Gebze'den bir işçinin mektubu: Aman dikkat
“Yetti artık kardeşler, köyümüzü yok edecek bu dürzü. Elimizde avucumuzda ne varsa alıyor. Son seçimde oyları çaldı be! Yalancı, düzenbaz, hırsız bu herif. Bu hırsızı dehleyelim artık başımızdan.”
![Gebze'den bir işçinin mektubu: Aman dikkat](https://staimg.evrensel.net/upload/dosya/258682.jpg)
Fotoğraf: Evrensel
Gebze’den bir işçi
Bizim köyde başımızda öyle bir muhtar var ki, Allah sizi inandırsın böyle bir adamı ömrünüzde görmemişinizdir. Dolandırıcının, yalancının, üçkağıtçının önde gideni. Bugün kara dediğine yarın beyaz der. Bir bakmışsın yarın beyaz dediği şey başka bir gün olmuş sana gri. Zamanında inandık, dindar dedik, vatan millet seven adam dedik. Herbir şeyimizi bu muhtara emanet ettik. Şimdi köyde elimizde avucumuzda kıt kanaat geçinebileceğiz bir avuç toprak kaldı. Ama bizim muhtar kendisine koca bir ev yaptırdı. Ev dediğimize bakmayın biz hayatımızda evin büyüğünü görmediğimizden dilimiz dönmez ismine. Görsen on beş odalı, bahçeli, havuzlu bir ev.
Neler yapmadık ki bizim muhtarı başımızdan atmak için. Bundan üç seçim öncesiydi. Karşısına iki aday çıkardık. Hem de sağlam adamlar. Biri kazanamazsa diğeri kazanır dedik. Bu taklacı muhtar, bizim adayları birbirine düşürüp, kendi çıkardığımız adayları bize düşman etti. Sadece adayları değil, köyde bizleri de birbirimize düşman etti. Sonra çıkıp “Daha bunların kendilerine hayrı yok, köyümüze, vatanımıza, dinimize nasıl hayırları dokunsun” diye haykırınca biz de o gazla kandık yine bizim Muhtar Şevket Kaptıkaçtı’ya. Cahiliz neylersin!
Köy gitgide muhtarın tapulu malı olmaya başladı. Sanki köy onun biz de misafiriz. Birimiz adım mı atacak, aman muhtarı kızdırmadan atmalı adımını. Öyle korkar olduk ki, sıçmayın dese sıçmayacağız. Kendine göre yasaklar koyar, istersen uyma yasaklara. Anında düşman damgası yersin, köylü de bakmaz yüzüne.
Bir sonraki seçimde ders alıp karşısına tek aday çıkarttık. Bu sefer garanti muhtarlıktan defedeceğiz onu. Oy kullanma işi bittiğinde ne yaptı etti oyların sayımını akşam karanlığına bıraktırdı. Tam biz sandığı açacakken şak diye elektrikler gitmez mi? On beş dakika sonra geldi ama gelse ne olacak iş işten geçti. Nasıl oldu, nasıl becerdi bilmiyoruz ama yine sandıktan Şevket Kaptıkaçtı çıktı!
Bir gün kahvede otururken bizim Haşmet Vurkaç bir hışımla girdi kahveye.
“Yetti artık kardeşler, köyümüzü yok edecek bu dürzü. Elimizde avucumuzda ne varsa alıyor. Son seçimde oyları çaldı be! Yalancı, düzenbaz, hırsız bu herif. Bu hırsızı dehleyelim artık başımızdan.”
Hep bir ağızdan “Ne yapalım Haşmet” dedik: “Hangi adayı çıkarsak, bir yolunu bulup yine muhtar oluyor. Artık kimse uğraşmak istemiyor.”
Haşmet: “Ben adayım, beni muhtar seçin bu yalancıyı, hırsızı alt etmeyi bilirim ben. Din, iman kuvvetiyle her şeyi yaparız evelallah.”
Biz de inanıp Haşmet Vurkaç’ı aday gösterdik. Seçime bir ay falan kalmıştı. Bizde bir rahatlama, gevşeme. Görseniz huzurdan kuş gibi uçup gideceğiz. Seçim günü gelip çattı. Sabah erkenden köy okuluna gittik. Oy pusulalarını kontrol amaçlı açtık. Bir de ne görelim. Pusula da sadece Şevket Kaptıkaçtı’nın adı var. Sinirden şaşırıp kaldık. Herif kendine oy verse yine muhtar. Koştura koştura Haşmet’in evine gittik: “Pusulada senin adın yok, bu namussuz tek aday, yine mi oyun etti? Ne yapacağız?”
Haşmet: “Emmiler ben size söylemeyi unuttum. Ben muhtarlıktan vazgeçtim. Aday olsam muhtarımıza ayıp olacak. Böyle güzel bir muhtarın kalbi kırılır mı?”
“Ne diyorsun, ne saçmalıyorsun oğlum sen. Bir hışımla kahveye girip ‘Bu hırsızı başımızdan dehleyelim, bu hırsızla ben baş ederim’ demedin mi? Hırsız dediğin adama şimdi güzel insan diyorsun.”
“Ben hırsız demedim emmiler. Hırssız, mütevazı bir muhtar dedim. Yani biraz daha hırs yapsa köyümüz daha da kalkınır!”
“Oğlum sen iyi misin? Bu uğursuz sana büyü falan mı yaptı? Hırsız dedin, yalancı dedin, bu kulaklar hep duydu.”
“Haşa emmiler ben muhtarımıza böyle şeyler söylemedim. Belki ben hızlı konuştuğumdan söylediklerimi yanlış anlamış olabilirsiniz.”
Ne yaptıysak ne söylediysek inkar etti. Seçim yapmaya gerek bile yoktu ama usulen yine köyde seçim yapıldı. Görseniz nasıl kasılıyor muhtar. Sonradan öğrendik ki, muhtar Haşmet’i ikna etmiş. Ona yanında yardımcılık vermiş, bu kadar da değil, kendi evinin yanında biraz daha küçük bir ev yaptırma sözü vermiş.
Bizim kıçımız, pardon alnımız terlese de sefasını bu deyyuslar sürüyor. Köyün her yanını “Başınız düşerse dara, Başkan Şevket’i ödemeli ara” afişleriyle donattı. Neylesek, ne yapsak bilemedik, köyü terk etmek de olmaz. Sahi unutmadan sizin muhtarlar ne durumda?
Evrensel'i Takip Et