16 Mart 2024 14:58

KESK: Emekçilerin karar alma süreçlerine dahil olduğu bir yerel yönetim anlayışı olmalı

Yerel seçimleri ile ilgili tutum belgesi açıklayan KESK; yerel yönetimlerde, karar alma süreçleri olmak üzere tüm süreçlerin emekçilerin dahil olduğu bir yerel yönetim anlayışı vurgusu yaptı.

KESK: Emekçilerin karar alma süreçlerine dahil olduğu bir yerel yönetim anlayışı olmalı

Fotoğraf: Evrensel

KESK, 31 Mart yerel seçimlerinde konfederasyonun tutum belgesini açıkladı. KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak yerel yönetimlerde, karar alma süreçleri olmak üzere tüm süreçlerin emekçilerin dahil olduğu bir yerel yönetim anlayışının olması gerektiğini ifade ederek, "Halkla birlikte planlanması, katılımcılık, denetleyicilik, hesap verilebilirlik ve geri çağırma ilkeleri gibi asgari ölçülerin hayata geçirilmesi demokratik dönüşümün önünü açacaktır" dedi

Eğitim Sen Genel Merkezinde yapılan açıklamada konuşan KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak "Sendikalar nasıl ki sınıfsal bilincinin gelişmesi ve kendi emeğine yabancılaşmasının ortadan kaldırılması için oldukça önemliyse her aşamada halkın karar gücüne katılımını esas alan yerel yönetimler de sağlıklı toplumsallaşma süreci için elzemdir. Zamana ve mekâna göre ihtiyaçlar değişebilir, ancak toplumsallık açısından yöneten yönetilen ayrımını ortadan kaldıran halkın öz gücüne dayalı bir sistem, her dönem için geçerliliğini korumaktadır" dedi.

AKP'nın hazine garantileri verilerek yol ve tünel yapımını kamu hizmeti diye sunduğunu ifade eden Koçak şöyle devam etti: "Yönetimleri de ihaleler eliyle yandaşların zengin edildiği, kayırmacılık ve torpille akrabaların işe alındığı bir çeşit "arpalık"tan ibaret görmektedir. İstanbul'da seçimleri kaybettikten sonra ortaya çıkan tablo belediyelerin nasıl rant ve yolsuzluk batağına dönüştürdüğünü, cemaat ve tarikatlara kamu mallarının nasıl peşkeş çekildiğini gözler önüne sermiştir. Yine birinci kayyumlar döneminden sonra halkın seçtiği belediye başkanlarının kısa sürede açığa çıkardığı yolsuzluk ve usulsüzlükler de durumun vahametini göstermiştir. Bu durum Sayıştay ve uluslararası kurumların raporlarına da yansımıştır. Yerel yönetimlerde; başta karar alma süreçleri olmak üzere tüm süreçlerin emekçilerle, halkla birlikte planlanması, katılımcılık, denetleyicilik, hesap verilebilirlik ve geri çağırma ilkeleri gibi asgari ölçülerin hayata geçirilmesi demokratik dönüşümün önünü açacaktır."

Koçak, "Konfederasyonumuz;

  • Emekçilerin demokratik, ekonomik, sosyal ve özlük haklarına öncelik vererek çalışanları gözeten,
  • Başta toplu sözleşme ve grev hakkı olmak üzere emekçilerin sendikal hak ve özgürlüklerini tanıyan,
  • Tüm yönetim düzeylerinde kadınların eşit temsiliyetini esas alan,
  • Kentlerin toplumsal mülkiyeti olan kamusal alanları sermayenin değil, toplum ve halk yararına kullanan,
  • Barınma ihtiyacını karşılamak üzere başta öğrenciler olmak üzere engelliler, yaşlılar, kadınlar, işsizler vb. toplumun dezavantajlı kesimlerine yönelik konut ve sosyal alanların inşasına gerekli bütçeyi ayıran,
  • Depreme ve afetlere dirençli konut inşa eden,
  • Demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla eksiksiz bir biçimde yaşama geçirilmesi gerektiğine inanan, yerel düzeyde bunun gereklerini yerine getiren,
  • Karar alma ve denetleme mekanizmalarında gerçek katılımcılığı ve şeffaflığı gözeterek, yönetimleri halkın katılımına açan ve "geri çağırma" ilkesini kabul eden,
  • Eşitlikçi ve özgürlükçü bir yaklaşım üzerinden çok kültürlü, çok dilli ve çok kimlikli yaşamı birer zenginlik olarak görerek birlikte yaşamı temel alan, kamusal hizmetleri herkes tarafından ulaşılabilir, nitelikli, eşit, parasız ve anadilinde sunan;
  • Yurttaşlar arasında kan bağı, cinsiyet, cinsel yönelim, yaş, din veya inanca dayalı hiçbir ayrımcılığa izin vermeyerek; yerelleri eşitlik idealinin yaygınlaşma alanları olarak gören,
  • Yaşlılar, engelliler, kadınlar, gençler ve çocukların toplumsal yaşama katılımını artırmaya yönelik ücretsiz sosyal ve kültürel tesisler ile kreşler, bakımevleri ve eğitim merkezleri oluşturmayı hedefleyen,
  • Ulaşım, temiz su, alt yapı, ısınma, çöp vb. hizmetlerin halka doğrudan, sürekli, nitelikli ve ücretsiz ulaştırılmasını birincil görevi olarak gören,
  • Ormanları, mera ve yaylaları betonlaşmaya, talan ve ranta karşı imara kapatan,
  • Kentsel dönüşüm vb. uygulamaları rant ve talan aracı olarak değil, değişik kültürlerden insanların beraber yaşayabilecekleri bir kent algısı üzerinden ele alan,
  • Hayvanları ölüme terk eden her türlü barınağı, parkı vb. kapatan, hayvan haklarını savunup gereğini yapan,
  • Demokratik ve katılımcı bir yerel yönetim anlayışının öncelikle il genel ve belediye meclislerinde karşılık bulması gerektiğine inanan, gereğini yerine getiren,
  • Yerel yönetimleri birer şirket olarak değil, halka hizmet veren kurumlar olarak gören ve yerel hizmetlerin verilmesinde kar değil, toplumsal yararı esas alan,
  • Yerel hizmetlerin sunumunda özelleştirme ve taşeronlaştırmaya karşı çıkan,
  • Tarikat ve cemaat yapılarına karşı mücadelede yerel yönetimlerin önemini kavrayan ve bu ve benzeri yapılara karşı geleceğimiz olan çocuklarımızın hayatına sahip çıkmayı ve mücadele etmeyi önüne hedef olarak koyan,
  • Yerel yönetimlerin bütün plan ve uygulamalarını toplum merkezli, eşitlikçi ve demokratik bir biçimde hazırlamayı ve uygulamanın her aşamasında, sokak, mahalle ve kent meclislerine şeffaf bir şekilde hesap vermeyi taahhüt eden,
  • Bütçe hakkı kapsamında katılımcı, şeffaf, hesap verilebilir, toplumsal cinsiyete duyarlı ve ekolojik bütçe oluşturma süreçlerini işleten,
  • Üretimden tüketime kadar bütün toplumsal süreçlerin adil, eşit ve demokratik işleyişini savunan,
  • Yerel yönetimleri, doğa insan yabancılaşmasının aşılmasının temel alanı olarak kabul edip, her düzeyde "tavizsiz" bir şekilde ekolojik yerel yönetim anlayışını esas alan,
  • Yerellerde yaşayan halkı evrensel kültür ve gelişmelerle buluşturmaya yönelik sosyal ve kültürel katılım projeleri oluşturmayı hedefleyen,
  • Mülteci, sığınmacı ve göçmenlere yönelik ayrımcılığın son bulması ve haklarını kullanmaları önündeki engellerin kaldırılması için mücadele eden,

anlayış ve programların taşıyıcısı adaylara oy verilmesini savunmaktadır" diye konuştu. (Ankara/EVRENSEL)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İhyanın aslı

İhyanın aslı

Maraş depremlerinin ardından geçen iki yılda ne yiten on binlerce canın hesabı sorulabildi ne de kalanların bir derdine derman olundu. İki yıl sonra iktidar, ”Asrın İhyası” sloganıyla toplumu aldatmaya çalışıyor. Oysa asıl ihya ihaleler, inşaatlar, rezerv alan ilanları, teşvikler, vergi indirimleriyle, depremi gerekçe eden siyasi baskılarla geldi.

Teslim edilen konut sayısı ihtiyacın 3'te biri.

Deprem bölgesinde 'rezerv alan' kılıfıyla halkın evleri, arsaları gasbedildi.

Deprem işçiye yoksulluk, sermayeye 'fırsat' oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Sezgin Tanrıkulu: "Depremin maliyetini en aza indirmek için her ay vergi veriyoruz. Nereye harcandığını bilmiyoruz"

Evrensel'i Takip Et