26 Mart 2024 15:48

Aman gençler duymasın (mı)

Günseli UĞUR
SES İzmir 1 No’lu Şube Sekreteri

Geçtiğimiz hafta sonu İzmir Sağlık Platformunun düzenlediği bir sempozyuma katılma şansım oldu. “Sağlıkta Dönüşüm Uygulamalarının 21.yılında Değerlendirmesi” ana başlığı altında ilgili konu başlıkları belirlenerek platform bileşenlerinden katılımcılara pay edilmişti. Mazeretleri nedeniyle katılamayan konuşmacıların olmasından dolayı birkaç konu ele alınamamış olsa da her biri birbiriyle iç içe geçmiş sebep sonuç ilişkileri ile zorunlu olarak bağıntılı bir sağlıkta ticaret politikasının kabul edilemeyen iflası vardı karşımızda.

Sağlıkta dönüşüm programının başlangıçtan bu yana seyri, sağlıkta dönüşüm programının yakın ve orta vadede geleceğinin değerlendirilmesi, şehir hastanelerinin yol açtığı sorunlar, halk sağlığı açısından sağlığa erişim sorunları, MHRS, birinci basamak sağlık sistemindeki yıkıcı etkileri, ASM sorunları, Türkiye’de 112 sisteminin sağlık hizmetlerine katkısı, sağlıkta dönüşümün diş hekimliği üzerine etkileri, görüntüleme alanındaki sorunlar, sağlıkta idari/mali/çalışana şiddet, tükenmişlik sendromu, tıp eğitimi üzerindeki etkiler, ülkeyi terk eden hekimler, hemşireler.

SES İzmir 1 No’lu Şube olarak konumuz “Halk sağlığı açısından sağlığa erişim sorunları, MHRS ve beş dakikada bakılmanın hafifliği” idi. MHRS’den randevu almak çiledir, beş dakikada hasta derdini anlatamaz, hekim mesleğini yapamaz, bir de malpraktis sorunu var tabi; sağlık sisteminin çöktüğünün resmidir deyip özetlemek mümkünse de bu ilk tespitlerin ortaya çıkardığı ve ortaya çıkan sorunların sebep olduğu ve onların da yarattığı durumlar ve onların ve diğerlerinin ve ondan sonrakilerin; aldığı içinden çıkılmaz hal akademik tezlere olacak derinliktedir elbet.

“5 dakika muayene zamanı ile 90. hasta olmak ister misiniz?​” diye sorup “Bu sistemin sorumlusu biz sağlık emekçileri değiliz. Tepkinizi bize değil sisteme göstermelisiniz” açıklamaları eğer ki toplum sağlığı, sağlık hakkı ve özelleştirmeye karşı mücadele ile birleştirilen birleşik ortak bir mücadeleye dönüştürülemezse tek bir anlamı kalır: “Ey vatandaş biz size söyledik, siz engel olmadınız ya da siz anlamadınız ya da siz razı geldiniz vs. ama şimdi bizi dövmeyin, biz sorumlu değiliz.”

Bir şey yaptık mı, yaptık. Açıklama yaptık, uyardık. Bizden günah gitti mi? Yok gidemedi. Tıkandı, tıkandık, tükendik. En can alıcısı sağlık elden gitti. Elden giden çok. Kaybedilen haklar, kaybedilen yaşamlar.

İntihar eden sağlık emekçileri, hasta veya yakınları tarafından uğradığı şiddet nedeniyle hayatını kaybeden sağlık emekçileri, ülkeyi terk ettiği için emek ve beyin gücünü kaybettiğimiz sağlık emekçileri.

Sağlığını kaybeden halk, hepimiz, geleceğimiz, ilkenin geleceği, dünyanın geleceği… Mevcut sistemde artık “hasta yok, hastalık var.” Koruyucu sağlık hizmeti yok. Toplum sağlığı giderek büyüyen ciddi salgınlar ve artan kronik hastalıklarla tehlikeler altında.

Bilimsellikten uzak, sadece performans için “müşteri memnuniyeti” zihniyeti ile nitelikli sağlık hizmeti sunmayan, çalışana dinlenme hakkı vermeyen, mesleki etik ve mesleki onuru yok sayan bu “dönüşüm”e “idealistlik mi kaldı canım, ben de mesaimi doldurur bugün de şiddete uğramadım şükür” diyerek, vicdan rahatlatarak mı devam edeceğiz?

“5 Dakikada Hekimlik Yapılmaz, Sağlık 5 Dakikaya Sığmaz!” tamamen gerçeği yansıtmaktadır. Çok mu klişe gelecek size: Halk sağlığını ve sağlık çalışanlarının sağlığını tehdit eden bu uygulamalardan hızla vazgeçilmelidir, desek. Gelsin; vazgeçilene dek aynı şeyi söyleyeceğiz.

Sempozyumda “Bildik sorunlar adına kaç farklı cümle kurulabilir zaten hepimiz aynı düşünmüyor muyuz” önyargısının kırıldığı noktalar daha değerliydi kanımca. Sağlık hakkı mücadelesinin hekimlerin ve sağlık emekçilerinin (ben hekimler diye ayırmadan tüm sağlık emekçileri demeyi tercih etsem de hekim okuyucularım da üstlerine alınsınlar diye onların ifadesiyle kullanıyorum) sorumluluğu dışında olduğu anlayışına eğilimi olanlara yanıt olarak “özelleştirmeyi ortadan kaldırmayı ve koruyucu sağlık hizmetinin geliştirilmesini hedefleyen, vatandaşın sağlık hakkı ile sağlık emekçilerinin hakları mücadelesini bir arada sürdürmediğimiz sürece başarısız olacağız” denmesi değerliydi.

Bir konuşmacı “43 yaşında olmama rağmen bu salondaki en genç katılımcıyım keşke gençler daha çok olsaydı” demesinden sonra bir başka konuşmacının bu dileğe atıfta bulunarak “İyi ki gençler burada yok, yoksa bu tabloyu gören gençler pazartesi sabahı konsolosluklarda sıraya girerdi” demesinin ardındaki gerçek çok daha değerlidir.

Gençliğin toplum sağlığına sahip çıkmasını sağlayamadığımız bir mücadele de ne yazık ki zaferlerle taçlanamayacaktır. Gençlik gelecektir.

Sempozyum'da toplu fotoğraf

Fotoğraf: SES İzmir 1 No'lu Şube

EVRENSEL'İNMANŞETİ

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et