanı sıra kıyılar işgal edilmiş durumda ve çok büyük bir tahribat var. Sadece ücretsiz denizden yararlanamamak sorunu mesele değil. Şimdi tüm işletmeler ‘gelin ücretsiz girin denize’ deseler bile oralarda büyük tahribatlar var. Betonlar dökmek, kıyıyı doldurmak, tel çekmek, plastiklerle doldurmak gibi. Adalarda çam ormanları kıyıya kadar geliyor. Kıyılardaki tesislerin elektrik ve ısıtma gibi tesisatı da yangınlara yol açabilir” uyarısında bulundu.

‘SANATORYUM’UN STATÜSÜNÜ DE BİLMİYORUZ’

Sanatoryum’un Diyanet’e devredilmesini de hatırlatan İdemen, “Sanatoryum çok geniş araziye yayılan, 1924 yılında yapılan bir hastane. Bu yıl 100. Yılı olacak. Sanatoryum atıl olarak duruyordu ve sonra diyanete tahsis edildiği ortaya çıkmıştı. Bunun üzerine TTB, TMMOB, Barolar Birliği ve Türk Toraks Derneği dava açtı. O dava sonucunda buna yürütmeyi durdurma kararı verildi. Ancak şu an sanatoryum hangi statüde görünüyor bilmiyoruz” ifadelerini kullandı.

ÖNCEKİ HABER

Erdoğan'ın Şırnak'taki programının ardından trafik kazası: 1 polis hayatını kaybetti

SONRAKİ HABER

İsmailağa Cemaati'nden İsmail Hünerlice: Ülkemizin İsrail’e ürün göndermesine karşı değilim

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa